YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

"Avukatlar İçin Yargı Ve Temel Haklar Projesi" Kapanış Töreni

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, "Siyaset tarihimizin dönüm noktası 28 Nisan günüdür. İlk defa Türkiye'de siyasetçiye hiza, istikamet ve muhtıra

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, "Siyaset tarihimizin dönüm noktası 28 Nisan günüdür. İlk defa Türkiye'de siyasetçiye hiza, istikamet ve muhtıra vermeye kalkan bir anlayışa 'dur bakalım' denilmiştir" dedi. Ergin, Trabzon Novotel'de düzenlenen "Avukatlar İçin Yargı ve Temel Haklar Projesi"nin kapanış töreninde yaptığı konuşmada, tek partili dönemden sonra Türk siyasi tarihine bakıldığında, siyaset tarihinden ziyade müdahaleler, darbeler arası bir siyasetten söz etmenin mümkün olduğunu belirterek, "Her 8-10 yılda bir muhtıra ve darbelerle askıya alınan bir siyasi tarihimiz var. Bu tarihler bizlere yansımış olan tarihlerdir. Bu tarihler arasında gündeme gelmeyen, müdahale girişimleri de yok değil. Özellikle 1960 ve 1970'li yıllar arasında" ifadelerini kullandı. AK Parti'nin 2002 yılında iktidara geldikten sonra bu müdahale anlayışının muhatabı olmaktan maalesef kurtulamadığını ifade eden Ergin, şöyle konuştu: "2004-2005 yıllarında yapılmaya çalışılan organizasyonları bugün çok daha net görmemiz mümkün. Siyasi tarihimizin dönüm noktası 28 Nisan günüdür. İlk defa Türkiye'de siyasetçiye hiza, istikamet ve muhtıra vermeye kalkan bir anlayışa 'dur bakalım' denilmiştir. İlk defa milletin hukukunu yere düşürmeden, milletin hukukuna sahip çıkan bir anlayış, tarihi değiştiren bir adım atılmıştır. Darbe ve muhtıra girişimleri sadece askeri bürokrasinin üstüne yıkılacak bir girişim değildir. Kolektif bir yapı olarak ortaya çıkan bu gelenekle artık Türkiye'nin 21. yüzyılda yoluna devam etme şansı yoktu. Türkiye geçmişiyle bir şekilde yüzleşmek zorundaydı. Bu alışkanlıkların bir şekilde Türkiye'de ortadan kalkması gerekiyordu. Bunun için bu adımlar atıldı." Türkiye'de demokrasinin sürdürülebilir olması, kesintiye uğramadan geleceğe taşınabilmesi için çok önemli anayasal ve yasal adımlar atıldığını kaydeden Ergin, "Milletin hukukunu yok sayan uygulamalar bir şekilde şu anda yargı önünde hesap vermekte" diye konuştu. Türkiye'de yargı alanında bazı sıkıntıların bulunduğunu dile getiren Ergin, şöyle dedi: "Bu sıkıntıların tespiti ve ortadan kaldırılması için önemli adımlar atıldı. Belli bir takvime bağlı olarak çalışıyoruz. Hedeflerimize yüzde 80 ulaştık. Orta vadede yapılabilecekleri kısa vadede yaptık. Ulaştığımız her hedeften sonra çıtayı daha yukarı çıkartmak için çalışıyoruz. Yargının bağımsız ve tarafsız oluşunu güçlendirecek önemli adımlar atıldı. Yargı alanında birçok pozitif adımlar atıldı. Yargımızın temel problemlerinin başında fiziki ve teknik altyapı geliyor. Teknik altyapıda çok önemli mesafeler alındı. Bunların dışında esas olan şey insan kaynağı. İnsan kaynağında iki tane temel sorunumuz var. Birincisi sayı, ikincisi ise nitelik." - "Hukuk fakültelerinin verdiği hukuk eğitimini masaya yatırmış bulunmaktayız" Bakan Ergin, Türkiye'deki hukuk fakültelerinin verdiği hukuk eğitimini masaya yatırdıklarını belirterek, şunları söyledi: "Şu anda hukuk fakültelerindeki eğitimden başlayarak eğitim sonrasında hakim, savcı, avukat adaylarımızın mesleğe geçiş aşamalarını yeniden masaya yatıran ve üniversiteyi bitirdikten bir sene sonra cübbeyi giyerek, iki sene sonra yine cübbeyi giyerek hakim, avukat olunmasının gelişmiş hiçbir demokraside olmadığını da hep beraber görüyoruz. Bunu masaya yatıran bir çalışma grubumuz var. Şu anda burada sizlerin de arzu ettiğiniz, hakkıyla eğitimini tamamlayanların avukat, hakim ve savcı olması, her birimiz ve toplumumuz açısından son derece önemli bir konu olduğunu ifade etmek istiyorum. Bu manada bu çalışma grubumuzun ortaya koyacağı neticeleri kamuoyu ile paylaşacağız. İnşallah kısa süre içerisinde eğitimden kürsüye çıkıncaya kadarki aşamayı Türkiye'nin taşıyabileceği, olması gereken duruma getirmemiz lazım." Standartları toptan yükseltmeleri gerektiğini ifade eden Ergin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Öncelikle doğrudan avukat, savcı, hakim olunmasını doğru bulmadığımızı ifade etmek istiyorum. Öncelikle adli hizmet uzmanı türü bir görevde bir süre çalışmalı ve o çalışmadan sonra mesleki birikimler ölçülerek avukat ya da savcı adayı olarak ilgili birikimlerin katılımıyla bir seçimle mesleğe başlanılmalı. Buralarda yeterli başarıyı gösteremeyen hukuk fakültesi mezunlarımız yazı işleri, icra ve denetimli serbestlik şube müdürlükleri gibi birimlerde görevlendirilebilirler. Topyekun kaliteyi yükseltecek ve adliye çalışanlarının önemli kısmının hukuk fakültesi mezunu olduğu bir yapı. ulaşmak istediğimiz nokta. Önemli olan avukat ya da savcı adaylarının tespitine ilişkin mekanizmanın daha sağlıklı hale getirilmesi. İnşallah bu konuda ortaya çıkan ürünleri sizlerle paylaşarak bir neticeye varmaya çalışacağız." "Avukatlık yasasına yöneltmiş olduğunuz eleştirilerde son derece haklısınız" diyen Ergin, "Benim bakanlıkta beşinci yılım. Bu süre içerisinde defalarca Türkiye Barolar Birliğimizce birçok projede mesafe sarf ettik. Kendi öz eleştirimizi yapmakla beraber bir eleştirim de benim olacak. Üyesi ve mensubu olduğumuz birliğimizin, avukatların temel ihtiyaçlarını karşılayacak modern bir avukatlık yasasında bugüne kadarki tutuk tavrından dolayı rahatsızlığımı ifade ediyorum" diye konuştu. Ergin, şunları kaydetti: "Biz şunu defalarca ifade ettik. 'Biz birlik olan Türkiye Barolar Birliği'nin iradesini almaksızın birliğe rağmen bir avukatlık yasası yapmak istemiyoruz' dedik. Ne olur bize çalışmalarınızı olgunlaştırın, getirin, biz de bu yasanın hayata geçmesi için elimizden geleni yapalım. Sağolsunlar hiç 'yok' demediler ve her defasında 'yapıyoruz, ediyoruz, barolarımızla temas halindeyiz, size getireceğiz' dediler ama benim görevde olduğum beşinci sene ve bir türlü gelmedi. Benden önceki dönemde ben grup başkanvekiliyken de bu talepleri iletmiştik ancak hep aynı mazeretler geldi. En son hakkını inkar etmeyelim, sayın başkanvekilimiz yeni başkanımızla geldiler. 