LONRDA (İHA) - 17 Aralık Brüksel Zirvesi'ne çok az bir süre kala Avrupa gazetelerinde Türkiye tartışmaları sürüyor
İngiltere'de yayımlanan Guardian gazetesi, Londra'nın, 17 Aralık zirvesi öncesinde Türkiye'nin üyeliğine şüpheyle bakan Almanya ve Fransa'ya bazı tavizler vereceğini yazıyor.
Guardian, "Türk lokumu" diye nitelendirdiği bu tavizleri, "Türkiye'yle müzakereler 2005'in ikinci yarısında başlayabilir. Böylece Türkiye tartışmaları, Fransa'da yapılacak Avrupa Anayasası referandumunu etkilemez. Karar metnine ileride Türkiye'nin üyeliğinin reddedilebileceği anlamına gelecek bir ifade eklenebilir ve son olarak üyelik aşamasında mevzuatta Türkiye'nin Avrupa Birliği organlarında oy hakkını sınırlayabilecek düzenlemeler yapılabilir" şeklinde sıralıyor.
Guardian'a göre, İngiltere Başbakanı Tony Blair, bu önerilerini, bu akşam Londra'da bir araya geleceği Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'e sunacak. Amaç, Türkiye'yle ilgili itirazları ortadan kaldırmak.
Aynı gazetenin yazarlarından Simon Tisdall, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın futbolculuk yıllarına gönderme yaparak, "Türk kaptan, Avrupa savunmasını aşıyor" diyor.
Tisdall, "Erdoğan gençken yetenekli bir futbolcuydu. Ama profesyonel olarak futbola devam etmedi. Politikaya girdi. Türkiye'nin başbakanı oldu. 17 Aralık zirvesinde Avrupalı liderler 'Keşke Erdoğan futbolcu kalsaydı' diyecekler. Çünkü 40 yıldır süren üyelik mücadelesinde hiçbir lider, Türkiye'yi başarıya bu kadar yaklaştıramadı. Türkiye'nin üyeliğini teoride kabul eden bazı Avrupa ülkeleri, şimdi blöflerinin görülmesinden rahatsızlık duymaya başladılar. Türkiye'ye son dakikada yeni koşullar getirmeye, herhangi bir aşamada müzakerelerin askıya alınmasına açık kapı bırakmaya çalışıyorlar" ifadelerini kullanıyor.
Guardian yazarı Simon Tisdall, Erdoğan'ın Avrupa'yla oynayacağı maçın çetin geçeceğini ve başlama vuruşundan önce dizlik takmak gerekeceğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
"Ama Erdoğan kararlı. Ülkesinin ikinci sınıf bir muameleyi kabul etmeyeceğini söylüyor. Her fırsatta Kopenhag kriterlerini yerine getirdiklerini hatırlatıyor. Erdoğan, mükemmel bir şekilde olmasa da birçok kişinin imkansız dediği birşeyi başardı; Türkiye'nin dinsel ve laik geleneklerini demokratik modernleşme hedefinde birleştirdi. Avrupa Birliği zirvesinde, Türkiye'ye, sonuçta yeşil ışık yakılacak ve Ankara'nın kabul edemeyeceği koşullar getirilmeyecek. Erdoğan bir Zidane olmayabilir. Ama siyasi bir yıldız. Avrupa Birliği defansı, Erdoğan'ın çektiği şutların genellikle gol olduğunu öğrenmeye başladı"
Fransız Le Figaro gazetesi, Fransa Dışişleri Bakanı'nın Türkiye'den, sözde Ermeni soykırımını kabul etmesini istediğini anımsatarak, "Fransa ilk kez Ermeniler'in öldürülmesiyle Türkiye'nin üyelik müzakereleri arasında bu kadar güçlü bir bağ kurdu" diyor.
Gazete, hükümetin bu çıkışını Türkiye'nin üyeliğine karşı olan Fransız halkını yatıştırmaya yönelik çabanın bir ürünü olarak niteliyor.
Le Figaro, Fransız Parlamentosu'nun 2001'de Ermenilerin soykırıma uğradığı yönünde bir karar alması sonrasında iki ülke ilişkilerinde gerginlik yaşandığını hatırlatarak, "Paris, Ankara'dan 1915'teki Ermeni trajedisini tanımasını isteyerek eski yaraları kanatma riskine giriyor" diyor.
İsveç'te yayımlanan Expressen gazetesi, Türkiye'yle müzakerelere başlanması konusunda Avrupa Birliği'nin tarihinin en önemli kararlarından birini alacağını vurguluyor.
