BRÜKSEL - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Türkiye'de yapılan reformların uygulamasının zaman almasının doğal olduğunu, bu reformları iyi sindirmek gerektiğini" söyledi.
Babacan, AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn ile görüştükten sonra düzenlediği basın toplantısında, "Türkiye 3 Ekim'den sonra yeni bir döneme girdi. Artık sadece AB'ye aday değil katılımcı ülke statüsünü kazanmış oldu" dedi.
Bakan Babacan, reformların hemen uygulamaya geçmesi ve günlük hayata yansımasının zorluklarına değinerek, "Bu kültürel ve zihinsel bir değişim gerektiriyor, zaman alması çok doğal" dedi.
"Bu işte önemli olan Türkiye'nin devamlı ilerleme göstermesidir" diyen Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hükümetimizin bu alanda güçlü bir siyasi iradesi var. Siyasi alanda çıkabilecek aksaklıklar sürecin tümünü aksatabilir. Bu konudaki ilerlemeler Türkiye'nin lehinedir, AB istiyor diye yapılan şeyler değildir. Bardağın dolu ve boş kısmı var. Ele alınacak pek çok gündem maddesi var. Temel hedefimiz Kopenhag siyasi kriterlerine tam olarak uymaktır. Bir duraksama, aksama kesinlikle söz konusu değildir. Yaptığımız işleri sindirerek ve geniş kesimlere mal ederek yapmamız lazım."
"İletişim ayağının dış boyutu çok önemli olacak" diyen Babacan, "Ülke ülke, bölge bölge, nakış işler gibi çalışacağız. Bazı ülkelerde referandumlar yapılacak. İşte o zaman Türkiye'yi seven, tanıyan, isteyen kitlelere ihtiyacımız olacak. O referandumlarda Türkiye'ye 'evet' diyecek kişiler üzerinde şimdiden çalışmamız gerekiyor" şeklinde konuştu.
Terör örgütü ile Roj TV arasındaki sabit ve belgelenmiş bağlantı hakkında Olli Rehn'e bilgi verdiğini de ifade eden Ali Babacan, AB üyesi olan İngiltere ve Almanya'da bu tür kanalların kapatıldığını hatırlattı ve "Bizim yaklaşımımız çok net. Zaman geçtikçe bunu daha iyi anlıyorlar" dedi.
"BM çerçevesinde kapsamlı bir çözüm yoluna gidilmedikçe, görüşmeler başlamadıkça bizim Kıbrıs ile ilgili yapabileceğimiz bir şey yok" diyen Babacan, Türkiye'nin çözümü açıkça destekleyen taraf olduğunu hatırlatarak, Rum tarafının yaklaşımının samimi olmadığını belirtti.