HABER

Bahar alerjisine dikkat

KOCAELİ (İHA) - Kocaeli'nin Gebze İlçesi'nde bulunan Anadolu Sağlık Merkezi'nin (ASM) Kulak Burun Boğaz (KBB) Uzmanı Prof. Dr. Nesil Keleş, her yıl aynı zamanlarda kendini iyi hissetmeyenlerin bahar alerjisi olabileceğini söyledi.

ASM KBB Uzmanı Prof. Dr. Nesil Keleş, mevsimsel alerjik rinit ya da bilinen adıyla saman nezlesinin en sık görülen alerjik hastalıklardan biri olduğunu belirterek, her yıl aynı zamanlarda kendini iyi hissetmeyenlerin, bahar alerjisi olabileceğini söyledi. Baharın yaklaşmasıyla, alerji semptomlarının, vücudun bağışıklık sisteminin yabancı bir maddeye (antijen) yanıt vermesiyle başladığını ifade eden Prof. Dr. Nesil Keleş, "Alerjenin giriş yerine antikor göndererek yapar. Alerjen ve antikor arasındaki savaş, kana çeşitli kimyasal maddelerin salınımına neden olur. Kimyasal maddeler de, alerjik hastalık belirtilerine yol açar. Alerjik rinit, sık rastlanılan bir hastalık olup, son 10 yılda Avrupa'da hastalığın sıklığında artış söz konusudur. Ancak, hayatı tehdit eden bir hastalık olmaması ve tavsiye üzerine alınan ilaçlarla doktora gitmeden geçici yararlar sağlanabilmesi nedeniyle, hastalık nadiren ciddi bir problem olarak değerlendirilmemektedir. Alerjik rinit belirtileri olarak; hapşırma, gözlerde ve burunda kaşıntı, burun tıkanıklığı, burun akıntısı ve bazen baş ağrısı sayılabilir. Bazı hastalarda ise; işitme problemleri, boğaz ağrısı, ses kısıklığı ve öksürük görülebilir. Alerji yakınmaları, bazı kişilerde bütün bir gün boyunca sürerken, bazılarında belli mevsimlerde artış gösterir. Mevsimsel alerjik rinit ya da bahar nezlesi olan kişilerin yakınmaları, ilkbahar ve sonbahar aylarında ortaya çıkar. En sık neden olan alerjenler ise; çim ve ağaç polenleri ile yabani ot polenleridir. Yıl boyu alerjik rinit yakınması olanlarda ise; ev tozu akarı, küf mantarları ve hayvan tüyleri en sık rastlanılan alerjenlerdir" dedi.

Hava kirliliğinin, alerji yakınmalarını arttırdığını gösteren çalışmalar olduğunun da altını çizen Keleş, "Bu konuda İstanbul'da yaptığımız bir araştırmada, hava kirliliği olan bölgelerde alerji yakınmalarının daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Herhangi bir şey alerjen olabilir. Polenler, gıdalar, mantar, toz, hayvan tüyleri, kimyasal maddeler, bazı ilaçlar ve çevresel iritanlar, alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Saman nezlesi ise, polenler nedeniyle oluşur. Türkiye'de en sık rastlanılan alerjen çim polenleridir. Bazı alerjenler ise her zaman vardır. Ev tozu akarı, evcil hayvanlar, gıdalar, bazı kimyasal maddeler gibi. Bu alerjenlerin yol açtığı belirtiler, sıklıkla kış aylarında evler kapalıyken artar. Küf mantarları da, polenler gibi alerjik reaksiyonlara neden olurlar. Hem evin içinde hem de evin dışında bulunurlar. Ev içi bitkileri, nemli bölümler ve banyo mantarların bulunduğu yerlerdir. Renkli veya kokulu çiçekler de, nadiren alerjiye neden olurlar" diye konuştu.

Alerjik rinitin önemli oranda sosyal, klinik ve ekonomik zararlarının söz konusu olduğunu da vurgulayan Keleş, "Sıklıkla hastaların yarısında, yılda 4 aydan fazla alerjik rinit belirtileri vardır ve bu da hayat kalitesini bozmaktadır. Rinit aynı zamanda erişkinlerde iş günü kaybı, çocuklarda okul günü kaybı gibi etkilerinin yanı sıra tanı ve tedavi masrafları nedeniyle de ekonomik problem yaratmaktadır. Alerjik rinit, aynı zamanda başka hastalıklarla beraber de görülebilir. Astım, sinüzit, çocuklarda burun tıkanıklığı nedeniyle diş ve ağız yapısında gelişme bozuklukları, orta kulak hastalıkları, konjuktivit, besin alerjileri, alerjik rinitle birlikte görülebilen hastalıklar olarak sayılabilir. Alerjik rinit teşhisinde sorgulama çok önemli ve yararlıdır. Hastanın yaşı, hangi ortamlarda şikayetlerin arttığı, daha önce hangi ilaçları kullandığı ve özellikle ailesinde alerjisi olan başka kimse olup olmadığı mutlaka sorulmalıdır. Alerji genetik bir hastalık olduğundan, ailede başka bireylerde de alerji olması, tanıda çok yardımcı olur. Ayrıca alerjik rinit, sıklıkla çocuk ve genç erişkinlerin hastalığıdır. Daha sonra ayrıntılı bir kulak, burun ve boğaz muayenesi yapılmalıdır. Hastanın sorgulaması ve muayene bulguları alerjiyi düşündürüyorsa, alerji testleri uygulanmalıdır. Alerji testleri, deri testleri ya da kanda alerjenlerin incelenmesi yöntemleriyle yapılabilir. Özellikle, alerji tedavisine cevap vermeyen kişilerde, burun muayenesi detaylı olarak yapılmalıdır. Çocuklarda geniz eti, erişkin hastalarda kıkırdak eğriliği, burun polipleri ve sinüzit olup olmadığı araştırılmalıdır. Özellikle çocuklarda, eşlik edebilecek orta kulak iltihabı da araştırılmalıdır. Diğer taraftan, sık orta kulak iltihabı geçiren çocuklarda da, alerji olup olmadığı sorgulanmalıdır" dedi.

