YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Bağımsızlığın 30. Yıl Dönümünde Kıbrıs Gazileri Anlatıyor

 KKTC'nin 30. kuruluş yıl dönümünde, Erzurum, Kars, Ardahan ve Iğdır'dan Barış Harekatı'na katılan Kıbrıs gazileri o günleri anlattı.

KKTC'nin 30. kuruluş yıl dönümünde, Erzurum, Kars, Ardahan ve Iğdır'dan Barış Harekatı'na katılan Kıbrıs gazileri o günleri anlattı. Erzurum'dan Kıbrıs gazisi Recep Demirci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'na birliği olan Kayseri Zincidere'deki Hava İndirme Tugayı ile katıldığını belirterek, acemi birliğinde sıkı bir eğitimden geçtiklerini söyledi. Kıbrıs'a çıkarma yapılacağını duyduktan sonra birlikte hareketlenme yaşandığını anlatan Demirci, şunları kaydetti: "Hareket saati gelmeden önce komutanlarımız bizimle konuştular. Sonra bizi otobüslerle havaalanına götürdüler ve oradan uçakla Kıbrıs'a gönderdiler. Havadan Kıbrıs'a baktığımız zaman işin şakasının olmadığını gördük. Bizi havadan paraşütlerle aşağıya attılar. Hayatımda ilk kez paraşütle indim. İner inmez de uçak savar ateşiyle karşılaştık. Hatta bazıları havada iken vuruluyordu. Stratejik yerlerden ateş ediyorlardı. Beşparmak Dağları'nda çok yoğun ateş ediliyordu. Bilmediğiniz bir toprak parçası. Anında vurulan arkadaşlarımız oldu." İndirildikleri yerden cepheye traktörlerle götürüldüklerini ifade eden Demirci, ilk gün sabaha kadar ateş altında kaldıklarını ve çok sayıda arkadaşının yaralandığını vurguladı. Radyodan haberleri dinledikleri sırada, top altında kaldıklarını belirten Demirci, şöyle devam etti: "Ağacın altında toplandık, radyo dinlerken ağacın üzerine bomba düştü. Arkadaşlarımın kolları, bacakları havada savruldu. Şehitlerimiz, yaralılar vardı. Bombalar yakınımıza düşüyordu. Bir de savaşın acemisiyiz. İlk kez savaşa katılmıştık. O sırada acemi birliğinden tanıdığım arkadaşım yaralandı. Şarapnel isabet etmiş, vücudu kanlar içerisinde kaldı. Arkadaşımı kucağımızda pusu kurarak, yaklaşık bir kilometre uzaklıktaki hastaneye taşıdık." Çok sayıda yaralıyı da kamyonette taşıdıklarını anlatan Demirci, aç ve susuz olmalarına rağmen cephede savaştıklarını ve günlerce mevzi kazdıklarını söyledi. Demirci, 22 gün Kıbrıs'ta savaştığını ifade ederek, "Sırtımıza beyaz bez diktik, kendi uçaklarımız tarafından bombalanmamak için. Çünkü savaş ortamı. Rumların olduğu bir bölgeye hazırlıksız girdik ve ben yaralandım. Hastaneye kaldırıldım. Sonra yaralı halimle yeniden cepheye gönderdiler. Yaralı halimle savaştım" şeklinde konuştu. O dönemi anlatırken göz yaşlarını tutamayan Demirci, günlerce uykusuz olmalarına rağmen savaştıklarını vurguladı. - Kars Kıbrıs Barış Harekatı'nda gazi olan ve şu anda Kars Muharip Gaziler Derneği Başkanlığı'nı yürüten Yüksel Öztürk de harekat öncesinde Ankara Çubuk'taki 28. Tümen 230. Piyade Alayı'nda görev yaptığı sırada Kıbrıs Barış Harekatı için seferberlik ilan edildiğini hatırlattı. O dönem otobüsler ve tırlarla gittikleri Taşucu'nda bir gece konakladıklarını ve cephanelikleri aldıktan sonra helikopterlerle Kıbrıs'a hareket ettiklerini anlatan Öztürk, "Kıbrıs'a bizden önce paraşütçüler ve hava indirme komandoları gitmişti. Gittiğimizde zaten oralarda askerlerimiz vardı. Ankara'dan hareket ederken yanımıza küçük radyolar almıştık ve harp türküleri dinliyorduk" diye konuştu. Orada mağdur ve ezilen kardeşlerinin yardımlarına gidebilmek için sabırsızlandıklarını vurgulayan ve o cesaretle Kıbrıs'a gittiklerini ifade eden Öztürk, şunları kaydetti: "Bizim Kıbrıs'ta doğru dürüst yerimiz yoktu. Helikopterle Beşparmak Dağları'nın üzerinden gidiyorduk. Bizden önce giden