Gazete, "Avrupa Birliği liderleri çok da gönüllü olmadan Türkiye'ye yeşil ışık yakacaklar. Başka bir büyük ülke Ukrayna da birliğin kapılarını çalıyor. Soru şu: Avrupa Birliği, çökmeden, bu iki ülkenin üyeliğini kaldırabilecek mi? Eski Avrupa'daki birçok kişi, Türkiye'nin üyeliğinin daha fazla bütünleşme rüyasını sona erdireceğinden endişe ediyor. Fakat bu çevreler bir noktayı gözden kaçırıyor. Herşeyden önce Avrupa Birliği bir barış projesidir. Türkiye'nin üyeliği bize 21. yüzyılın duvarını; Batı'yla İslam dünyası arasındaki duvarı yıkma fırsatını sunuyor. Türkiye'de son 2 yılda yaşanan dönüşüm Avrupa Birliği'nin tarihindeki en büyük başarıdır. Eğer Avrupa Birliği demokrasi ve refahı yaymak ve dünya siyaset sahnesinde önemli roller üstlenmek istiyorsa anahtar, genişlemedir" ifadelerine yer veriyor.
Danimarka gazetesi Jyllands Posten, Türkiye'nin "Kıbrıs Cumhuriyeti"ni tanımasının önemli bir tartışma konusu olduğunu belirtiyor.
Kıbrıslı Rumlar'ın Türkiye'den, kendilerini "Kıbrıs Cumhuriyeti" olarak tanımasını istediğini kaydeden gazete şöyle diyor:
"Kıbrıs sorunu çözülmeden Kıbrıs'ın Avrupa Birliği'ne alınması büyük bir hataydı. Kıbrıs sorunu ancak Ada'daki iki tarafın uzlaşmasıyla çözülebilir. Ada'daki Türkler'in, Türkiye'nin baskısıyla çözüm konusunda önemli adımlar atmasına rağmen Kıbrıslı Rumlar buna birleşmeyi redderek yanıt verdi. Yeni üye Kıbrıslı Rumlar, şimdi hiçbirşey yapmadan Türkiye'yi rehineleri yapmak istiyorlar. Kıbrıs sorununda ektiğini biçen Avrupa Birliği, Kıbrıs'ın kuklası olmamalı"
Alman Der Tagesspiegel, Almanya muhalefetinin iktidar partisi olmak istiyorsa Türkiye'nin üyeliği konusundaki itirazlarını gözden geçirmesi gerekeceğini belirtiyor.
Gazete, bu görüşünü şöyle özetliyor:
"Hıristiyan Demokratlar'ın Türkiye'ye üyelik yerine imtiyazlı ortaklık verilmesi önerisi Avrupa'da taraftar bulamadı. Bu durum muhafazakarların "realpolitik"le ilgilerinin olmadığını ve kendi seçmenlerini tatmin etme çabası içinde olduğunu gösteriyor. "Avrupa'nın geleceğini doğrudan ilgilendiren bir konuda bu tutumları adil değil.
Başka bir Almanya gazetesi Die Tageszeitung da nihai karar metninde imtiyazlı ortaklık önerisinin yer alıp almayacağının henüz belli olmadığını kaydediyor.
Gazete, "Ancak Hristiyan Demokratların bu konuda yalnız kaldıkları anlaşılıyor. Eğer Avrupa Birliği Türkiye'yle müzakerelere başlama kararı alırsa Hıristiyan Demokratlar, Türkiye'ye karşı izledikleri imtiyazlı düşmanlık politikasını daha fazla sürdüremeyecek" diyor.
Alman Die Welt gazetesi ise Türkiye'nin üyeliğinin Avrupa Birliği'nin limitlerini zorlayacağını öne sürüyor.
Gazete, "Avrupa Birliği'nin derinleşmesi, baştakilerin keyfine kurban ediliyor. Kararı 10-15 yıl sonra iktidardan gidecek olanlar değil, Avrupa seçmenleri vermelidir" diyor.
Avusturya gazetesi Die Presse de koalisyon hükümeti ile muhalefetin Türkiye konusunda bölündüğünü vurguluyor. Ancak gazete yıllarca ihmal edilen bu tartışma için geç kalındığına dikkat çekiyor.
Gazete, zirvede üyelik hedefiyle müzakerelerin başlatılması kararının alınacağını bu karara işlerin yolunda gitmemesi halinde Avrupa Birliği'ni güvenceye alacak ve görüşmelerin askıya alınmasını sağlayacak bir ifade ekleneceğini savunuyor.
Die Presse'ye göre bu Türkiye'nin önemsenmemesi değil, Avrupa Birliği'nin belirli bir risk aldığının tescili anlamına geliyor.