Türkiye, Denizbank'ın eski şube müdürü Seçil Erzan'ın başrolde olduğu fon vurgununu konuşmaya devam ediyor. Geniş kitleleri meraklandıran dolandırıcılık hikayesinde her yeni gün bir gelişme daha yaşanıyor. Arda Turan, Emre Belözoğlu, Semih Kaya, Selçuk İnan'ın isminin mağdur olarak geçtiği olayda Ayhan Akman'dan da açıklamalar geldi.
Gazeteci Fatih Altaylı'ya konuşan Akman, sürece ilk başında dahil olduğunu dekont istediğini ancak ilk başlarda verilmediğini belirtti. Dekontun gelmemesinden dolayı üst yönetime şikayete gideceğini belirten Akman bu sayede verdiği ana parayı kurtardığını belirtti. Başka futbolcuların sürece dahil olduğundan haberi olmadığını söyleyen Akman, "Ben tek salak kendimi zannediyordum. Bilsem onları da uyandırmaz mıyım? Gerçi o saatten sonra uyandırsam ne olacak. Herkes parayı kaptırmış meğer." ifadelerini kullandı.
Akmanla konuşuğunu belirten Altaylı, köşe yazısına şu ifadeleri taşıdı;
Ayhan aradı ve “Fatih Abi, tüm süreci anlatmak istiyorum. Sana yalan söylemem mümkün değil. Bu aptal kardeşini dinler misin?” dedi.
Ve anlattı:
“Abi, ben bu Seçil Erzan’ı 10-12 yıldır tanırım. Benim hayatım Florya’da geçti. Kulüp orada idi, evim kısa bir süre oturduğum Göktürk dışında 23 yıldır Florya’da. Bu yüzden de yıllardır hep Florya’dayım ve haliyle bankamız da Florya Denizbank. Çünkü kulüp de Denizbank’la çalışırdı. Ben de Seçil Erzan’ı oradan tanırım. Tüm param da hep Denizbank’ta idi. Burada da normal bankacılık işlemleri dışında hiç işim olmadı.
Ta ki, geçen Haziran’a yani 2022 Haziran ayına kadar. Tam gününü hatırlamıyorum ama telefonum çaldı, Seçil Erzan aradı. Beni şubeye davet etti.
Kalktım gittim.
Bana uzun süredir bankanın müşterisi olmam nedeni ile çok kârlı bir teklif yapacağını söyledi. Önce anlamadım.
Bankanın yurt dışında oluşturduğu bir fon var, çok yüksek getirili. Sadece bankanın çok iyi müşterilerini bu fona aldıklarını, sınırlı olduğunu benim de yıllardır banka ile çalışmamdan dolayı bana bu teklifi yaptığını söyledi. Israrla yurt dışı bir fon olduğunu ve gizli olduğunu söylüyordu.”
“Fatih Hoca’nın adını verdi mi?” diye sordum.
“Yok abi, hiçbir isim vermedi. Ne Fatih Hoca ne başka biri. Diğer futbolcuların da orada olduğunu söylemedi. Yurt dışında yüksek getirili bir uluslararası fon dedi. Hiç kimseden de haberim yoktu. Bir tek ben varım zannediyordum.”
“Parayı nasıl verdin?”
“Abi, geri zekalı olduğum Denizbank’taki hesabımdan çektim ve kendisine verdim.”
“Resmî bir belge, bir dekont, bankacılık sisteminde bir kayıt yok muydu?”
“Abi geri zekalıyım diyorum ama o kadar da değil. İstedim elbet. O an veremedi. Birtakım bahaneler uydurdu. Merkeze gidecek sonra kayıt sonra gelecek falan bir şeyler anlattı.”
“Peki, sen paranı nasıl kurtardın?”
“Anlatacağım abi. Parayı verdim ama sürekli belge, dekont, kayıt peşindeyim. Neredeyse her gün arayıp belge nerde, dekont nerde diyorum. Sonunda ‘Dekontu sen veremeyeceksen ben genel müdürlüğe gidip onlardan kendim isterim’ dedim ve bu durumu üst yönetime şikayet edeceğimi söyledim. Bunun üzerine bana paramı geri verdi. Zannederim geçen şubat ayı falandı. Ve abi emin ol benim ne Arda’dan ne diğerlerinden haberim yoktu. Ben tek salak kendimi zannediyordum. Bilsem onları da uyandırmaz mıyım? Gerçi o saatten sonra uyandırsam ne olacak. Herkes parayı kaptırmış meğer.”
“Peki, faiz aldın mı?”
“Yok abi ne faizi! Ne yatırdıysam onu aldım. Hatta eşim bile kızdı o zaman bana 6-7 ay boşuna kaybettim diye. Şimdi şükrediyoruz parayı kurtardığımıza.”