Artık yeryüzüyle bir bağlantınızın kalmaması sizi korkuturken aynı anda içinizde garip bir boşluk oluşur.
Kafanızı geriye yatırıp gökyüzüne bakarak sallanınca daha bir hoş oluyor.
Siz de göbeğinizde garip bir şey hissediyor musunuz?
Profesyonel olsanız bile özgür hissetmenin verdiği haz, içinizde oluşan boşlukla karışıyor.
Tahtaravallinin sadece çocukların dünyasında değil herkes için biraz korkutucu olmasının sebebi tam olarak bu. Bindiğiniz an arkadaşınıza "Bak sakın bir anda bırakma" uyarısı yapsanız da ayaklarınız yerden kesildiğinde hissettiğiniz o şey hoşunuza gider.
Beyninize saplanan "Düşüyor muyuz lan?" sorusuyla beraber boşluğun içinde sallanıyor olma hissi de güzel.
Özellikle ilk binişinizse düz yolda devrileceğinizi, yokuş aşağı inerken takla atacağınızı düşünürsünüz ama durduğunuz anda "Hadi bi daha" demekten de kendinizi alamazsınız.
Gerçek bir roller coaster'a binmek g*t ister. Bindiğiniz an içinizdeki korkuyu bastırmak için attığınız çığlıklar sizi bile sağır etse de indiğiniz an çoktan bağımlısı olmuşsunuzdur.
Rüzgar yüzünüze çarparken önünüzdeki yolun tahmininizden hızlı tükenmesi, özellikle iyi bir bisiklet kullanıcısı değilseniz yolun sonunda o hızla nasıl duracağınızı düşünmek sizi ciddi anlamda gerebilir. Ancak o duyguyu yaşadıktan sonra yokuşlarla garip bir ilişkiniz olacağı kesin.
O an nasıl hissettiğini hiç birimiz tanımlayamıyor olsak da "aşık olmak" dediğimizde aklımıza gelen şey kesinlikle o!