İngiliz Daily Telegraph gazetesi yazarı, “Bir zamanlar Avrupa’nın hasta adamı olarak anılan bu ülke, şimdi Doğu’nun öfkeli adamı haline geldi” ded.
İŞTE TELEGRAPH'IN YORUMU
Türkiye’nin coğrafi konumu bile yakın ve değerli bir müttefik olarak görülmesi ve İslami radikalliğin limanlarına çekilmesinin önlenmesi için yeterli bir sebep.
Batı dünyasının bir parçası olmayı hedefleyen bir ülke olarak, Türkiye bu yolda tuhaf bir duruş sergiliyor. Ankara hükümeti Gazze’ye giden filoya İsrail’in düzenlediği baskınla ilgili şahsen bir yaptırım uygulamadı ancak uluslararası kınama korosunu da en kısa sürede devreye sokmaktan geri kalmadı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu filoya yapılan askeri müdahalenin Türkiye’nin 11 Eylül’ü olduğunu söyledi. Hatta Türkler NATO’yu yardıma ikna etmeyi bile başardı. Ancak bütün bu gergin süreç boyunca Mavi Marmara’daki yolcuların silahlı bir çatışmaya hazır oldukları yönündeki kanıtları görmezden geldiler. Aksi takdirde gaz maskelerini, kurşun geçirmez yelekleri ve bıçaklarla baltaları nasıl açıklayabilirsiniz?
Türk hükümeti Mavi Marmara’nın yolculuğunda doğrudan bir payı olmadığını söylese de İsrailli güvenlik yetkilileri İHH ile Ak Parti arasında bağlantılar olduğunu iddia ediyor. Tartışılması mümkün olmayan bir şey varsa o da Türkiye’nin İsrail’le arasındaki diplomatik ittifakın sıkıntılar yaşadığı.
İNCE DENGE
Türkiye, 10 yıldan fazla süre boyunca çoğunluğu Müslüman halkının talepleriyle, bölgesel güvenlik meselelerinde İsrail’le işbirliği yapmasını gerektiren stratejik çıkarlar arasında ince bir denge tutturdu. Türkiye’nin İsrail’le yakınlaşması büyük oranda PKK’ya destek veren Suriye’yi yalnız bırakma çabalarından kaynaklanıyordu.
Ancak askeri işbirliği ve istihbarat paylaşımına da yayılan Türkiye-İsrail ortaklığı aynı zamanda Ankara’nın Batı’yla özellikle de Avrupa Birliği’yle yakınlaşma arzularının bir göstergesi. NATO’nun kurucu üyesi olan modern Türkiye kaderini eski Osmanlı topraklarındaki otokratik, baskıcı ve İslamcı rejimlerdense Batı’nın laik, demokratik kurumlarında görüyordu.
Ancak bu arzular özellikle Almanya ve Fransa’nın tepkileriyle büyük oranda söndürüldü. Gazze filosu yola çıkmadan çok önce Türkiye’nin Avrupa’yla olan ilişkinde bıkkınlığa kapıldığının işaretleri görülüyordu.
HASTA ADAM KIZGIN ADAM OLDU
Sonuçta bir zamanlar “Avrupa’nın hasta adamı” olan Türkiye bugün “Doğu’nun kızgın adamı” haline geldi. Şimdi Türkiye’nin ikinci bir Pakistan olmasından endişe ediliyor. Atatürk’ün kurduğu laik Cumhuriyetin yılmaz destekçileri, İran benzeri bir İslamcı ideoloji ihtimalini imkansız görse de Gazze filosundakilerin Hamas gibi gruplarla bağlantılı olduklarını da akılda tutmak gerekiyor.
Batı’nın Türkiye’nin bütün bu olaydaki rahatsız edici varlığını göz ardı etmek gibi bir lüksü yok. Türkiye’nin coğrafi konumu bile yakın ve değerli bir müttefik olarak görülmesi ve İslami radikalliğin limanlarına çekilmesinin önlenmesi için yeterli bir sebep.