uçaklarımız bombalıyordu çünkü boğazdan geçme mecburiyetindeydik. Boğazdan indiğimiz zaman tam onların silahlarının mevzilerine geliyorduk. Bizim helikopterlerimiz yere inmeden bizi aşağı indiriyordu. Yanımızda cephanemiz de vardı. Onlarla birlikte bulduğumuz çukurlara gizleniyorduk. Daha sonra birliklerimiz toplanmaya başladı. Hatta birliğimiz o kadar kalabalık oldu ki sıkıştık kaldık. Onlar bizi görüyor ve ateş de ediyorlardı ama isabet etmiyordu. O gün Kıbrıs'ın her tarafını sarmış olduk. Düşman çıkıp gitsin diye de Güzelyurt tarafını da boş bıraktık. Makineli tüfekçiydim. Ateş ederek oradaki askerlerin mukavemetini kırmış olduk. Ondan sonra da yavaş yavaş yayılmaya başladık." - "Elbiselerimiz terden çürümüştü" Öztürk, daha sonra oradaki mücahitlerle buluştuklarını ve onlarla hareket ettiklerini anımsatarak, o zamanlar havaların çok sıcak olmasından dolayı elbiselerinin terden çürüdüğünü belirtti. Tümen komutanları Osman Fazıl Polat'ın sabaha kadar yeşil hattı çizebilmek için kendileriyle beraber savaştığına dikkat çeken Öztürk, "Allah rahmet etsin tümen komutanımız bizim önümüzden giderken 'Ben eğer başımı eğersem bu askerin morali bozulur' düşüncesiyle başını öne eğmiyordu. Bize cesaret veriyordu. Yeşil hattı çizdik ve o hatta oturduk. Genelde Magosa tarafındaydım. Birliğimiz şu anki Ercan Havaalanı'nın bulunduğu yerdeydi. Onlara huzur ve sükun getirebilmek için elimizden gelen gayreti gösterdik. Allah'u Teala da bize yardım etti ve O'nun yardımıyla oradaki arkadaşlarımızı huzura, rahatlığa kavuşturmuş olduk. 20 gün önce oraya gittim. Huzur ve rahat içerisinde yaşıyorlar." - Sarıkamış Türkiye Muharip Gaziler Derneği Sarıkamış Şube Başkanı ve Kıbrıs gazisi Osman Gül de Kıbrıs Barış Harekatı'nda piyade er olarak görev aldığını belirtti. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'a savaş için değil barış için gittiğini ifade eden Gül, şunları kaydetti: "Tabi yavru vatan Kıbrıs'ın bağımsızlığının 30. yılında insan ister itemez duygulanıyor. Kıbrıs Barış Harekatı'a 50. Piyade Alayı 1. Tabur 2. Bölük'te piyade er olarak katıldım. Girne'nin üst tarafında yapılan çıkarmada savaştım. Bizim alay bu çıkarmada 608 şehit verdi. Çok kötü ve zor günler yaşadık. Biz oraya gitmeden önce Makaryos emir vermiş demiş ki 'Öyle yapacaksınız ki Türkler adaya ayak bastığında hiç canlı Türk görmeyecek.' İşte biz oraya vardığımızda yüzlerce kişiye katliam yaparak çukurlara doldurmuşlar. O günler inşallah bir daha geri gelmez. Savaşlar hiçbir zaman tasvip edilemez ancak mecbur kalınırsa savaşa girdiğinizde galip geleceksiniz ve kanunlar çerçevesinde hareket ederek insanlara zulüm etmeyeceksiniz." Mevzideyken havan mermisinin düşmesiyle arkadaşlarının şehit olduğunu anlatan Gül, "İkinci harekatta mevzide cephaneci olan arkadaşımın havan mermisinin isabetiyle göğsü parçalandı. İki saat müdahale ettik kurtaramadık ve şehit oldu. Ayrıca Kağızman ilçesinden topçu çavuşu arkadaşım Hikmet Koman, yanımda vuruldu ve kucağımda şehit oldu. Bunlar çok acı hatıralar insan anlatırken bile kalbi zor dayanıyor" şeklinde konuştu. Gül, Kıbrıs Barış Harekatı'ndan sonra ilk defa bu yaz Kıbrıs'ı ziyaret ederek anılarını tazeleyip şehitlere dua ettiğini kaydetti. - Iğdır Harekatta gazi olan Iğdırlı 1974 Kıbrıs Barış Harekatına Katılanlar Dayanışma Derneği Başkanlığı'nı da yürüten İsmet Tağal, harekat sırasında en çok susuzluk sorunu ve ekmek sorunu yaşadıklarını söyledi. Harp sırasında yiyecek ekmek bulamadıklarını, farelerin kemirdiği yiyecekleri yediklerini anlatan Tağal, "Günlerce çoraplarımızı ayağımızdan çıkaramazdık. Botlarımız