Bağımsız Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz, "İran konusu çok kritiktir. İran konusu ne Suriye ne de Irak'a benzer. Buraya dönük bir askeri müdahale olduğu zaman bölgedeki her şey altüst olur." dedi.
Yılmaz, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, iktidar ve muhalefetin tamamen içe yöneldiğini ve Türkiye'nin gerçek gündemini unuttuğunu öne sürerek, "Doğu Akdeniz, Irak, Suriye'de bu kadar gelişme olurken, İran'a bir müdahale konuşulurken, ABD ile ilişkiler tarihin en kötü dönemlerinden birisini yaşarken maalesef bizim siyasetimiz içeride kayıkçı kavgasına ve kişiler üzerinden atışmaya dönüşmüş durumdadır." diye konuştu.
Geçtiğimiz günlerde ABD'nin İran'a dönük 120 bin asker ile bir müdahalesinin konuşulduğunu, bunun bir iddia olarak ortaya atıldığını fakat daha sonra yarım bir şekilde yalanlandığını belirten Yılmaz, İran'a dönük bir askeri müdahalenin uzunca bir süredir konuşulduğunu ve bunun bazen İsrail bazen de ABD tarafından gündeme getirildiğini bildiklerini söyledi.
Müdahalenin taşlarının yavaş yavaş döşendiğini ve ABD'nin İran Nükleer Antlaşması'ndan tek taraflı olarak çekilmesiyle sürecin başladığını ifade eden Yılmaz, ikinci aşamada ABD'nin İran'a yönelik yaptırım uygulamasının gündeme geldiğini, üçüncü aşamada ise ABD'nin İran Devrim Muhafızlarını terör örgütü ilan ettiğini, İran'ın ise ABD ordusunu terör listesine aldığını kaydetti.
- "Müdahalenin taşları döşeniyor"
Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Burada bölgeye dönük bir müdahalenin sinsi bir şekilde taşları döşeniyor. Nükleer anlaşmadan önce ABD çekildi. Şimdi İran'ın da tepkisel olarak bu anlaşmadan çekilmesi, uranyum zenginleştirmesine dönmesi ve balistik füze programını başlatması... Esasen beklenti o. Peki böyle bir şey olursa ne olur? Orta Doğu'daki İran hassasiyeti olan ülkeler, bu süreci tetiklemek isteyeceklerdir. ABD, 2020 yılında başkanlık seçimlerine gidiyor ve Trump yeniden seçilmek istiyor. İsrail lobisinin desteği önemli.
Böyle bir ortamda, konjonktürde eğer İran nükleer programa tekrar dönerse, uranyum zenginleştirir, balistik füze programını uygulamaya sokarsa, 'ne yapalım görüyorsunuz. Tehdit gerçek, dolayısıyla yapacak bir şey yok.' Askeri müdahalenin şartları ve meşruiyet zemini yavaş yavaş döşenmiş oluyor."
Irak ve Suriye'nin ardından üçüncü aşamanın İran olduğunu dile getiren Yılmaz, "Eğer bu senaryoyu sürdürmek isteyenler bundan vazgeçmezlerse İran'a dönük askeri müdahale, rejim değişikliği ve bir iç ayaklanma söz konusu olabilecek." ifadesini kullandı.
Bu süreçte Türkiye'nin, her ne şartla olursa olsun askeri müdahaleye karşı olması gerektiğini belirten Yılmaz, "Çünkü, askeri müdahale bölgede en fazla Türkiye'ye zarar verdi, güvenliğini altüst etti ve bölgedeki cehennemin kapılarını ardına kadar araladı. Önümüzdeki yıl İran'a olabilecek bir askeri müdahale en fazla zararı Türkiye verecek ve sıra dördüncü ülke olarak Türkiye'ye gelecek. Bundan kimsenin tereddütü olmasın. Güvenlik konuları, bölgesel konular fantastik düşüncelere kurban edilemez." dedi.
Yılmaz, bu gerçeği görmeyip içeride "kayıkçı kavgasıyla" uğraşmaya devam edenlerin Türkiye'nin enerjisi ve zamanını çaldığını savunarak, Türkiye'nin enerjisi, zamanı ve stratejisinin heba edildiğini söyledi.
Öztürk Yılmaz, "Doğu Akdeniz'de kritik gelişmeler oluyor. Kimse onla ilgili gündem bile yapmıyor. S-400'ler konusundaki baskı devam ediyor. F-35 konusu devam ediyor. ABD ile ilişkiler gerilmiş kimin umrunda. Böyle bir Türkiye'den nasıl bir fayda çıkaracağız, kime fayda olacak? İran konusu çok kritiktir. İran konusu ne Suriye ne de Irak'a benzer. Buraya dönük bir askeri müdahale olduğu zaman bölgedeki her şey altüst olur." değerlendirmesinde bulundu.