İSTANBUL (İHA) - "Görevli memura silahla mukavemet etmek" ve "6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu'na aykırı şekilde ruhsatsız silah bulundurmak" suçlarından haklarında dava açılan, aralarında Susurluk Davası hükümlülerinden Ayhan Çarkın'ın da bulunduğu 5 kişinin yargılanmasına bugün başlandı. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar İsmail Yılmaz ve Fırat Dişçeken'in suç vasfının oluşmadığı ve sabıkaları olmadığı gerekçesiyle tahliyesine karar verdi. Kumkapı'daki Şeyma Çay Bahçesi'nde 7-8 kişi arasında silahlı çatışma çıkabileceği ihbarını değerlendiren ve olay yerine gelen polisin kimlik kontrolü yapmak istediği sırada bıçakla ekiplere direnen sanıklar hakkında, 2.5 yıldan 6 yıla kadar değişen hapis cezaları isteniyor.
İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasına, tutuklu sanıklar Ayhan Çarkın, İsmail Yılmaz, Fırat Dişçeken ve Abdülkadir Ünal katılırken, tutuksuz sanık Hikmet Kişmir duruşmaya gelmedi. Duruşmada ayrıca, sanık avukatlarının yanı sıra, yine Susurluk Davası hükümlülerinden Oğuz Yorulmaz ile Çarkın'ın ailesi de hazır bulundu. Duruşmada ifade veren Ayhan Çarkın, "Özel Harekat ve İstanbul Terörle Mücadele Şubesi'nde polis memuru olarak görev yaptım. Örgütlerin hedefi konumundaydım. Ruhsatsız silah bulundurmamın nedeni, 2000 yılında Erdek'te bir emniyet mensubunun iftirasına uğrayıp 17 gün hapiste yatmam. Hapse girdiğim için ruhsatsız silahım elimden alındı. Daha sonra da Susurluk Davası'nda yargılandım ve 4 yıl ceza aldım. Tüm terör örgütleri listelerinin en başında yer almaktayım. Kendime ve aileme her an saldırı olabilir" dedi. İfade verirken, olay gününü de anlatan Çarkın, "Daha önce bana Terörle Mücadele ekipleri tarafından yazılı ve sözlü tebligat geldi. Bana saldırı olacağına dair bir tebligattı. Olay günü karanlıkta 5 kişiyi gördüm. Onlara bakarken 'Ayhan' diye bir ses duydum. Onları terörist zannedip silahımı çıkardım. 'Polis' diye bağırınca inanmadım. 'Işığın altına gelip kimliğinizi gösterin' dedim. Polis olduklarını görünce özür diledim ve meslektaşlarıma silah doğrulttuğum, böyle bir hata yaptığım için utanç duydum. Daha sonra silahımı cebime koydum" şeklinde konuştu.
Aralarında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde antrenörlük yapan İsmail Yılmaz'ın da bulunduğu diğer tutuklu sanıklar da haklarındaki suçlamaları kabul etmedi. Duruşmada sanık avukatları da tahliye talebinde bulundu. İsmail Yılmaz ve Fırat Dişçeken'in sabıkasız olmalarını dikkate alan ve suç vasfının oluşmadığını belirten mahkeme heyeti, sanıkların tahliyesine, diğer tutuklu sanıkları ise tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Mahkeme heyeti, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi. Ayhan Çarkın ve diğer sanıklar, tekrar cezaevine gönderildi. Tekirdağ Cezaevi'ne gönderilen Çarkın'ı, yakınları "Seni seviyoruz" diye uğurladı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, polisi telefonla arayan bir kişinin Şeyma Çay Bahçesi'ndeki 7-8 kişi arasında silahlı çatışma çıkabileceği ihbarında bulunduğu bildirilmişti. İhbarı alarak çay bahçesine gelen polis memurlarının, burada bulunanların kimlik kontrollerini yapmak istedikleri belirtilen iddianamede, sanıklardan Ayhan Çarkın ile İsmail Yılmaz'ın ellerindeki tabancayla, Abdülkadir Ünal'ın da bıçakla polise direndikleri kaydedilmişti. Sanıklardan Fırat Dişçeken ile Hikmet Kişmir'in de diğer sanıkları polisin elinden kurtarmaya çalıştıkları belirtilen iddianamede, Çarkın'ın üzerinde yapılan aramada 1 adet 9 milimetre çaplı CZ-75 model tabanca ile 12'si şarjörde olmak üzere toplam 28 adet fişek ele geçirildiği ifade edilmişti. İsmail Yılmaz'ın üzerinden de 1 adet 9 milimetre çaplı tabanca ile fişekler ele geçirildiği belirtilen iddianamede, Ayhan Çarkın'a ait olduğu bildirilen araçta yapılan aramada bulunan bazı metal eşyaların tarihi eser olabileceği düşünülerek, bu konuda da soruşturma başlatıldığı anlatılmıştı.
Ayhan Çarkın ile İsmail Yılmaz'ın "Görevli memura silahla mukavemet etmek" ve "6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu'na aykırı şekilde ruhsatsız silah bulundurmak" suçlarından 3 ila 6'şar yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep edilen iddianamede son olarak, Abdülkadir Ünal'ın da "Görevli memura silahla mukavemet etmek" ve "6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu'na aykırı şekilde bıçak bulundurmak" suçundan 2.5 ila 4 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti.