YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Azap’ın Çilesi Bitmiyor

Aydın’ın Söke ilçesi sınırları içerisindeki Ege Bölgesi’nin en önemli sulak alanları arasında yer alan Azap...

Azap’ın Çilesi Bitmiyor

Aydın’ın Söke ilçesi sınırları içerisindeki Ege Bölgesi’nin en önemli sulak alanları arasında yer alan Azap Gölü’nde kirlilik ve İsrail Sazanı tehlikelerinin ardından şimdi de güneş balığı tehlikesi baş gösterdi. Uzmanların yaptığı araştırmada göl kuruduktan sonra bitti sanılan ve menderes taşkınlarıyla birlikte yine Azap Gölü’ne gelen güneş balıkları (Lepomis gibbosus) büyük tehlike yoluşturmaya başladı.

Beşparmak Dağları’na sırtını yaslayan Azap Gölü, Aydın bölgesinin en önemli sulak alanları arasında yer alıyor. Kuşadası Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD), 2005 yılından beri Azap Gölü’ndeki sorunların giderilmesi, sulak alan ve koruma statüsüne alınması, zengin biyolojik çeşitliliğinin korunması ile ilgili araştırmaların yapılması için Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ)’ne başvurmuştu. Kuşadası EKODOSD’un başvurusunu kabul eden SDÜ Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi’yle birlikte 2007 yılı Ocak ayında işbirliği yapılarak gölde bir araştırma yapılmıştı. SDÜ’den uzman bilim adamları tarafından yapılan araştırmaların sonucunda bir rapor hazırlanmış ve dönemin Çevre ve Orman Bakanlığı’na gönderilmişti. Bunların yanında Azap Gölü, 2007 yılında bölge meydana gelen kuraklık sonucunda tamamen kurumuştu ve gölde başta balıklar olmak üzere tüm canlıların yok olduğu düşünülmüştü. Son yıllarda yoğun yağmurlarla barajlardan salınan sular menderesi taşırarak, özellikle Aşağı Büyük Menderes Ovası’nı Azap Gölü’yle birlikte aynen 2500 yıl öncesinde olduğu gibi deniz şekline çevirdiği görüldü. Yazın pamuk ekilen tarlalara, kışın Büyük Menderes Nehri’nin taşkın suları dolduruyor.

SDÜ Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve EKODOSD Bilim Danışmanı Erol Kesici’nin yaptığı araştırmalarda, geçtiğimiz yıl Azap Gölü’nde İsrail Sazanı tespit edilmiş ve bu türün istilacı ve biyolojik çeşitliliği yok eden tehlikeli bir balık türü olduğunu belirtilmişti. Azap Gölü’nde 2007 yılında biten Güneş balığının taşkın sularıyla tekrar gelerek çoğalması, diğer göllerde olduğu gibi Azap Gölü’ndeki canlı çeşitliliğinin geleceğini tehdit ettiğini belirten SDÜ Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Erol Kesici, “Göllerin ekolojik değerleri yerine, ekonomik değerlerini öne çıkararak; göllerde balık varsa, o göl verimlidir ve o gölde sorun yoktur bakış açısıyla son yirmi yıldır sularımızda başlatılan balıklandırma çalışmaları, göllerin doğal orijinli balıklarının neslinin yok olmasına neden olunmuştur. Bu tür istilacı balıklar ilginç üreme özeliğiyle ve hızla artan sayılarıyla göllerdeki biyolojik çeşitliliği yok etmektedirler. Azap Gölü’nde de belirlenen Güneş Balığı- Güneş Levreği (Lepomis gibbosus) ve halk arasında “İsrail - Çin Sazanı” olarak adlandırılan Gümüşi Havuz balığı- Carassius gibelio bu tür istilacı balıklardandır. 2007 yılından önce, Azap Gölü’ne atılan/ulaşan ve gölde büyük sorunlar oluşturan güneş balıkları, Azap Gölü’nde 2007 yılında meydana gelen kuraklık nedeniyle göl tamamen kuruması sonucu ve tüm canlılar gibi güneş balıkları da yok olmuştu. Daha sonraki yıllarda yağışların artışıyla birlikte, Büyük Menderesin taşkın sularıyla Azap Gölü’ne tekrar kefal, sarıbalık, aynalı sazan, yılan balığıyla girdiği bunun yanı sıra balıklandırma amacıyla bırakılmadıysa, istilacı tür olan Gümüşi havuz balıklarının da gölde var olduğu yapılan araştırmalarımız sonucunda belirlenmiştir“ dedi.

