Ankara - Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Batı dünyasında antisemitizmin yerini İslamafobiyanın aldığını belirterek, bunu önleyici hukuki tedbirlerin ise yetersiz olduğunu söyledi.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyeleriyle biraraya gelen Gül, "Dünyada artarak devam eden İslam düşmanlığıyla ilgili son gelişmeler ve Türkiye'nin girişimleri" ile ilgili sunumu öncesinde açıklamada bulundu.
Son dönemde birçok tehlikeli gelişmeyle karşı karşıya kalındığını, bunlardan birinin karikatür krizi olduğunu belirten Gül, şöyle konuştu:
"Bütün olan biten, bize şunu hatırlatıyor; bugünkü dünyada farklı dinler, kültürler, farklı tarihi geçmişlerden gelen toplumlar arasında daha iyi uzlaşma ve dayanışma gayretleri varken bunu adete torpillemek, durdurmak için yapılan gayretler olarak gördük. Basın özgürlüğü, ifade hürriyetini dünyanın her tarafında geçerli kılmak
için uğraşıyoruz. Son yıllarda ülkemizde, bu konuda önemli adımlar attık. Ancak basın özgürlüğü, ifade hürriyetini savunurken, bunun asla başka insanların dinleri, inançları ve kimliklerine saldırı ve hakaret olmadığının altını çiziyoruz. Basın ve ifade özgürlüğü ile başkalarına saygı göstermek, birbirini tamamlayan unsurlardır; uluslararası sözleşmelerde açıkça ortaya konulmuştur."
Avrupa'da ortaya çıkan bu olaya karşı, bazı Avrupa ülkelerinde siyasetçilerin, düşünürlerin ve halk topluluklarının basiretli davrandığını söyledi. "Gönül isterdi ki bu kuvvetli açıklamalar, vaktiyle bu olayların çıktığı yerde yapılmış olsaydı... Bugün geldiğimiz nokta, ne yazık ki çok tehlikeli bir tırmanıştır. Bu, adeta
bazılarının arzu ettiği tırmanıştır" dedi. Dünyada çok büyük riskler ve tepkiler olduğunu vurgulayan Gül, bu risklerin minimize edilmesi ve ortadan kaldırılması için bazı önlemleralınması gerektiğini söyledi. Türkiye olarak bu noktaya yoğunlaştıklarını belirten Gül, alınması gereken hukuki tedbirler üzerinde çalıştıklarını bildirdi. Gül, "Birçok Avrupa ülkesinde antisemitizm, Hıristiyan düşmanlığı yapmak, kiliselere saldırmak kanunen yasaktır. Bunların içine, başta İslam olmak üzere diğer
dinlerin alınması gerekliliğini söylüyoruz. Bununla ilgili sözleşmeleri kuvvetlendirmek gerekir. Bu yönde Türkiye, dikkatli bir çalışma yürütmektedir; bunu, birçok ülke ile paylaşmaktadır" diye konuştu.
Şiddetin tırmanmasının getirdiği başka sorunlar da olduğuna; Avrupa'da 20 milyon Müslüman yaşadığına; Avrupa'da yaşayan Türk nüfus olduğuna dikkati çeken Gül, bu tip tırmanışın onlara karşı da ayrımcılığı, gizli veya açık yanlış uygulamaları da gündeme getirdiğini söyledi. Gül, "Herkesin dini, kimliği kendinedir. Bugünkü
dünyanın değerleri açıktır. Evrensel değerler; insan haklarına saygı, demokrasiye inanmaktır, din özgürlüğü ve herkesin kimliğine saygıdır. Bu çerçevede Türkiye de üzerine düşen rolü en iyi şekilde yapıyor"