Alerjik rinit belirtilerinin, sıklıkla sinüzitle karıştırıldığını da belirten Keleş, "Bazı alerjik rinitli hastalar, yıllarca sinüzit teşhisi nedeniyle, antibiyotik tedavisi kullanabilmektedirler. Diğer taraftan yoğun tedaviye rağmen alerjik rinit yakınmaları düzelmeyen, baş ve yüz ağrısı, yeşilimsi burun akıntısı gibi yakınmaları olan hastalarda sinüzit olup olmadığı araştırılmalıdır. Son yıllarda yapılan araştırmalarda, rinit ile sinüzit arasında yakın bir ilişki olduğu gösterilmiştir. Dolayısıyla, tekrarlayan sinüzit yakınması olan kişilerde, alerjik rinit olup olmadığının araştırılmasında yarar vardır. Alerjik belirtilerin kontrolü, birden fazla tedavi yönteminin birlikte uygulanmasıyla sağlanır. Alerjenle karşılaşmanın önlenmesi, ilaç tedavisi ve aşı tedavisi bu yöntemler arasında sayılabilir. Öncelikle yapılması gereken, alerjik yakınmalara neden olan alerjenden uzaklaşmaktır. Bunun için klimalardaki filtreleri her ay değiştirin. Polen mevsiminde pencere ve kapıları kapalı tutun. Evin içindeki bitkileri uzaklaştırın. Evde tüylü hayvan beslemeyin. Kuştüyü yastık, yün yastık, yorgan ve yatak yerine sentetik olanlarını kullanın. Sigara içmeyin ve yanınızda da içirmeyin" diye konuştu.

Alerjik rinit tedavisinde en çok uygulanan seçeneğin ilaç tedavisi olduğunu da ifade eden Anadolu Sağlık Merkezi KBB Uzmanı Prof. Dr. Nesil Keleş şunları söyledi:
"Ancak burada unutulmaması gereken, ilaçların kullanıldığı sürece, şikayetler üzerinde etkili olacağıdır. İlaç tedavisi kesildiğinde, alerji belirtileri kısa sürede tekrarlar. Alerjik rinit olanlar, alerji mevsimi başlamadan en az 2 hafta önce ilaç kullanmaya başlamalıdırlar. Alerjik rinit tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar, yan etkileri nedeniyle kullanım güçlüğü yaratabileceğinden, bu konuda uzman bir doktora danışılarak kullanılması uygundur. Günümüzde en sık kullanılan ilaçlar, antihistaminikler ve steroid spreyleridir. Aşı tedavisi ise, sebebe yönelik bir tedavidir. Ancak aşı tedavisi öncesinde alerji testleri yapılıp, kişinin yakınmalarına neden olan alerjen yada alerjenler ile tedaviye başlanması doğru olur. Bu tedavi yöntemiyle, alerjik belirtilere yol açan maddeler giderek artan dozlarda uygulanarak, kişinin söz konusu alerjene karşı bağışıklığının sağlanması amaçlanır. Aşı tedavisi ve enjeksiyonlar, önce haftada bir, sonra da idame dozuna ulaştıktan sonra ayda bir yapılır. Aşı tedavisi, alerji yakınmaları üzerinde uzun süre etkili olan, hatta sona erdirildikten sonra bile etkinliğini devam ettiren bir tedavi yöntemidir. Yapılan araştırmalarda, aşı tedavisinin yeni alerjilerin gelişmesini önleyebileceği, çocuklarda astım gelişme riskini azaltabileceği gösterilmiştir. Ancak aşı tedavisi, yan etki riskleri nedeniyle, bu konuda deneyimli kişiler tarafından ve donanımlı merkezlerde yapılmalıdır. Son yıllarda aşı tedavisi, ağızdan verilen damlalar yoluyla da uygulanmaktadır. Ancak hangi yöntemin uygulanacağına dair kararı, hasta ve doktor birlikte vermelidirler."

En Çok Aranan Haberler