Bizim kulvarda durmak yoktur.Yaklaşık bir aylık devre arasında da boş durmadık. Süper Lig takımlarının adeta ‘mesken’ tuttuğu Antalya kamplarını da gözlem altına aldık.
Lige döndük ama, Yargıtay süreci, futbol gündeminin ilk sırasında... Bu nedenle ustamızla söyleşiye buradan başladık:
** “Başkan Aziz Yıldırım bir konuşmasında ‘anahtarı kontağa soktuk ama arabayı çalıştırmadık’ demişti. Ama UEFA’nın kararlarına, Yargıtay’ın gerekçeli kararına bakıyoruz saha içi olarak bir kararı yok. Teşebbüsün bile şike kabul edilebileceğini hem UEFA, hem Yargıtay söylüyor. Bunun sonucunda Fenerbahçe iki yerden de ceza aldı. Örgüt işi hukukta bir kitaba uymuş olsa bile vicdanlara pek uyacağını düşünmüyorum. Trabzon Başkanı bile TV’de ‘Örgüte inanmıyorum’ dedi. Bu bakımdan örgüt olayını vicdanen doğru bulmuyorum. Oradaki cezayı benim vicdanım kabul etmez.”
Ortada bir çelişki var ağabey?
** “ Buradaki en büyük çelişki, UEFA’nın bütün kurulları ‘şike’ dedi, Türk ceza hukuku şike dedi, federasyon ‘şike değil’ dedi. Çelişki buradan doğuyor. UEFA ve Türk ceza hukuku iki kişinin buluşması bile şikenin gerçekleştirildiği anlamına gelir görüşünü savunuyor. Oysa federasyonun disiplin talimatında teşebbüs şike olarak tanımlanmıyor.”
Yeniden yargılanma söz konusu?
**“Devletin böyle bir girişimi var. Böyle bir şey yapılır mı bilmiyorum. Ama eğilim öyle gibi gözüküyor. Tapeler, hukukçulara baktığımızda saha dışında bir teşebbüs var. Ancak saha içinde olduğunu düşünmüyorum. Karabük maçı şike deniyorsa, bu parayı kim kime verdi? Şike tek taraflı olmaz.”
Fenerbahçe etkilenir mi?
** “Bu durum Fenerbahçe’yi olumsuz etkiler. Yönetimin içinden kim başkan olursa olsun Aziz Yıldırım’ın yerini doldurma şansı yok. Aziz Yıldırım’ı sevmeyenler de olsa birçok kişinin gözünde yeri dolmaz bir efsane. Lider karakteri olan bir isim. Seyirci bu kadar etkilenirken, oyuncuların etkilenmemesi söz konusu olamaz. Nakit akışı da nasıl olacak bu da belli değil. Ama olaylar futbolcuların motivasyonunu yukarı da çekebilir.”
Başkan kim olur?
** “Çok başkan adayı var ama yönetim duracak, sadece başkan seçilecek. Bir yıl sonra yeniden seçim olacak. Bu yönetime dışarıdan bir başkan getirmek yanlış olur. Vücut organ naklini kabul etmeyebilir. O bakımdan adı geçenler Abdullah Kiğılı, Mahmut Uslu.”
Ali Koç’un adı çok gündemde?
** “Ali Koç’un adı çok geçiyor, ancak ben onun kendi yönetimi ile geleceğini düşünüyorum. Koç’ta böyle bir ışık görünürse yönetim toplu istifa edip önünü açar mı?Bu da olabilir. Ancak şu anda bu işe soyunacağını düşünmüyorum. Başkan vekili Abdullah Kiğılı olabilir.”
Aziz bey, onursal başkanlığı kabul etmiyor?
** “Daha hukuksal olarak ne olacağı, UEFA’dan ceza gelip gelmeyeceği belli değilken, statünün bu işleri belirlemediği ortadayken onursal başkanlık gibi sanal unvanlara gerek yok. Zaten taraftarın kalbinde Aziz Yıldırım’ın büyük bir yeri var.”
Biraz da futbol diyelim! Fenerbahçe’nin son maçındaki performansı nasıldı?
** “Fenerbahçe, hızının, hırsının, kazanma arzusunun, mücadelisinin ve isteğinin karşılığını alamıyor . Ya da çok azını alıyor. Kısacası, “fazla mesai, az üretim” yapıyor. Niye böyle? Otorite olmaya gerek yok. Oyunu kuracak, organize edecek, takımı yönlendirecek oyuncu yok. Daha önce de yazdım: Bu takımın dinamizmini ve temposunu düşürmeyecek genç bir Alex’e ihtiyaç var . O konuda en iyi yerliyi , Alper ‘i buldular ama Alper üstüne koyamadı. Salih bu iş için tam bir rol model. Ancak ileri değil, geriye gidiyor. Gençlere ivme kazandırmakla şöhret olmuş, elinden geçen gençleri , Avrupa ve Türkiye ‘de yıldız noktasına getirmiş Ersun Yanal’ın kontrolündeki Alper ve Salih, nasıl olur da geriye gider, anlamak çok zor. Belki de Holmen... O da yabancı sınırlaması ile her geçen gün kaybolup gidiyor.
Bu bilgiler ışığında geleceğe nasıl bakabiliriz?
** “Denilebilir ki “ Fenerbahçe son yılların en yüksek gol ortalaması ile oynuyor. “ Bu doğru. Ancak unutulmasın ki , gollerin büyük bir bölümü duran toplardan , ya da hemen sonrasında gelişen pozisyonlardan oluyor. Her şeye rağmen , Fenerbahçe bu ligin uzak ara en iyisi... Ortaya koyduğu mücadele ile saygıyı hak ediyor Öyle sanıyorum ki , önümüzdeki iki hafta Fenerbahçe ‘nin , daha doğrusu zirvenin yol haritasını ciddi şekilde ortaya koyacak. Fenerbahçe iki deplasman maçı Eskişehirspor ve Sivasspor ‘u kayıpsız geçerse, daha sonra tutulması adeta mümkün olmayan bir noktaya gelir.
Şu unutulmasın, Fenerbahçe’nin en yakın rakibine oranla iki yenilgi, iki maçlık da beraberlik kredisi bile var . Bu büyük bir sermaye. Bu kadar değişken bir ligde gelecek haftalar ne gösterir bilinmez ama , Fenerbahçe puan kaybetse bile , Galatasaray ile Beşiktaş bu durgun görüntüleri ile puan kaybetmeden Fenerbahçe’yi kovalayabilirler mi ? 18. hafta sonunda bu ihtimal çok da kolay görünmüyor.
‘Durgun akan nehir’
Galatasaray’da sistem konusunda rakamlar havada uçuşuyor. Fizik, kimya okurken bu kadar rakamı bir arada görmedim. Hangi sistemi denersen dene. İsteğin yoksa, mücadele hevesin yoksa, hücum isteğin yoksa kazanamazsın arkadaş. Galatasaray durgun akan nehir gibi.
Lideri kovalayan Galatasaray, yine kan kaybetmeye devam ediyor. Mancini, Gaziantep maçında takımın oyun sistemini sürekli değiştirdi?
“Sistem konusunda rakamlar havada uçuşuyor. Fizik, kimya okurken bu kadar rakamı bir arada görmedim. Hangi sistemi denersen dene. İsteğin yoksa, mücadele hevesin yoksa, hücum isteğin yoksa kazanamazsın arkadaş. Galatasaray durgun akan nehir gibi. Yürüme temposunda bir maç oynadı. Bu kadar durgun bir Galatasaray’ı yakın zamanda görmedim. Çok net bir pozisyonu yoktu diyebiliriz”
Peki Mancini?
“Mancini’ye kızamıyorum. Ne yapsa tutmuyor. Hakan’ı stopere, Sabri’yi sol beke koyuyorsun. Yabancı oyuncu aldıysan kontenjanı boşaltsana. Adamları getiriyorsun lisans çıkaramıyorsun. Ara transfer dönemi geçti niye boşaltamadın kontenjanı? Galatasaray’ın zirveyi yakalaması için Fenerbahçe’nin puan kaybetmesi lazım. Ama senin de kazanman gerekiyor. Kendi maçlarını kazanamazsan Fenerbahçe’yi nasıl yakalayacaksın. Gaziantep’in hocası bir gün önce geldi kente. Parasızlık pulsuzluk zirve yapmış. Transfer yapamamış. Gaziantep seninle antrenman maçı oynar gibi oynadı. Melo’nun stoperliği nereden çıktı? Galatasaray’ın Melo’lu Selçuk’lu orta saha gücü bitti. Mancini’nin tabii kafası karışık. Hala ideal onbirini bulamadı, bulsa oynatacak ama yok. İşin özeti, Aslan’ın kimyası bozuldu.”
Bir de Bruma olayı var. ‘Etik mi, değil mi’ tartışmaları devam ediyor?
“Türkiye’de ne yapsan gidiyor. Ama Bruma olayını doğru bulmuyorum. Gaziantep’in davranışını da doğru bulmadım. Yiğit Gökoğlan’ı bedava alacağım diye yapılan davranışı İbrahim Kızıl’a yakıştıramadım.”
‘29 Ekim’de bitirsinler kendimi asarım!’
Ben İnönü Stadı’nın 16-18 aylık bir dönemde açılacağını düşünüyorum. Yönetim kadar iyimser değilim. 29 Ekim’de bitirsinler kendimi şuraya asarım. Stadın bitişini 2015’in Ocak ayı olarak görüyorum.
Beşiktaş’ta Ronaldinho, “Oldu, olacak” denirken olmadı, bir sürü senaryo yazıldı:
“Beşiktaş’ın son maçtaki geri dörtlüsünü gördükten sonra, Ronaldinho’dan önce savunma lazım. Bu transfer camianın güçlenmesi adına bir transfer olacaktı. İyi bir takım olmak istiyorlarsa, yemeden içmeden savunmasına takviye yapması lazım. O bakımdan Ronaldinho transferi tabii ki katkı sağlardı. Ancak ondan önce savunma arkadaş, savunma.”
Stoper sıkıntısı üst düzeyde...
Toraman’ın affı bile gündeme geldi:
“İbrahim Toraman için şunu söylemeliyim. Bu kadar kadro dışı kalmasını doğru bulmuyorum. Zaman zaman Bilic ve Önder Özen’e affedilmesi konusunda teklif yapıldı, ama yanaşmadıklarını duyduk. Şu var, sen adamı üç ay PAF Takımı ile idmana gönder sıkışınca affet. İbrahim bu ülkenin en iyi stoperlerinden biri. Ne Toramanmış! Adam mı öldürdü?”
Fernandes olayı da kronikleşti, neşteri bir türlü vuramadılar.Nereye varır bu iş?
“Allah aşkına ya gittikleri ya da kaldıkları açıklansın. Bu da kabak tadı verdi. Bu kadar iş bu zamana bırakılmaz. Fernandes olayı takımı da etkiliyor. Ben Trabzon’da son zamanların en kötü Beşiktaş’ını gördüm. Her hattıyla adeta felç olmuştu Beşiktaş. Bir takımda 3-5 kişi iyi oynamaz mı? Beşiktaş puan aldık demesin, Trabzon hediye etti maçı onlara.”
Başkan, Bilic’le sözleşme yenileme eğiliminde, ancak ikinci başkan bu düşünceye muhalefet etti:
“Görüş farklılıkları olabilir. Ancak Beşiktaş iyi gitmezse Bilic ile devam etmek de zora girer. Futbolun gerçeği bu. Sezonu bitireceğine inanıyorum. Gelecek sezon sözleşmesinin devam etmesi ile alakalı olarak ciddi sıkıntılar var.”
İnönü inşaatında sıkıntılar var, ruhsat henüz alınamadı, ne zamana yetişeceği de soru işaretleriyle dolu:
“Ben İnönü Stadı’nın 16-18 aylık bir dönemde açılacağını düşünüyorum. Ben yönetim kadar iyimser değilim. Biri demir yıkacak, biri para bulacak, inşaat tamamlanacak. 29 Ekim’de bitirsinler kendimi
şuraya asarım. Ben stadın bitişini 2015’in Ocak ayı olarak görüyorum.”
Yeniden takıma bakacak olursak, Trabzon karşısındaki Beşiktaş’ın fotoğrafı nasıldı ağabey?
“Beşiktaş’ın futbolunda gerileme var. İki orta saha oyuncusundan iki geri futbolcu yaratma tercihini de bir hoca hatası olarak görüyorum. Oğuzhan’a, Olcay’a, Gökhan’a inanamadım. Tolga’nın dışında kimseyi göremedim. İnanılması zor bir Beşiktaş izledim. Başkan da Amerika’dan beğenmediğini söyledi. Görünüyor ki takım devre arasını iyi değerlendirememiş”
‘Senenin en iyi topunu oynadı’
Yargıtay’ın onama kararı yine Trabzon yönetimini ve de taraftarını ayağa kaldırdı:
“UEFA şike demiş. Türk ceza hukuku şike demiş. O zaman Trabzon da ‘benim kupamı ver’ diyor. Bunda da haklı. Ama işte buradaki çelişki, disiplin kurulu talimatında teşebbüsün şike sayılmaması.
Federasyon ve Trabzon karşı karşıya geliyor. Ölçü kaçmadıkça gösterilere kimse bir şey diyemez.”
Küskün taraftar yeniden tribünlere döndü:
“Beşiktaş maçında tribünlerin dolmasını, önemli bir maç olmasından çok, hem ikinci yarının ilk maçı olmasına, hem de Yargıtay’ın şike kararını onamasına bağlıyorum. Ama şu çok net iştahlı bir seyirci vardı. Ancak küfürü bırakmaları lazım. Küfürün saniyesine bile ceza geliyor. Trabzon bu senenin en iyi topunu oynadı. Öne geçtikten sonra 3-4 olurdu. Bu da Trabzon’un önemli ve de güçlü bir golcüye gereksinimi olduğunun en büyük göstergesidir.
‘Adamlıkta tavan yapmış’
Arda Turan’la noktalıyoruz:
“Arda adamlıkta tavan yapmış birisi. Şöhret sarhoşluğuna asla kapılmadı, kapılmayacak da... Yetiştiği çevreyi bilen birisi. Başarılı olmak için iyi bir insan olmak da gerekiyor. İspanya’da kendini çok geliştirdi. Buradaki Arda ile oradaki Arda arasında çok fark var. Mancini de bunu dile getirdi. Arda’dan İngiliz spikerler ‘futbol dahisi ‘diye bahsetti, bu muazzam bir şey. Yılın sporcusu gecesinde Atletico’nun tavrını da çok beğendim. İki gün sonra maçın varken oyuncunu sportif direktörünle yolluyorsun. Bu da çok önemli.”
(milliyet-bilal meşe)