Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD) üyelerine dün akşam verdiği yemekte Türkiye-AB ilişkileri ve üyelik sürecinde gelinen noktaya ilişkin görüşlerini aktardı.
"Türkiye'nin AB süreci ile ilgili mümkün olduğu kadar engel çıkarma çabası içinde olan kesimler var ve bu kesimler, her fırsatı değerlendiriyorlar" diyen Bağış, Türkiye'yi bu süreçte demoralize etme çabalarının tesadüfi olmadığını belirtti.
Bakan Bağış, "Türkiye'nin AB ile fişini kimin çekeceği" tartışmalarının hatırlatılmasına karşılık, Türkiye'nin AB sürecinin her zaman sancılı olduğunu, üyelik için 1959 yılında başvurulduğunu ve 2004 yılına kadar tarih bile alınamadığını anımsattı. Bağış, "Bu süreç için hiçbir ülke bizim gibi 45 yıl beklememiştir" dedi.
Egemen Bağış, Türkiye'nin şimdiye kadar açtığı fasıllar hakkında da özet bilgi verdi.
Bağış, açılabilecek fasıllar için bazı siyasi engeller bulunduğunu anımsatarak, bu fasıllardan rekabet faslının açılabilmesi için Türkiye'nin önüne diğer adayların önüne hiç getirilmeyen konular getirildiğini kaydetti. Eski cumhurbaşkanlarından Turgut Özal'ın bu süreçle ilgili haklı bir öngörüde bulunarak, "bunun uzun ince bir yol olduğunu ve Türkiye'yi bezdirmeye çalışanlar olacağını" söylediğini aktaran Bağış, ancak Özal'ın zamanındaki Türkiye ile bugünün Türkiye'sinin farklı olduğunu belirtti.
**Bağış, şunları kaydetti:** "Adeta Rahmetli Özal'ın öngörüsünü haklı çıkaracak bir baskı ile karşı karşıyayız. O gün ile bugün arasındaki en büyük fark, 'bıçak kemiğe niye dayandı' sorusuna da verilecek en iyi yanıt, biz o günün
Türkiye'sini yönetmiyoruz, bugün çok farklı bir Türkiye var. O gün kişi başına düşen gelir 400 dolar, bugün 11 bin küsur dolar. O gün turizm geliri yıllık 9 milyon dolar, şimdi ise TUİK verilerine göre 21 milyar dolar, gerçek verilere göre ise en az 30 milyar dolardır. Böyle bir ülke böyle bir çifte standardı haketmiyor."
"Son günlerde kendisi de dahil devletin üst düzey yetkililerinin AB ile ilgili uyarı ve açıklamalarının eşgüdüm içinde olduğunu ve bunların hepsinin tezat oluşturmamasının tesadüf olmadığını" belirten Bağış, çünkü hepsinin aynı siyasi iradeyi temsil ettiğini kaydetti.
Bakan Bağış, "Türkiye artık Avrupa'nın hasta adamı değil, gerçekten en dinamik ekonomisine sahip ülkesi" diyerek, şunları söyledi: "Türkiye bunu haketmiyor. Paraguay, Uruguay vatandaşlarının vizesiz gittiği Schengen bölgesine vize almak benim ağrıma gidiyor. Moldova ile vize muafiyet müzakerelerine başlamış olan AB'nin, bizimle buna başlamaması benim ağrıma gidiyor."
**TÜRKİYE'NİN 5 MADDELİK TALEPLERİ**
Bağış, Türkiye'nin AB'den taleplerini ise 5 maddede şu şekilde sıraladı: "Türkiye'nin açık ve net bir şekilde AB'den 5 talebi var. Türkiye adil bir müzakere süreci istiyor, vizeler konusunda bu saçma zihniyetin son bulmasını istiyor, terörle mücadelede somut işbirliği istiyor, Kıbrıs konusunun önüne bir engel olarak sürülmesinin son bulmasını istiyor ve AB zirvelerine liderlerimizin diğer aday ülkelerin liderleri ile birlikte davet edilmesini istiyor.
Bunları dile getirmek de yanlış değil. Biz fişi çekmekten, bıçağın kemiğe dayandığından ya da havlu atmaktan bahsederken AB'ye herşeyden evvel diyoruz ki; fişi çeken biz olmayacağız, havlu atan biz olmayacağız. Biz 1959'da çıktığımız yolda kararlıyız, devam ediyoruz."
Egemen Bağış, AB'nin Türkiye'nin üyelik sürecini bitirme gibi bir niyeti varsa, bunun için 27 ülkenin oybirliği ile karar alması ve bunu da Türkiye'ye tebliğ etmesi gerektiğini de belirtti.
Bakan Bağış, Hindistan'da, Çin'de, İslam coğrafyasında Türkiye'nin AB süreciyle ilgili doktora tezleri, çalışmalar yapıldığını söyleyerek, "Bütün bunların neticesinde AB yetkililerinin, o 3 milyarlık insanlık alemine verecekleri mesajı gözden geçireceklerini ümit ediyorum" dedi.
Türkiye'nin demokrasi kültürü ile İslam kültürünü 200 yılı aşkın bir süredir birlikte yaşatan ender ülkelerden bir tanesi olduğuna işaret eden Bağış, bu 200 yıllık dönemde Türkiye'nin yapmış olduğu çok ciddi hatalar ve başarılar bulunduğunu kaydetti.
Bu hataların ne olduğunun sorulmasına karşılık Bakan Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye Başbakanını idam etmiş bir ülkedir. Kafka'nın, Dostoyevski'nin kitaplarını yakmış bir ülkedir. Ama çok şükür, bunlar geçmişte kaldı. Bugün Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomisine sahibiz. En istikrarlı yönetimlerinden birine sahibiz. Üretimde ortaya koyduğumuz performans ortada. Birçok sektörde Avrupa'nın ilk üçüne giriyoruz."
AA