Washington (AA) - Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti'nin kapatılmasıyla ilgili kararının "nihai" olacağını, "hoşa gitsin ya da gitmesin" bu karara uyulmasının önemli olduğunu söyledi.
Amerikalı muhataplarıyla bir araya gelmek ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere Washington'da bulunan Babacan, Atlantik Konseyi adlı düşünce kuruluşunda, Türk-Amerikan ilişkileri ve Türkiye'nin bölgesindeki faaliyetlerine ilişkin bir konuşma yaptı. Konuşmasının ardından soruları yanıtlayan Babacan, AK Parti'nin kapatılması davasına ilişkin bir soru üzerine, Türkiye'nin olağanüstü ekonomik, sosyal ve siyasi değişimden geçen bir ülke olduğuna işaret etti ve her büyük değişim sürecinde olduğu gibi Türkiye'deki gelişmelerin de bazı seslerin yükselmesine yol açtığını belirtti.
Türkiye'de demokratik sistemi, hukuk kuralları da dahil temel haklar ve özgürlüklere ilişkin uygulamaları iyileştirmeye çalıştıklarını belirten Babacan, bunların zaman aldığını kaydetti. Babacan, Türkiye Cumhuriyeti'nin doğası hakkında konuştuğu zaman, ülkeyi "demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti" olarak tanımladığını, Türkiye'nin bu değerleri kucaklayan bir ülke olduğunu vurguladı. Bakan Babacan, "laiklik, din ve devlet işlerinin tam bir ayrımıdır. Devletin dine ve dini gruplara eşit mesafe almasıdır. Aynı zamanda hiçbir dini düzenin yönetimi ele almamasıdır" diyerek, devletin de laik düzende kişilerin dini haklarına karışmadığını ifade etti.
Babacan, "Anayasa Mahkemesinde bu dava var. Bu meseleyle uğraşırken, kuvvetler ayrımı, yargı bağımsızlığı, yargının güvenilirliği gibi temel ilkeleri korumak önemli. Anayasa Mahkemesi neye karar verirse versin, hoşumuza gitsin ya da gitmesin, bu nihai karar olacak. Uyulması gerek"dedi. Babacan, "hükümet olarak, yönetimdeki parti olarak biz daima kuvvetli bir meşruiyet temelinde hareket ettik. Meşruiyetten bahsettiğim zaman, bu yasal ve uluslararası meşruiyet. Bu, 'uluslararası toplum bunu kabul eder mi' anlamına geliyor. Ayrıca insanların kalpleri ve akıllarına hitap eden bir meşruiyet. Ne zaman sonuçlanacağını söylemek zor, ancak şunu vurgulamak önemli: Karar nihai olacak ve karara uyulacak" dedi.
-TÜRKİYE'DEKİ MÜSLÜMANLAR-
Toplantının soru-cevap bölümünde bir gazeteci Babacan'a, "geçen hafta Brüksel'de, Türkiye'deki Müslümanların bazı problemleri olduğunu söylediniz. Ben bu problemlerin ne olduğunu merak ediyorum" demesi üzerine Babacan şunları söyledi:
"Sadece son beş yıldaki reform sürecimize bakalım. Pek çok reformlar yaptık, demokrasimizi derinleştirdik, temel haklarımızı iyileştirecek reformlar yaptık, hukuk kurallarının daha iyi işlemesini garanti altına alacak reformlar yaptık. Bu reformlar, Türkiye'nin her bir vatandaşı için yapıldı. Ne reform yapıldıysa, dini, kültürel, etnik durum gözetilmeksizin, Türkiye'nin bütün vatandaşlarının koşullarını iyileştirmek için yaptık. Ben çok açık olduğumuzu düşünüyorum. Gerçeklerle yüzleşmeliyiz. Problemler hakkında konuşmazsak, o zaman çözüm de bulamayız. 2002'de bizim yaptığımız da buydu. Önümüzde büyük bir listeyle geldik. Problemlerle teker teker başa çıktık. Ne yaptıysak bütün ülke için yaptık."
Babacan, bu reformların AB üyelik müzakereleri çerçevesinde yapıldığını, ancak AB tarafından empoze edilmediğini, hükümet tarafından, Türk halkına daha fazla özgürlük getirilmesi olarak görüldüğünü ifade etti.Ali Babacan, "halkımız demokrasinin derinleşmesinden, uygulamaların ilerlemesinden yarar görecektir. Bu nedenle de devam etmeliyiz. Mükemmel değiliz. Bunu kabul etmeliyiz. Çok şey yaptık, ancak halen yapılması gereken çok şey var. Önümüzde uzun bir reform listesi var" dedi.
"Benim partim ve hükümetimin ilerlemekten çıkarı var" diye konuşan Babacan, gazetecinin, "sorumu yanıtlamadınız" demesi üzerine, "çok dikkatli dinlemeniz lazım" cevabını verdi.