HABER

Ayın inanılmaz sırları!

Ayın inanılmaz sırları!

Gezegenimizin yaşam alanını gittikçe daralıyor. Dünyanın geleceğini güvenceye almak için bilim insanları sürekli yeni formüller üretiyor. Ancak Dünya'daki hayat için olan vazgeçilmez olan bir diğer unsur, geceleri aydınlatan Ay.

Ay, dünyamızdaki birçok jeolojik olayda etkisini gösteriyor. Okyanuslardan, günlerin uzunluğuna kadar, gezegenimizin uydusu olan Ay, yaşamımızı devam ettirebilmemiz için çok önemli bir rol oynuyor. Kraterlerle dolu bu küçük gri küre, bugüne kadar bilinenleri ve bilinmeyenleriyle, bilim dünyasının ilgisini çekmeye devam ediyor.

Bilim dünyası, Dünya'da ile neredeyse aynı yaşta olan Ay'ın keşfini sürmeye devam ederken, birçok insan bu sessiz gezegen hakkında birçok şeyi yanlış biliyor.


Bilim insanları, Ay’ın Dev Çarpışma olarak adlandırdıkları bir çarpışmanın etkisiyle oluştuğunu düşünüyor. Bunu şöyle açıklayabiliriz: Güneş ve Güneş Sistemi’ndeki gezegenlerin oluştuğu 4.6 milyar yıl önce oluştu. Bundan kısa bir süre sonra Mars gezegeni büyüklüğünde bir nesne, Dünya’ya çarptı.


Çarpmanın etkisiyle buharlaşmış kayalardan meydana gelen bulutlar Dünya’nın etrafını sardı. Bulutlar zamanla soğudu ve sıkışarak bir kuşak oluşturdu. Bu parçalar zamanla bir araya gelerek, Ay’ın ortaya çıkmasını sağladı.


Ay, günün farklı saatlerinde de olsa her gün, doğudan doğuyor ve batıdan batıyor. Ay’ın bu hareketi, tıpkı Güneş ve diğer gezegenlerde olduğu gibi tek bir sebebe dayanr:

Kendi ekseni etrafında dönen Dünya, dönüşü esnasında uzaydaki nesneleri kendine çeker ve ardından geri iter. Ay, Dünya’nın etrafındaki yörüngesel dönüşünü 29.5 günde tamamlar ve gökyüzünde doğuya kademeli olarak hareket eder.


Bu durum, Ay’ın her gün ortalama 50 dakika boyunca yükselmesinin sebebidir.

Ay, bazı günler geceleri gökyüzünde belirdiği gibi, bazen de gün içinde tepemizde belirir.


Duyduklarınızın aksine, Ay’ın “karanlık bir yüzü” yok. Tam tersine, Dünya’dan göremediğimiz “uzak bir yüzü” var. Sebebi de şu:

Uzun zaman önce, Dünya’nın yerçekimsel etkileri Ay’ın ekseni etrafındaki hareketini yavaşlattı. Ay’ın dönüş hareketi, Dünya’nın etrafında bir tam dönüş yaptığı süreyle (yörünge dönüş süresi) eşitlenecek kadar yavaşladığında, bu etki dengelendi.


Sonuç olarak Ay, Dünya’nın etrafında ve kendi ekseninde yaptığı dönüşü aynı zamanda tamamlıyor ve Dünya’dan bakıldığında sadece tek bir yüzünü bize gösteriyor.


Dünya'nın yaklaşık 27’de biri büyüklüğünde olan Ay, gezegenimize kıyasla çok küçük kalıyor. Ay’ın yüzeyinde yerçekimi ise, Dünya’nın yerçekiminin yaklaşık altıda biri.


Eğer Ay’ın yüzeyinde bir taş bırakırsanız, düşmesi Dünya’dakine kıyasla çok daha uzun zaman alacaktır. Diğer yandan, Dünya’da 68 kilo gelen biriyseniz, Ay’da ağırlınız sadece 12 kilo olacaktır.


Ay’ın Dünya etrafındaki yörüngesi çember değil elips şeklinde. Bu durum, Dünya’nın merkezi ile Ay’ın merkezi arasındaki uzaklığın yörüngenin farklı noktalarında değişmesine neden oluyor. Ay yörüngesinin yeryüzüne en yakın olduğu nokta (yerberi) 363 bin kilometre.


En uzak olduğu nokta, (yeröte) ise 405 bin 500 kilometre.

Dolunay, yeröte esnasında gökyüzünde belirdiği zaman, ortalama uzaklıkta beliren dolunaylardan yüzde 14 daha büyük ve yüzde 30 daha parlak olur.


Ay’ın yüzeyindeki kraterler, bu küçük gökcisminin patlamalarla dolu geçmişini yansıtıyor. Ay’da neredeyse hiç atmosfer olmamasının yanı sıra jeolojik faaliyetlerin çok nadir görülmesi, kraterlerin daha dün oluşmuş gibi durmalarını sağlamış. Araştırmacılar, kraterlerin oluşmasına neden olan çarpışmaların milyarlarca yıllık bir geçmişi olduğunu düşünüyor. Dünya'daki atmosfer ve iklim hareketliliği nedeniyle geçmişte yaşanan çarpışmaların izlerini yüzeyden silinmiş durumda.


Ay’daki kraterleri inceleyen bilim insanları, Dünya’nın ve uydusunun 4 milyar yıl önce ağır meteor bombardımanına maruz kaldığını belirtiyor. En şaşırtıcı şey, o dönemde var olmayı başarabilmiş yaşam formlarının bu çarpışmaları atlatmış olabileceği.


Ay’ın şekli yuvarlak veya küre değildir. Tersine, Ay bir yumurtaya benzer. Eğer dışarı çıkar ve Ay’a bakarsanız, gezegenin sivri ucunun size dönük olduğunu fark edersiniz.


Ayrıca, Dünya’nın tersine Ay’ın yoğunluk merkezi gezegenin yaklaşık 2 kilometre dışında bulunmaktadır.


Apollo astronotları, Ay görevlerinde sismometre (yer sarsıntılarının süre, büyüklük ve yönünü kaydeden cihaz) kullanarak, dev gri kürenin tamamen ölü olmadığını ortaya çıkardı. Tersine, Ay'da jeolojik faaliyetler sürüyordu.

Ay’ın birkaç kilometre derinliğinde yaşanan küçük depremlerin, Dünya’nın yerçekimsel gücünden kaynaklandığı düşünülüyor. Bu sarsıntılar nedeniyle bazen uydunun yüzeyinde çeşitli gazların açığa çıkmasına neden olan çatlaklar meydana geliyor.


Bilim insanları, Ay’ın sıcak, hatta kısmen erimiş bir çekirdeğe sahip olduğunu öne sürüyor. Ancak NASA’nın Lunar Prospector uzay aracı 1999 yılında Ay’ın çekirdeğinin, Ay'ın yoğunluğunun yaklaşık yüzde 2’si ile 4’ü arasında olduğunu tespit etti. Dünya’nın çekirdeği ise Dünya'nın yoğunluğunun neredeyse yüzde 30’una denk geliyor.


Dünya’nın okyanus ve denizlerindeki dalgaların oluşmasını sağlayan etki ağırlıklı olarak Ay’dan ne kısmen Güneş'ten kaynaklanır. Peki bu nasıl olur?

Ay’ın yerçekimi, Dünya’daki okyanuslar üzerinde bir çekim gücü oluşturur. Ay yüzeydeki suyu yukarı çeker ve büyük dalgalar oluşturur. Dünya’nın diğer tarafındaki dalgalar ise, Dünya'nın Ay’a uyguladığı çekim etkisinin, okyanuslara uyguladığı itme etkisinden daha güçlü olması sayesinde oluşur.


Bu çekim gücünün ilginç bir etkisi daha bulunuyor: Ay’ın Dünya’nın yörüngesel enerjisinden çalması sonucu Dünya her yüzyılda yaklaşık 1.5 milisaniye yavaşlıyor.


Siz bu satırları okurken, Ay Dünya’dan uzaklaşmaya devam ediyor. Her yıl, Ay Dünya’nın yörüngesel enerjisinden çok az olsa da bir miktar çalmakta. Çaldığı bu enerji ise, Ay’ın her yıl yörüngesinden 4 santimetre uzaklaşmasını sağlıyor.

Araştırmacılar, 4.6 milyar yıl önce oluştuğunda, Ay’ın Dünya’ya olan uzaklığının 22 bin 530 kilometre olduğunu tahmin ediyor. Bugün ise, bu mesafe 450 bin kilometreye ulaşmış durumda.

Bu esnada, Dünya’nın yörünge hareketi yavaşlıyor.


Sonuç olarak günler gittikçe uzuyor. Nihayetinde, Dünya’nın dalga hareketleri hem kendisinin, hem de Ay’ın merkezi boyunca ilerleyen sanal bir çizgide toplanacak ve gezegensel yörünge değişimi neredeyse duracak. Günlerin uzunluğu bir ayı bulacak. Kısaca, sürekli olarak Dünya’dan uzaklaşan Ay, milyarlarca yıl sonra bambaşka yaşam şartları ortaya çıkaracak.

En Çok Aranan Haberler