Kapatılan Demokratik Toplum Partisi (DTP) döneminde oluşturulan Demokratik Toplum Kongresi'nce düzenlenen 'Kürdistan'da Çalışma Yaşamı ve Emeğin örgütlenmesi Çalıştayı' Diyarbakır Sümer Park'ta başladı.
Çalıştayın açılış konuşmasını yapan DTK Genel Başkan Yardımcısı ve Van bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, yeni teşvik yasası ile ilgili sert açıklamalar yaptı.
"AĞIR SÖMÜRGE KOŞULLARI DEVAM EDİYOR" 12 Eylül rejimiyle Kürt halkına yönelik inkar ve imha politikalarının aynı zamanda ekonomi boyutunu da barındırdığını ifade eden Tuğluk, şöyle dedi: "İmha politikası fiziksel bir kırım düzeyinde kalmamış, Kürdistan coğrafyasının ekonomik olarak geri bıraktırılması politikalarının devam ettirilmesi de bu sürece eşlik etmiştir. Bölgeye yapılan kısıtlı ekonomik yatırımların mantığı, tam bir sömürgeci zihniyeti yansıtmıştır. Yapılan kamusal yatırımlar güvenlik amaçlı olmuş ya da enerji yatırımlarında olduğu gibi bölgedeki kaynakların ülkenin batısına aktarılması amacını taşımıştır. Yıl 2012, yer Kürdistan ve ağır sömürge koşulları devam ediyor. 'Lümpen proleterya', 'Sınıf altı kitle' kategorileri Kürdistan'da güncelleniyor. Bir halkın proleterleşmesinden bahsediliyor."
"'KÜRDİSTAN'DA RADİKAL DEMOKRASİ DEVRİMİNİ GERÇEKLEŞTİRMELİYİZ" Kürt halkının yoksulluğunun etnik husumet ve gerilimi yükseltme potansiyeli de yedeklenerek hem sömürü mekanizması hem de milliyetçi çarpan olarak programlandığını vurgulayan Tuğluk, şöyle konuştu: "Kürdistan'daki mevcut iktisadi durum tam anlamıyla sömürge koşullarını tarif ediyor. Kürdistan'da işsizler ordusu gün geçtikçe büyüyor. Kürdistan'da geleneğin gücü ile bu kez radikal demokrasi devrimini gerçekleştirmeliyiz. Emeğin yeni dünyasını Demokratik Özerklik projesiyle kurmalıyız. Bizim çözüm programımız Demokratik özerklik projesidir. Bu bir radikal demokrasi projesidir. Yani toplumsal gerçekliğin tüm görüngülerini,radikal demokratik bir biçimde dönüştürmeyi hedefliyoruz. Üretim sürecinde de radikal demokrasiyi inşa etmeliyiz."
"AKP REJİMİ, KENDİNE BAĞLI BİR KÜRT BURJUVAZİSİ YARATMAYI DENİYOR" Daha önce bir Kürt burjuvazisinin ortaya çıkarılmasının bile devlet tarafından engellendiğini belirten Tuğluk, AK Parti'nin 'Genişleyici hegemonik projesi' gereği kendisine bağlı bir Kürt burjuvazisi yaratmayı denediğini öne sürerek şöyle dedi: "Bu konseptin temel programlarından biri teşvik paketi. Son teşvik paketi ile AKP rejimi kendine entegre olmuş mevcut Kürt burjuvazisine ihale vererek, kaynak aktararak semirtmek amacında. Böylece yoksul köylü ve kentsel emekçilere dayanan Kürt hareketine karşı sınıfsal cephe genişletilmek isteniyor. Çünkü teşvik yasasının muhatabı emekçiler değil AKP burjuvazisidir. Bu paketle patronlara sigorta primi kolaylığı, vergi indirimi, vergi muafiyeti gibi yasal kolaylıklar getirilirken emekçinin payına bölgesel asgari ücret düşüyor. Bu paket Kürdistan'da AKP yandaşı bir burjuvazi hattını örmek amacıyla kamusal kaynakların patronlara aktarılması anlamına gelmektedir. Bu paketle murad ediklen yoksul Kürt emekçilerinin bölgesel asgari ücret safsatası ile insanı yaşam koşullarına erişmesinin yolunu kapamak ve emekçilerin ürettiği değerin doğrudan AKP burjuvazisinin hanesine yazılarak gasp edilmesidir."
"BÖLGEYİ ÇİN'LEŞTİRMENİZE İZİN VERMEYECEĞİZ" Milletvekili Aysel Tuğluk, teşvik paketinin alt metninde yatan diğer mantığın, "Karınları doyarsa ulusal taleplerinden, özgürlük taleplerinden vazgeçerler" biçimindeki köhne ve gerçek haytta karşılığı olmayan boş beklenti olduğu iddia etti. Tuğluk, şöyle devam etti: "Böylece bir anlamda sus payı verilerek sömürgeci, aşağılayıcı yaklaşım net bir şekilde ortaya konmaktadır. Öte yandan teşvik paketi ile eş anlı olarak dillendirilen 'Bölgenin Çinleştirilmesi' söylemi içsel sömürgeciliğin billur bir örneğidir. Kürdistan'dan bir Çin devşirme hevesi, sömürgeci mantığın geldiği çılgın noktayı gözler önüne sermektedir. Sermaye birikimini yoksul Kürt halkının sefalete mahkum yaşam koşullarının üzerine basarak sağlamayı düşünmek,piyasa sevdalısı neoliberal AKP rejiminin emekçi düşmanı pratiklerinde geldiği son noktadır. Bölgeyi Çinleştirmenize izin vermeyeceğiz. Demokratik özerklikle dayanışmacı komünal, eştlikçi, topluluk ekonomisini inşa edeceğiz."