HABER

Aygün'den ek protokol tepkisi

ANKARA (İHA) - Ankara Ticaret Odası Başkanı (ATO) Sinan Aygün, "Ek Protokol yürürlüğe girdiği andan itibaren, yaratacağı ekonomik ve siyasi sonuçlar itibariyle KKTC'nin bir devlet olarak tamamen içinin boşaltılması sonucunu verecektir" dedi.

Bugün ATO Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, Ankara Anlaşması'na bir ek niteliğindeki Ek Protokol hakkında görüşlerini açıklayan Aygün, Ek Protokol'ün Ankara Anlaşması'nın güncelleştirilerek, yeni AB üyesi ülkelere de uygulanmasını sağlama amacını güttüğünü belirtti. Aygün, AB'nin daha önceki genişleme dalgalarında bu türden protokollerin ya imzalanmadığını ya da imzalandığı halde yeni üye ülkelerin parlamentolarınca tasdik edilmediği için yürürlüğe girmediğini ifade etti. Buna rağmen ilgili ülkelerle Ankara Anlaşması hükümlerinin devreye kendiliğinden girdiğini ve bir çok genişleme dalgasında Avusturya, Finlandiya ve İsveç'te olduğu gibi böyle bir protokol imzalanmasına gerek duyulmadığını ve Gümrük Birliği'nin kendiliğinden otomatik olarak yeni giren ülkelere genişletildiğini savunan Aygün, "Türkiye'ye uygulanan bir ilktir" dedi. Protokolün uygulanması durumunda hukuki, siyasi ve diplomatik sonuçlar ortaya çıkacağını kaydeden Aygün, "Bu protokol yürürlüğe girdiği andan itibaren Rumlar, Yunanistan ve AB tarafından Türkiye'nin Rum tarafını "Kıbrıs Cumhuriyeti" şeklinde tanıdığına delil olarak kullanılacaktır. Ancak yaratacağı ekonomik ve siyasi sonuçlar itibariyle KKTC'nin bir devlet olarak tamamen içinin boşaltılması sonucunu verecektir" diye konuştu.

Türkiye'nin protokolü imzaladıktan sonra Kıbrıs Rum Kesimi'ni "tanımıyorum" iddiasının sürdüremeyeceğini öne süren Aygün, "Bu bir kandırmacadır. Blair'in 'yanınızdayız' açıklaması yanlıştır. Bugün Blair vardır, yarın Blair yoktur. Eğer gücün yetiyorsa bütün AB ülkelerine protokolün altına 'Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımıyorum' diye imza attır" açıklamasında bulundu.

Protokolün imzalanmasını ardından Türkiye'den, "Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımanın" gereklerinin isteneceğini de iddia eden Aygün, "Protokolün imzalanması durumunda Türkiye, KKTC egemenliğindeki topraklar da dahil olmak üzere Kıbrıs'ın tamamıyla yapılacak dış ticarette belge almaya ve vermeye yetkili tek hükümet olarak Kıbrıs Rumları'nı 'Kıbrıs Cumhuriyeti' sıfatıyla tanıyacaktır. Çünkü, Kıbrıs adasının tamamıyla yapılacak dış ticarette geçerli olacak menşe şahadetnameleriyle ilgili otorite Kıbrıs Rum Kesimi olacaktır. Aksine bütün düzenlemeler AB Adalet Divanı'na götürülme riski taşımaktadır. Yani protokolün imza ve onayı, Türkiye'nin talep ettiği KKTC ile doğrudan ticaret düzenlemelerini hatta ticaretini bile zorlaştıracaktır" şeklinde konuştu.

"KKTC TABELA DEVLETİ OLACAK" Türkiye'nin protokolü imzalamasıyla Türkiye'deki televizyon, buzdolabı gibi ürünlerin bayiliğini yapan KKTC şirketlerini de etkileneceğini ifade eden Aygün, "Çünkü, protokolün imzasından sonra Türkiye'deki üretici firmalardan KKTC ile yaptığı 'illegal ticarete' son vermeleri istenecektir" dedi. Siz konusu olayın kaygısını taşıyan KKTC şirketlerinin şimdiden genel müdürlüklerini güneye taşıyarak kendilerini Rumlar'a tescil ettirme girişimine başladıklarını kaydeden Aygün, "Şimdilik yaklaşık 200 şirket güneye kaydolmuştur. 2 bin şirketin aynı işlemi yaptırmak için sırada beklediği belirtilmektedir. Şirketlerin kaydını güneye taşıması, KKTC'nin boşalması ve tabela devleti olarak kalması anlamına gelmektedir" dedi.