Bu yıl Büyük Menderesin taşkın sularıyla Azap Gölü’ne giren güneş balıklarının önceki yıllara göre hızla çoğalma gösterdiğine dikkati çeken Kesici, “Yayılımcı Güneş Balığı, göl tabanındaki kabuklu organizmalar, balık yumurta - yavrularıyla beslenen carnivor (etçil) beslenme özelliğinde olması, göldeki diğer balıkların- canlılarla besin rekabetinde üstünlük sağlamaları gölün doğal türleri içinde çok ciddi tehlikeler oluşturmaktadırlar. Yapılan araştırma sonuçlarının; bu tür istilacı balık türlerinin girmiş oldukları sularda besin kaynaklarını aşırı oranda sömürmeleri, yakın türleriyle üremeye girebilmeleri, çok sayıda yavru vermeleri; ortamdaki biyolojik çeşitliliği azaltarak kendilerinin hakim tür olarak yer almaları ve hastalık - parazitlerin yayılmasında rol oynamaları gibi ekolojik etkilerinin de söz konusu olduğu bildirilmektedir.

Göllerin balıklandırılması bilimsel verilere dayandırılan ve doğayı tahrip etmeyen çalışmalar olmalıdır. Kesinlikle onları yok edecek balık türlerinin göllere bırakılmamalıdır. Doğal alanlarımızda büyük oranda balık üretimi kapasitesi olmasına rağmen; ekonomik nedenler öne sürülerek yapılan balıklandırma ve diğer çevresel müdahalelerden dolayı sulak alanlarımızın doğal özellikleri ve sürekli olacak olan verimliliği giderek azalmaktadır. Bunun başlıca nedenleri; gölün doğal balıkları olmayan egzotik (istilacı) türleriyle balıklandırılmasıdır. Bu tür balıklarla mücadelede balık türünün tüm özeliklerini göz ardı etmeden bilimsel yöntemlere başvurulması gereklidir. Yöre halkına, bu tür balıkların özellikleri hakkında eğitim verilerek, bu istilacı ve yok edici balık türlerin bulunduğu tüm sularda alarm verilerek gece-gündüz avlanma yoluyla balıkların yok edilmeleri gerekmektedir. Bunun yanı sıra, balığın dere, çay ve nehirlerle göllere taşınması da mutlaka engellenmelidir. Nereye-neyi-neden-niçin yapacağımız akılcı ve bilimsel yöntemlerle araştırılarak, doğa katledilmeden yapılmalıdır. Birçok ülkede bu tür istilacı balıkların bir yerden başka bir yere taşınması, yem balığı olarak kullanılması- satılması yasaklanmış olup, bu konuda cezai yükümlülükler de getirilmiştir “ diye konuştu.

Yıllardır gölü kiralayan ve geleneksel şekilde balıkçılık yapan Mehmet Dalkılıç ise “Gölümüzü bu 2 balık türü bitirdi. Birisi İsrail Sazanı, diğeri de Güneş balığı. Güneş balığı göl 2007’de kuruduğunda bitmişti. Menderes taşkınlarıyla birlikte yine geldi. Gölün kirliliği yetmiyormuş gibi, bu canavar balıklar bütün her şeyi yok ediyorlar. Bölgemizde sülüğün en çok çıktığı yer Azap Gölü’dür. Bu Güneş balığı sülük diye bir şey bırakmadı. Kökünü kuruttu. Kurbağa sesinden geçilmezdi bu gölde. Kurbağayı da bitirdi. Bunların larvalarını yiyor. Diğer canlılara bir şey kalmıyor. Bunlar yüzünden bölgemizin en iyi balığı sarıbalığın nesli bitiyor. Yılan balığı 2010 yılında meydana gelen aşırı kirlilikte yok oldu. Çok nadir 1-2 tane çıkıyor. Bu iki balık türünün ekonomik değeri de yok. Kilosunu 2,5 TL. ye veriyorum alan yok. Eğer bir şey yapılmazsa Azap Gölü diye bir şey kalmayacak” dedi.

Kuşadası EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü de “Azap Gölü, Saz Kedisi, Akkuyruklu kartal gibi çok önemli canlı türlerinin bulunduğu, birçok kuş çeşidi ve sucul canlıların yaşadığı zengin bir ekosistem barındırmaktadır. Özellikle son yıllarda artık gözle bile görülebilen ekolojik bozulmalar, gölün geleceğinin pek parlak olmadığını göstermektedir. Eğer gereken önem verilmez ve iyileştirmeler yapılmazsa, Azap Gölü, “Azap” çektirdiğimiz bir göl olmaya devam edecek, çocuklar gelecekte bu gölü kitaplardan göreceklerdir “ diye konuştu.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler