BABA CANDIR 1. BÖLÜM 2. FRAGMANI İÇİN TIKLAYIN
TRT 1 ekranlarının yeni dizisi Baba Candır 1. bölümüyle ekranlara ve izleyicilere "merhaba" dedi. Oyuncu kadrosunda Settar Tanrıöğen, Uraz Kaygılaroğlu, Melis Tüzüngüç, Tülay Bursa, Özgün Karaman, Berna Koraltürk, Tolga Pancaroğlu, Dila Bayrak, Mehmet Ulay ve Selda Özbek'in yer aldığı Baba Candır sıcacık anlatımıyla pazar akşamlarını renklendirecek gibi görünüyor. Güney Kore dizisi olan 'What Happens to My Family' dizisinden uyarlanan Baba Can'dır 1. bölümü 2 Ağustos Pazar akşamı yayınlandı.
BABA CANDIR 1. BÖLÜM ÖZETİ
Baba Candır 1. bölümünde; Ceylan yıllar önce hayatını kurtarıp evlenmek için sözleştiği çocukluk aşkını bulmak amacıyla Kapadokya'daki evini bırakıp İstanbul'a geldi. Elinde ikisinin beraber çekildiği çocukluk fotoğrafı ve Ulus Parkı'nın adresi hariç hiçbir şey yoktu. İstanbul'a geldiğinde yol sormak için ilk günden işine geç kalan Emrecan'ı durdurdu. Emrecan ve Ceylan arasında bir yanlış anlaşılma oldu ve ikili kendilerini karakolda buldu. En küçük çocuğu Emrecan'ı yeni işi yerine karakola yolladığından bihaber olan babası Yufkacı Salihi hüzünle oğlunun ve tek başına büyüttüğü diğer çocuklarının doğum gününü unuttuğunu fark etti. Doğum gününü hatırlayan tek kişi kardeşi Nermin'di. Emrecan'ın ablası Ece aklı işte olduğu için babasının doğum gününü unutmuştu. Ece'yi meşgul eden ona her gün yeni bir zorluk çıkaran patronun oğlu Haluk'tu. Evin ortanca çocuğu olan Doktor Egemen ise bir haftadır nöbet tuttuğundan günleri hepten karıştırmıştı. Baba Candır ilk bölümünde Ece aniden babasının doğum günü olduğunu hatırlayınca durumu telafi etmek için hemen bir akşam yemeği planı yaptı. Bu sırada Emrecan karakoldan kurtulup işine ucu ucuna yetişti ama yeni işi hiç de beklediği gibi çıkmadı. Ceylan ise Ulus Parkında elindeki eski fotoğrafla çocukluk aşkını arıyordu. Emrecan işi yüzünden Ulus Parkına gelince Ceylan ve Emrecan'ın yolu yeniden kesişiti ve başları sabahkinden de büyük bir belaya girdi.
BABA CANDIR KONUSU
Baba Candır; üç çocuğuna hem babalık, hem annelik hem de "hayat koçluğu" yapmak zorunda kalmış, emektar taş fırın ustası Salih'in başından geçen bazen neşeli, bazen de hüzünlü olayları anlatıyor. Salih'ın üç çocuğu da büyümüş ve hayata atılma yaşına gelmiştir. Salih'in hayattaki tek amacı çocuklarının hem iş hayatında, hem de özel hayatlarında mutlu olduklarını görmektir. Çocuklar ise, artık büyüdükleri için, babalarının sözünü pek dinlemeden, kendi başlarının çaresine kendileri bakmayı, yani hayatı kendi bildikleri gibi yaşamayı tercih etmektedirler. Ancak üç çocuk da henüz kendi evlerine çıkacak kadar yeterli bir ekonomik özgürlüğe kavuşamadıkları için, halen babalarının evinde yaşamaktadırlar. Aslında bu durum Salih'in de işine gelmektedir; çünkü, ne kadar büyümüş olurlarsa olsunlar, babalarının gözünde onlar hala küçük bir çocukturlar ve babalarının ilgisine ve korumasına ihtiyaçları vardır.