10 maddelik bir mini değişiklik teklifi getirdiler. Ben de 'bu kadar yıl bekledikten sonra 8-10 maddelik bir yasa değişikliği ile koca bir camianın beklentileri karşılanamaz, keşke bütün olarak bir avukatlık yasası yapabilseydik' dedim. Biz birliğin bu yönde bir talebi gelmeden, bir adım atmak istememiştik. Artık şu zaruret hasıl oldu. Birlik yine başımızın tacı ve önerilerini getirirlerse değerlendireceğiz ancak biz doğrudan Anadolu 'barolarımıza önerilerinizi ulaştırın' diyoruz. Yeni avukatlık yasası için yapılmış birçok çalışma var. Bunları masanın üzerine koyduk ve bir çalışma başlattık. Barolar birliğinden de oraya bir temsilci istiyoruz. Kısa süre içerisinde yapılmış çalışmaları damıtarak sizlerin beklentilerini karşılayacak bir avukatlık yasasını parlamentoya göndermek bizim de boynumuzun borcu olsun." Anadolu barolarının barolar birliğinin oluşumunda katkısına bakıldığında içler acısı bir durum olduğunu söyleyen Ergin, "Trabzon Barosunun üç delegesi var. Yanılmıyorsam Türkiye'de 79 baro var. Bu baroların içerisinde üç baro, barolar birliğini oluşturuyor, Ankara, İstanbul ve İzmir. 76 baroya ihtiyaç yok. İşte iş olsun diye geliyorlar, seremonilere katılıyorlar ama Anadolu barolarının da kendi birlikleri olan barolar birliğine görüş ve düşüncelerini söyleyebilecek, çoğulcu ve pratik anlayışı yansıtan bir sistem için elimizden gelen gayreti göstereceğiz" dedi. - Avrupa Birliği Ergin, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın Avrupa Birliği'ne epeyce bir gönderme yaptığını ifade ederek, şunları söyledi: "Sayın büyükelçiye şunu da hatırlatmak istiyorum. Ben Adalet Bakanı olarak Avrupa Birliği ile yürütmüş olduğumuz 35 faslın hemen hemen tamamıyla ilgili bir bakanım. Özellikle 23. ve 24. fasılda yapmamız gereken çok fazla adım var. Tarama süreci 2006 yılında bitti. 2005 yılında biz müzakareleri başlattık ve onların başlamasıyla Türkiye hangi konuda hangi adımları atacak, hangi reformlara imza atacak ki açılış kriterleri tamamlansın ve süreç işlesin. 2006 yılında tarama süreci bitti ve bu raporun bize verilmesi lazımdı o tarihte. Tarih bugün 2013 ve aradan 7 yıl geçmiş sayın büyükelçi. Avrupa Birliği 2006 yılından 2013'e kadar 23. ve 24. fasıllara ilişkin tarama sonu raporlarını henüz bize vermiş değil. Avrupa Birliği ve Komisyonu Türkiye'de yargı ve temel haklar faslıyla ilgili hangi taleplerde bulunduğunu belirtmemiş. Şimdi ekim ayında bir ilerleme raporu yayınlanacak. Avrupa Komisyonu diyecek ki, 'Ey Türkiye şunları yapmadın, bunları yapmadın, şu eksik, bu eksik'. İyi güzel de sen benden ne istedin ki eleştirisini yapıyorsun? Ben hangi değişimi parlamentoya götüreceğim ki 'bu Avrupa Birliği'nin talebidir' nasıl diyeceğim? Siz bizden bunu resmen istemiş değilsiniz. Dolayısıyla şunun altını çizmek istiyorum. Ekim ayında yayınlanacak ilerleme raporunun hukuki mesneti nedir? Siz bizden bir değişim talep etmeden 'bunu yapmadınız' diye nasıl eleştirirsiniz bizi? Böyle bir şey yok. Gayri resmi açılış kriterlerinde kaş göz hareketlerinden bir anlam çıkarılmaya çalışılıyor. Bu konularda adımlar atarak mesafe almaya çalışıyoruz. Böyle bir şey olamaz. Dolayısıyla Türkiye hakkında ilerleme raporu yayınlamak için hukuki ve etik altyapısı yok Avrupa Komisyonu'nun ama buna rağmen Türkiye'nin demokratikleşme süreci için ve demokrasisini daha kurumsal hale getirmesi için attığımız adımların önemli olduğunun farkındayız. Gayri resmi açılış kriterleri olarak önümüze konulan 6 konu başlığının 6'sını da yerine getirdik. 