Protokolle birlikte Türkiye'nin Rum uçak ve gemilerine mecburi izin vereceğini de iddia eden Aygün, KKTC için Birleşmiş Milletler müzakeresi olasılığının da azalacağını kaydetti. Ayrıca Türkiye'nin KKTC'den askerini geri çekmeye zorlanacağını savunan Aygün, "Bu koşulların kabulü sonunda ise Türkiye'nin tüm hak ve menfaatleri yok olurken, Kıbrıs Türkü bur halk olarak varlığını sürdüremeyecektir. Ek Protokol'ün içeriği açık yükümlülüktür ve hukuki bir durum yaratacaktır. Bu hukuki durum ise ancak bir başka anlaşma ile ortadan kaldırılabilecektir. Yani Türkiye, AB politikalarını tamamen değiştirse bile yeni bir anlaşma imzalanmadığı sürece bu protokoldeki yükümlülükler geçerliliğini koruyacaktır" değerlendirmesini yaptı.

"Ek Protokol bu haliyle AB'nin ikiyüzlü politikalarını devam ettiği şu günlerde kesinlikle imzalanmamalıdır" diyen Aygün, protokolün resmi bir tercümesinin mutlaka kamuoyuna açıklanması gerektiğini söyledi. Protokolün TBMM'de de mutlaka görüşülmesi gerektiğini ifade eden Aygün, basın toplantısında Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün 8 Mart 1995 tarihli Genel Kurul toplantısında yaptığı bir konuşma metnini de basın mensuplarına okudu. Gül'ün 1995'teki AB karşıtı yaptığı konuşmasında yer alan ifadelere tamamen katıldığını ifade eden Aygün, konuşma metninin altına da imzasını attı. Gül'ün o gün konunun Türk halkına sorulmasını istediğini ancak bu Ek Protokol'ün Meclis'e bile getirilmediğini ifade eden Aygün, "Şimdi soruyorum ne değişti? AB'nin siyasi risk katsayısı giderek yükseliyor. Türkiye 'ya tutarsa' diye AB gölüne maya çalmamalı. Türkiye, AB'nin ikiyüzlülüğe dayalı yalan rüzgarına kanmamalı. Türkiye'nin AB tarafından siyasi ve ekonomik olarak hortumlanmasına izin verilmemeli. AB'nin Türkiye'ye Rum patlayıcıları ile siyasi terör uygulamasına hayır demeliyiz" şeklinde konuştu.

Daha sonra gazetecilerin sorularını cevaplandıran Aygün, Ek Protokolün mecliste görüşülmeden imzalanması durumunda ATO olarak ne yapacaklarının sorulması üzerine, AK PartiKıyla tanıyacaktır. Ç'deki bazı milletvekilleri ve muhalefet partileri ile görüşeceklerini ve protokolün mecliste görüşülmeden imzalanmasına olanak veren Anayasa'nın 90. maddesinin değişmesi için girişimlerde bulunacaklarını söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Ek Protokol'ün 'gizli' olduğunu söylemesinin hatırlatılması üzerine de Aygün, Hollanda ve Fransa'nın kendileri hazırlamalarına rağmen AB Anayasa'sını vatandaşlarına sorduğunu söyledi. Aygün, Abdullah Gül'ün de 1995'te AB'nin halka sorulmasını istediğini ancak, Ek Protokolün şimdi meclise bile götürülmediğini söyledi. Protokol hakkında Papadopulos, Blair ve Başbakan Erdoğan'ın 'Kıbrıs'ın tanınması' ile ilgili sözlerinin hatırlatılması üzerine de Aygün, "Blair başka, Papadopulos başka söylüyor. Papadopulos kim? Papadopulos Türklerin kanını bardakla içen bir adam" dedi.

Uluslararası ilişkilerde altına imza atılan evrakın önemli olduğunu belirten Aygün, Blair'in diğer 24 AB üyesi ülkenin ancak "Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımadıklarına" dair protokole imza atmaları halinde samimiyetine inanacağını söyledi. ASO Başkanı Zafer Çağlayan'ın "Kıbrıs kazığı Türkiye'ye çok önce atıldı" açıklamasının hatırlatılması üzerine de Aygün, buna katıldığını belirterek, "Kıbrıs, Gümrük Birliği ile verilmeye başlandı" dedi.
Aygün, bu protokolün imzalanmasının ardından, Türkiye'nin Ege'de olduğu gibi Akdeniz'de de uçak uçuramayacağını ve Akdeniz'e de açılamayacağını kaydetti.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler