Ankara - Ankara Ticaret Odasının (ATO), olağanüstü toplanan oda meclisi toplantısında kabul edilen bildiride, "Sinan Aygün gibi zeka ve becerisini herkesin bildiği bir insanın, mantık ve demokrasi dışı bir tavır içinde olabileceğine kesinlikle ihtimal vermiyoruz, masumiyetine inanıyoruz" denildi.
ATO genişletilmiş oda meclisi, meclis üyeleri, meslek komiteleri ve yönetim kurulu üyelerinin katılımıyla olağanüstü toplandı. Toplantıda kısa bir konuşma yapan ATO Meclis Başkanı Nuri Gürgür, kamuoyuna açıklanmak üzere ortak bir bildiri kaleme alındığını ifade ederek, söz konusu bildiriyi daha sonra üyelere okudu.
Bildiride, ATO Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Aygün'ün Ergenekon Operasyonu kapsamında dün gözaltına alınmasının, 100 binden fazla üyesi bulunan ATO bünyesinde büyük üzüntüyle karşılandığı kaydedildi.Bildiride şöyle denildi:
"ATO'nun yönetim kademeleri seçimlerle, yani demokratik usullerle belirlenir. Bütün faaliyetler aynı ilke ve anlayışla açık ve şeffaf bir şekilde yürütülür. Bunun doğal sonucu olarak 10 yıldan beri Yönetim Kurulu başkanlığı görevinde bulunan Sayın Sinan Aygün'ün çalışmaları, temas ve görüşmeleri bireysel girişimi şeklinde değil, bağlı olduğu kurulların yönetim ve meclisin bilgisi ve kararı bağlamında, kolektif bir uygulama tarzında
sürdürülmüştür. Farklı görüş ve inançtaki insanların oluşturduğu kurullarla yürütülen bu faaliyetlerde yasalara aykırı örtülü bir tutum izlenmesi ve gizli bir amaç taşınması mümkün değildir.
Sinan Aygün gibi zeka ve becerisini herkesin bildiği bir insanın mantık ve demokrasi dışı bir tavır içerisinde olabileceğine kesinlikle ihtimal vermiyoruz, masumiyetine inanıyoruz.Sayın Aygün, görevi gereği pek çok insanla ve değişik çevrelerle yoğun ilişkisi olan, her kesimle görüşüp, konuşan, sosyal yanı güçlü bir insandır. Bu özelliğini kamuoyu da yıllardır yakından görüyor. Somut verilere dayanmadan, aşırı bir yorumlamayla bunda yasalara aykırı bir şeyler aramak fevkalade yanlıştır. Bu tarz bir anlayışın ATO'nun ve benzer konumdaki mesleki sivil toplum örgütlerinin misyonunun kısıtlama anlamına geleceğini düşünüyor, bunun uygulamalara yansıtılması halinde demokratik toplum yapımızın geleceğinin ve işleyişinin ciddi şekilde zarar görmesinden kaygı duyuyoruz."
AA