6 konu başlığını da yerine getirdiğimiz için bu faslın açılması ve açılır açılmaz da kapanması lazım ama biz maalesef hala tarama sonu raporları alamadık." - Birleşik Krallık Ankara Büyükelçisi David Reddaway Birleşik Krallık Ankara Büyükelçisi David Reddaway ise yargı ve temel özgürlüklerin ya da insan haklarının, insana duygu ve ilham veren konular olduğunu belirterek, "Hiçbir ülke içişlerine ilişkin hassas unsurlar olarak algıladığı konularda dışarıdan birilerinin yorumda bulunmasından hoşlanmaz ama bugünün küresel dünyasında, artık insan haklarının, ulusal sınırları aşan uluslararası bir ilgi olduğu kabul edilmiş bir gerçektir. Hükümetler, başka ülkelerde yaşananları gözardı edemezler ve hepimiz, kendi ülkelerimizde yaşanan olaylarla ilgili görüş almaya hazır olmalıyız. Dolayısıyla, yasalarımızda ve uygulamalarımızda, en yüksek standartları başarmak istememiz son derece doğal" ifadelerini kullandı. Türkiye'de basın ve medya özgürlüğünün, özellikle uluslararası toplumdan ilgi gören alanlar olduğunu dile getiren Reddaway, şöyle devam etti: "Özgür bir basın, herkesi hesap verebilir kılan yapının bir parçası olarak başarılı bir demokrasinin en temel özelliklerindendir. Hiçbir ülkenin basını her şeyi, her zaman doğru yapıyor diye bir şey yok. Buradaki medyada kendi ülkemle ilgili garip bazı iddialar da gördüm ama özgür bir basın ulusal hayatı zenginleştirir. Basının özgürlüğünü yüceltip korumak doğrudur. Ayrıca toplanma özgürlüğünü ve barışçıl protesto hakkını korumak da önemli. Türkiye’de, yaralanma ve trajik can kayıplarını da içeren mayıs ayı sonundan bu yana gördüğümüz protestolar, kaçınılmaz bir şekilde tartışmalara ve güçlü duygular uyanmasına neden oldu. Hükümetin, protestolara müdahalede yapılan yanlışları takdir etmesini ve çözüm bulmak için gösterdiği çabaları çok olumlu karşılıyoruz. Örneğin, biber gazı kullanımı konusunda polis kuvvetlerine yeni talimatlar verildi ve aşırı güç kullanımıyla ilgili bazı polis memurlarına dava açıldı." "Britanya hükümeti, Türkiye'nin katılım sürecinin yavaş ilerlemesinden duyduğu hayal kırıklığını paylaşıyor, 22. faslın yılın sonlarına doğru açılacak olması ve diğer ilerlemeler bizi gerçekten sevindiriyor" diyen Reddaway, sözlerini şöyle tamamladı: "Ayrıca Avrupa Konseyi'nden 23. faslın açılması için resmi koşulları açıklığa kavuşturmasını isteyeceğiz. Bu açılması gereken önemli bir fasıl. Sonuç olarak Birleşik Krallık AB üyeliğinin Türkiye için halen doğru bir stratejik hedef olduğuna içtenlikle inanıyor. Üyelik Türkiye'ye, hukukun üstünlüğüne dayalı, daha güvenli ve refah bir demokratik toplum inşa etme hedefini gerçekleştirmekte yardımcı olacak. Ayrıca Türkiye, Avrupa'yı dönüştüren son derece başarılı bu politika ve barış projesinin bir parçası olmaktan da yararlanacak." Toplantıda, Trabzon Valisi Abdil Celil Öz, Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Berra Besler ve Trabzon Baro Başkanı Mehmet Şentürk de konuşma yaptı. Öte yandan, Adalet Bakanı Ergin, toplantının ardından yapımı tamamlanan yeni adliye binasında incelemelerde bulunarak basına kapalı bilgilendirme toplantısına katıldı.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler