Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Bengisun, halk arasında "fil hastalığı" olarak bilinen "lenf ödem" hastalarının, genellikle bacakta veya kolda uzun süreli şişlik ve büyüme şikayetiyle doktora başvurduklarını söyledi.
Prof. Dr. Bengisun, vücuttaki 3 damardan biri olan "lenf damar" sisteminin, vücuttaki fazla sıvıyı alıp kana döktüğünü, sistemin aynı zamanda savunma görevi de gördüğünü anlattı. Lenf damarlarının, doğuştan veya sonradan geçirilen bazı hastalık ve tedaviler sonrasında zarar görebildiğini belirten Bengisun, bu nedenle dokular arasında biriken sıvıların aşırı şişlikleri meydana getirdiğini ifade etti.
Her yaş grubunda görülebilen uzun süreli kronik bir hastalık olan lenf ödemin, teşhisinin konmasında eğitim yetersizliği nedeniyle eksiklik bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Bengisun, "Hastalar doktora gidiyor ama çare bulunamıyor. Kısmen de tedavisi zor bir hastalık" dedi.
NEDENİ ENFEKSİYON
Bengisun, hastalığın Türkiye'de en çok enfeksiyonlardan sonra görüldüğünü, ayakta çıkan mantar enfeksiyonları tam tedavi edilmezse lenf damarlarının tıkanması sonucu hastalığın oluştuğunu anlattı. Mantarın yanı sıra halk arasında şeytan tırnağı denilen veya diğer iltihaplı enfeksiyonların Türkiye'de yaygın görüldüğünü vurgulayan Bengisun, bu tür enfeksiyonların tamamen tedavi edilmesi gerektiğini vurguladı.
Bengisun, diğer nedenleri şöyle anlattı:
"Özellikle karın içindeki veya memedeki kötü huylu hastalıkların tedavisi sonrasında hastalık gelişebiliyor. Meme kanseri gibi hastalıklarda çoğu kez lenf bezlerinin ameliyatla alınması veya radyoterapi uygulanması gerekiyor. Bunların amacı lenf bezlerindeki tutulumu engellemek. Ama sonuçta lenf damarlarının atılımını kestiği için kolda şişlik ortaya çıkabiliyor. Karın alt kısımlarında olan kötü huylu hastalıkların tedavisi sonrasında da bacakta şişlik ortaya çıkabiliyor."
Prof. Dr. Bengisun, hastalığın sık görüldüğü Uzakdoğu'nun tropikal bölgelerinde ve Hindistan'da, hastalığa bir "parazitin" neden olduğunu, ancak bu parazitin Batı ülkelerinde ve Türkiye'de görülmediğini kaydetti.
Hastaların genellikle doktora geç gittiklerini ve hastalığın "tedavi edilemez hastalık" şeklinde lanse edildiğini anlatan Bengisun, hastalığı başarıyla tedavi ettiklerini söyledi.
TEDAVİ
Hastalığın ağırlık derecesine göre tedavi uygulandığını belirten Bengisun, "Geç kalmış hastaları tedavi etmek zor. Medikal ve cerrahi tedavi yöntemler kullanıyoruz" diye konuştu.
Prof. Dr. Bengisun, bacağın yükseltilmesi, basınçlı çoraplarla desteklenmesi, hastanın diyetine dikkat etmesi, bacak kaslarını çalıştıran egzersizler gibi tedavi şekilleri önerdiklerini, basınçlı kompresör cihazlar, yüksek basınçlı varis çorapları kullandıklarını anlattı.
Bunların yanı sıra ileri dönemlerde bacak inceltici cerrahi müdahalelerde bulunduklarını belirten Bengisun, cerrahi tedavide, daha erken vakalar için lenf sıvısının akımını başka bir sisteme akıtan ameliyatlar yaptıklarını ifade etti.
Bengisun, "Ameliyatla tıkalı lenf damarları toplar damar sistemine aktarılabiliyor veya sağlam lenf damarına by-pass yapılabiliyor" dedi. Bengisun, hastaların yüzde 15-20'sinin cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyduklarını ifade etti.