Bağımlılık psiko-sosyal bir hastalıktır. Kişinin hem kendi karakteriyle ilgili bir takım özellikler, hem çevresel faktörler hem de genetik yatkınlık nedeniyle bağımlılık oluşturan maddelere kişide eğilim yaratmasıyla ilgilidir. Örneğin; belirli ülkelerde alkol kullanımında kısıtlamalar var, ancak o ülkelerde eroin gibi başka maddelere kayış oluyor. Biyolojik açıdan, bazı ailelerde birkaç kuşaktan beri bazı maddelere bağımlı olan kişiler vardır, bunların da etkisi olmaktadır. Psikolojik olarak da kişinin heyecana düşkün olması, cesur bir karakter olması, sınırları zorlamayı ve belirli kurallar çerçevesinde yaşamayı sevmemesi gibi özellikler bir araya geldiğinde bağımlılık dediğimiz durum ortaya çıkar.
Bağımlılık çeşitleri dendiğinde halk arasında en çok anlaşılan şey alkol ve madde bağımlılığıdır. Fakat artık biliyoruz ki başka bir takım davranışlarda aynı psikolojik altyapı kullanılarak belirli bir takım başka bağımlılıklar oluşabilir. İnternet, cep telefonu, seks, ilişki bağımlılığı gibi davranışsal bağımlılıklar da olabilir.
Kullanılan maddeye ve bağımlı olunan nesneye göre değişen bir takım belirtiler vardır. Ancak genel bir çerçeve çizmek mümkündür. O madde veya davranış olmadan hayatını sürdürmekten zorlanma, kaygı düzeyi, sabahtan akşama kadar o maddeye ulaşmanın hayaliyle yaşamak, o davranış gerçekleştiğinde büyük bir haz almak, hazzı arttırmak için o maddeyi veya davranışı daha fazla yapmak gibi belirtiler vardır.
Mutlaka mesleki veya sosyal bir kayıp olması gerekir. Kendinden beklenen sorumluluklar yerine getiriliyorsa buna bağımlılık denmez, kötüye kullanım denebilir.
Kokain, eroin gibi bazı maddelerin daha yüksek bağımlılık etkisi vardır. Çünkü haz verici özellikleri çok daha yüksektir. Bazı maddeler ise sosyal biçimde kullanılır, bağımlılık derecesine ulaşması zaman almaktadır. Bir sefer kullanıldığı zaman bağımlı olunabilecek gibi bir şey söz konusu değildir.
Davranışsal bağımlılıkları ayırt etmek çok güçtür, çünkü bunlar hayatın içerisinde bir durumdur.
Bağımlılığa yatkın olan insanların, bağımlılık davranışı geliştirmesi için en önemli şeylerden bir tanesi, sosyal olarak o maddenin ya da davranışın kabul edilmiş olmasıdır. Maddenin bulunabilirliği o bağımlılık için en önemli koşullardan bir tanesi.
Kişinin bağımlılığa yatkınlığı varsa, belirli maddelere ulaşma imkanı varsa ve psikolojik olarak depresif bir haldeyse, kişinin bu maddelere zaafiyeti varsa bağımlılık daha kolay gelişebilir.
Bazı insanlar çevrelerinde o maddelerden çok yüksek miktarda kullanıldığı halde o konuda direnç gösterebilir. Veya gençlik döneminde o maddelerle ilgili kötü tecrübeler yaşandıysa, o maddelere karşı bağımlılık daha zor gelişir.
Bağımlılığın giderek ilerlemesi, belirli bir çizgi aşıldıktan sonra kişinin tekrar eski sosyal uyumuna ve adaptasyon düzeyine ulaşamamasıyla sonuçlanabilir. Örneğin; alkol bağımlılığı çok ilerlediğinde, bağımlılık öncesindeki üretkenlik ve zihinsel açıklık geri gelmeyebilir. Her maddenin kendine özgü getirdiği bir takım zihinsel handikaplar vardır. Damar yoluyla eroin kullananlarda kan yoluyla bulaşan bir takım hastalıkların yayılması söz konusu olabilir.
Davranışsal bağımlılıklar noktasında, seks bağımlılığı olan birisinin, kaliteli bir karşı cins ilişkisi kurması pek mümkün olmayabilir. İnternet bağımlıların sosyal becerileri bozulabilir.
Dolayısıyla bağımlılığın erken teşhisi, ailelerin bu konuda bilinçli olması, bağımlılığın sağlık sorunlarına yol açmadan engellenebilmesinin önünü açar.