HABER

Aytunç Altındal´dan 10 teori

Araştırmacı yazar Aytunç Altındal (18 Kasım 2013) kansere yenilip vefat ettiğinde hakkında pek de şaşırmadığımız haberler gündeme geldi; 'Şüpheli ölüm', 'Yoksa CIA suikasına mı kurban gitti?'...

Aytunç Altındal´dan 10 teori

Araştırmacı yazar Aytunç Altındal (18 Kasım 2013) kansere yenilip vefat ettiğinde hakkında pek de şaşırmadığımız haberler gündeme geldi; 'Şüpheli ölüm', 'Yoksa CIA suikasına mı kurban gitti?'...

Pek şaşırmadık, zira Altındal'ın dünyadaki olaylara yaklaşımında 'gizli örgütler'in, 'görünmeyen el'lerin önemli bir payı vardı.

Arkasından pek çok kitap ve araştırma bırakan Altındal'ın ilgi alanına özellikle gizli örgütler ve dinler tarihi giriyordu.

Pek çok konuda ilginç fikirlere sahip Altındal'ın 10 teorisini derledik...


ATATÜRK'ÜN VASİYETİNDE HİLAFET Mİ VAR?

Bir röportajından:

“Eğer Atatürk’ün siyasi vasiyeti açıklanırsa yer yerinden oynar” diyorsunuz. İslam ülkelerinin birbirinin gözünü oyduğu bu dönemde ‘yeri yerinden oynatacak kadar önemli olan nedir?

Öncelikle son 33 yıldır neyi iddia ettiğimi bir kez daha anlatmam gerekiyor. Ben diyorum ki; Atatürk’ün Hilafet ve Saltanat konusunda bazı fikirlerini, düşüncelerini, görüşlerini içeren notlar var. Zaten bunları Nutuk’ta da dile getiriyor.

Atatürk'ün Nutuk'ta dile getirip bizim anlayamadığımız bir bölüm mü var?

“Bugün (1922) dünyada sadece 3 Müslüman ülke var. Bu sayı ileride 40-50' ye yükselirse, Hilafet işte o zaman yeniden gündeme gelir” diyor. Bakın bunları ben demiyorum Mustafa Kemal diyor ve Nutuk’ta söylüyor. Yani ortada bir yalancılık durumu varsa, Nutuk’un yalancısıyım. Dolayısıyla ben Mustafa Kemal’in ‘siyasi vasiyeti’ ile ilgiliyim; yoksa ‘Makbule’ye 50 Lira, Erdal’a bilmem kaç lira verin’ şeklindeki bir vasiyet ne beni, ne de başkasını ilgilendirir.

Peki bu vasiyette çağdaş dünyayı değiştirecek neler gizli?

Hilafet işte tam bu dönemde yani Müslümanların atıştıkları günlerde etkili olur.


OBAMA'YA SUİKAST

Seçimin kaybedenlerinden biri olan WASP (beyaz/White, anglo-saxon, protestan... ABD'nin egemenlerini tarif eden bir kategorilendirme) 12 yıl daha Demokrat Parti'nin iktidara kalmasına izin verir mi? Bence WASP Obama'nın 4 yılına bile tahammül edemez. O zaman Obama'ya Kennedy gibi bir suikast düzenlenir. Ya da Monica Lewinsky gibi bir skandal çıkarır.


ABD'NİN OBAMA’DAN SONRAKİ BAŞKANI HİLLARY CLİNTON

Obama'dan sonra nüfusunun yüzde 51'i kadın olan ABD kadın başkan seçecek ve bu kişi kesinlikle HilLary Clinton olacak. Bu da Demokrat Parti'nin önümüzdeki 12 yıl boyunca iktidarda olması demek.


ESAD YÖNETİMİ BIRAKAMAZ

Esad ben yönetimi bırakmak istiyordum dese de Baas buna izin vermez. Suriye'deki Baas ile Irak'taki Baas Partisi kanlı bıçaklı. Suriye'de 1.1 milyon Merkit (Hıristiyan) yaşıyor. Suriye Baas partisi Hıristiyanların kurduğu bir parti. Başında olan kişi Vatikan tarafından görevden alındı. Cinayet davası üzerine yıkıldı, şu an Arjantin'de kilise hapsinde.


ARAP BAHARI İSRAİL'İ KORUMAK İÇİN YAPILDI

İsrail'in güvenliğinin temini için Arap Baharı başladı. Arap Baharı, kesinlikle bir halk ayaklanması değil. Arap Baharı 2002'de başladı. İşin içinde İsrail lobisi var. Suriye bölünse de bundan tek kazançlı çıkacak ülke İsrail olacaktır.'


MASONLAR, AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE

Avrupa Birliği'ni masonlar kurdu

Masonlar, 18. Yüzyıl'dan itibaren Avrupa Birliği'ni kurmak için büyük çaba harcadı ve sonunda başardılar. Türkiye'de de çok güçlü olan Masonlar aleyhine yazı yazmak, cesaret isterdi. 12 Eylül'de Başbakan olan Bülend Ulusu da Mason'du...
(...) Bugünkü Avrupa Birliği'ni kuran Almanya ve Fransa, biliyorsun II. Dünya Savaşı sonrasında düşman kardeşlerdi. Onları yan yana getiren, barıştıran ve AB'nin temellerini atan da böyle bir örgüttür. Adı; Moral Rearmament... Kısaca MRA yani.

Manevi Cihazlanma... Aynı Türkçe isimle İstanbul'da da faaliyet göstermişlerdi...

Örgütün kurucusu Amerikalı Lüteryan papazı Frank Bushman'dı. Bu örgüt, ilk önce 1929'da I. Dünya Savaşı sonrasında İngiltere'de, 'Oxford Grubu' adıyla kurulmuştu. Daha sonra II. Dünya Savaşı patladı. Bunlar savaş yıllarında Almanya'da bazı Hitler karşıtı Nazilerle çok gizli ilişkiler kurmuşlar. Nazi askerleri de MRA üyesiydi, tabii bazıları.


MASONLAR, AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE

İstanbul, Dünya Dinler Başkenti yapılacaktı

Derneğin kurucularından biri, eski İstanbul Valisi Prof. Fahrettin Kerim Gökay mesela.

Kısacık boyu var ama müthiş bir adam. Elinin uzanmadığı yer yok... Örgütün ismini de aynen almışlar; Manevi Cihazlanma. Beyoğlu Asmalımescit Sokağı'nda bir apartmanın üst katında faaliyet gösteriyorlardı.

Hem de 33. dereceden (Gökay'ın masonluk derecesi). Derneğin en gizli ve özel toplantıları onun Kadıköy, Göztepe'deki köşkünde yapılırdı. Derneğin tüm üyeleri masondu ve hepsi de aynı zamanda Circle d'Orient (Büyük Kulüp) üyeleriydi...

1960'daki 27 Mayıs askeri darbesinden önce Adnan Menderes hükümetine ilginç bir proje götürmüşlerdi. Projeye göre, İstanbul 'Dünya Dinler Başkenti' yapılacaktı. Fener Patrikhanesi'ni de, Vatikan gibi ayrı bir devlet yapmayı önermişlerdi.


ABD’LİLERİN ELEKTROMANYETİK ZİHİN KONTROLÜ

1962 yılında, Sovyetler Birliği’nde Müslümanlara yönelik yayınlar yapılması ve Müslümanlara yönelik Komünist örgütlenmeyi temin edebilmek için 'Müs-Büro' diye bir büro kurdular.

Yani Müslümanın Müsü ve büro... 'Müs Büro' kurulur kurulmaz bir sene geçmeden, dokuz ay sonra Amerikalılar da 'Minared' diye minare diye bir örgüt kurdu 'Müs Büro'ya karşılık... Bu 'Minared' Türkiyeye konuşlandırıldı. İşte bundan sonra Türkiyede değişik işler olmaya başladı.
MK-Ultra ilk proje. Bu projede beyin yıkama diye bir şey var, 'brain washing' dedikleri, bunu Vietnamda uyguladılar, Korede uyguladılar... Bu proje o kadar gelişti ki artık beyin yıkama önemsiz kaldı, uzaktan kontrol, 'remote kontrol' denilen sisteme geçildi.


KUŞ GRİBİ TÜRKİYE'YE SALDIRI MIYDI?

Bilebildiğim kadarıyla Türkiye'ye yönelik ve Proliferation silahları (Kimyasal ya da biyolojik silahlar) kullanılarak yapılması planlanmış üç girişim olmuştur. Bu üç girişim de zamanında yapılan müdahalelerle önlenebilmiştir.

Bu saldırı girişimlerinin fail, tarih ve kaynakları aşağıda sıralandığı şekildedir. Bu somut bilgiler çerçevesinde şu soruyu sormak sanırım zorunludur:

“Madem ki son 14 yıl içinde Türkiye'ye yönelik üç Proliferation saldırısı planlanmıştır acaba 2006 yılında ortaya çıkan Kuş Gribi de bu saldırı tiplerinden biri olabilir mi?”

Psikolojik ve asimetrik savaş tiplerinin özellikle Bio ve Kimyasal silahlarla yönlendirilmekte olduğu tüm gizli istihbarat ve güvenlik örgütlerince bilinen bir gerçektir. Türkiye kuş gribi nedeniyle başta tarım ve turizm sektörlerinde çok büyük zararlara uğratılmıştır. Bu nedenle yukarıda yer alan soru anlamlı ve önceliklidir. 1970'lerden başlayarak Mavi Küf hastalığı bahane edilerek Türkiye'nin tütünü, sonra benzer bahanelerle Türkiye'nin pamuğu, sonra da Pancar'ı yok edilmiştir. Şimdi de kümes hayvancılığı ve tavukçuluk yok edilmektedir. Dikkat çekmek istediğim husus budur.


ÖZAL'I KİMİN ZEHİRLEDİĞİNİ ALMANLAR BİLİYOR

Turgut Özal'ın raporunda “zehirlenmiştir” denilmeyecek. “Mezarında yoğun miktarda falan maddeye rastlanmıştır, bu da ölüme yol açabilecek bir maddedir ama, kesin olarak bu madde ile zehirlenmiştir denilemez” yazılacak. “Mutlaka bundan oldu” demesi Türkiye'de pek kolay değil. Ayrıca “Bu iş bir suikasttir” demeleri de mümkün görünmüyor.

Türkiye, kimin zehirlediğini bulabilir. Ülkemizde bütün istihbarat teşkilatları var. Bunların hiçbirinin haberi olmadan bu işi yürütebilecek bir tek istihbarat örgütü var. Türkiye'deki en yaygın ve en iyi, en sessiz çalışan Almanlardır. Alman istihbaratı burada nasıl bir töhmet altındadır? Bu olayı bildiği halde intikal ettirmemek. Yani böyle bir olaydan haberdar olmuştur ama bilgi verilmemiştir. Bunu bir tek Almanlar bilebilir. Organize etmediyse bile kesinlikle haberdardır.


TÜRKİYE'Yİ VE DÜNYAYI KİMLER YÖNETİYOR?

Sadece Türkiye'yi değil, dünyayı gizli örgütler yönetiyor. Bir üst tasarım var. Diyor ki, “Biz yeni insan tipi oluşturacağız.” Türkiye'de de kendine bağlı olan, kullandığı kişiler, örgütler, topluluklar var. Diyor ki, “sen bunu yapacaksın.” O “yapmam” derse bütün ilişkileri bitiyor. Çünkü bütün ekonomik ve siyasi güç bunların elinde.


ALTINDAL OLAYI ZEHİRLENMEYSE...

Gazetemizin yazarı Reha Muhtar'ın bugünkü yazı konusu da Aytunç Altındal'dı.

'Altındal olayı zehirlenmeyse, zehirleyenler Atatürk’ün...' başlıklı yazıyı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.

En Çok Aranan Haberler