ayağımızdaki çorapları çürütmüştü. Bundan dolayı ayağımız uyuşuyordu. Botumuzu çıkardığımızda hala bot varmış gibi oluyorduk. Çoraplarımızın altı komple çürümüş sadece bilek bölümü kalıyordu. Elbiselerimiz üzerimizde çürümüştü. Muharebe sırasında çok sıkıntılı durumlar yaşadık" diye konuştu. Günlerce sıcak yemeğe hasret kaldıklarını, içecek su bulamadıklarının altını çizen Tağal, şöyle devam etti: "Savaş malzememiz kıt durumdaydı. Karşıdaki düşmana karşı koymakta zorluk çekiyorduk ama özverili duruşumuz başarı getirdi. Lapta denilen bir yerde çatışma oldu. Bir mermi benim kullandığım tankın içine denk geldi o gün çok korkmuştum. O çatışmadan sonra ortama baktığımızda çok insanın vefat ettiğini gördük. Bununla birlikte yemek ve su sıkıntımız çok fazlaydı. Bir bölgeden başka bir yere geçerken kullandığım tank mayına düştü. Biz geri çekilmek zorunda kaldık. Bir tane başçavuşumuz vardı ismi Fuat'tı. Bu başçavuşumuz bizi o gün büyük bir sıkıntıdan kurtardı. Bir arkadaşımız yaralandı ve feryadı içimizi yaktı. Sırtından aldığı yara onun canını çok yaktı. Şu an bile anlattığımda yüreğim sızlıyor. Harp dediğimiz o kadar basit bir durum değil. Sıradan bir sokak kavgasında bile insanlar kaçacak yer ararlar ama orada tek derdin vatan, o yüzden canını ortaya koymak zorundasın." - "40-50 derece sıcaklığın altında düşmanla çatışıyorduk" Beşparmak Dağları'nda su bulamadıklarını ve bölgede kuraklığın yaşandığını belirten Tağal, şunları kaydetti: "Bazen 40-50 derece sıcaklık oluyordu ve biz o havada düşmanla çatışıyorduk. Çok sıkıntı yaşadık ancak hiçbir zaman görevimizi yarım bırakmadık. Piyade ve komandoların hakkını ödemek mümkün değil. Çünkü onlar sürünerek düşmana gidiyordu. Hepimiz sıkıntı yaşadık ancak piyade ve komandolar hayatlarını ortaya koyup hareket ediyorlardı. Bazen günlerce susuz ve aç kalıyorduk. Bunun yanında günlerce uykusuz kalıyorduk. Harp ortamında silah üstünlüğü bazen çok iş görmüyor. Uyanık davranmak en büyük silah oluyor. Karşımızdaki düşmana karşı uyumadan savaşıyorduk. Biz o harp ortamında 490 şehit verdik. Ruhları şad olsun." - Ardahan Kıbrıs gazisi 60 yaşındaki Ardahanlı Nedim Morkoç ise Kıbrıs'ın kendisi için farklı bir anı olduğunu söyledi. Kaderinde Kıbrıs harekatında yer almanın olduğunu, bu nedenle bir hafta boyunca aralıksız savaş anını yaşadığını ifade eden Morkoç, Kıbrıs'ta aç ve susuzluk içinde bir mücadele verildiğini dile getirdi. Kıbrıs harekatını tarif etmenin çok zor olduğunu, ailenin bile düşünülmediği bir an olduğunu vurgulayan Morkoç, şunları konuştu: "Bir kere şunu söylemek lazım, ben evliydim o sırada ancak evimi, ailemi ve çocuğumu düşünmüyordum, düşünemiyorsunuz. O an öyle bir şey ki aklınıza gelmiyor. Bir de çocuğum vardı. Ailem aklıma bile gelmedi. Tek bir gaye ve hedef vardı, o da savaşı kazanmaktı. Verilen mücadelede başarı sağlamaktı." Kıbrıs'ta aç ve susuz savaştıklarını ifade eden Morkoç, "Bir hafta sonra havadan bize ekmek bırakıldı. O zamana kadar ağaçlardan ne meyve bulursak onu yiyorduk. Ne olursa, ne bulunursa hiç fark etmiyor. Girne'de bir hafta savaştıktan sonra Magosa'ya vardık. Buraya vardığımızda bir okul içinde çok sayıda kadın ve çocuğu esir olduğunu gördük. Biz onları kurtardık. Sivil vatandaş bizden korkuyordu tabi ki" dedi. Çok sayıda arkadaşını kaybettiğini anlatan Morkoç, "Ankaralı bir arkadaşım yanı başımda şehit oldu. Mevzide olduğumuz sırada kafasını kaldırmasıyla vurulması bir oldu. Savaş sırasında hiçbir sivile zararımız olmadı. Sadece askerleri alıyorduk. Hedefimiz askerdi" şeklinde konuştu.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler