Gıda Mühendisleri Odası Genel Başkanı Petek Ataman, Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanun Tasarısının yasalaşması durumunda tüketilecek gıdaların yüzde 80'inin mühendis eli değmeden üretilmiş olacağını ileri sürdü.
Ataman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Meclis Genel Kurulunda görüşülmek üzere sıra bekleyen Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanun Tasarısının gıda güvenliği ve halk sağlığı konusunda önemli sorunlar içerdiğini, işletmelerin yüzde 80'ini istihdam kapsamı dışında bıraktığını iddia etti.
Türkiye'de kayıtlı yaklaşık 40 bin civarında gıda işletmesi bulunduğunu, üreten, dağıtan ve satan tüm noktalarla birlikte bu sayının 500 binin üzerine çıktığını vurgulayan Ataman, Tarım ve Köyişleri Bakanlığında gıda denetçisi konumundaki 5 bin çalışanla bu iş yerlerinin denetlenmesinin mümkün olmadığını söyledi.
Bu açığın son yıllarda sorumlu yönetici olarak çalışan 20 bin gıda, kimya ve ziraat mühendisi ile ilgili diğer meslek gruplarıyla kapatılmaya çalışıldığını dile getiren Ataman, şöyle devam etti:
''Bakanlığın denetim gücünün yetersiz olduğu mevcut ortamda, bu işletmelerde çalışan gıda, ziraat ve kimya mühendisleri, karşılarına çıkarılan her türlü zorluğa karşın, halkın gıda güvenliğinin sağlanması için teknik hizmetlerini ortaya koymuşlar, yaşanan sorunların giderilmesi için etkin çaba göstermişlerdir. Böylesine bir noktada mevcut tasarı yasalaşırsa sorumlu yöneticilik uygulaması kaldırılacak. Gıda ve Yem Kanun tasarısının yasalaşması durumunda tüketilecek gıdaların yüzde 80'i mühendis eli değmeden üretilmiş olacak. Ne tükettiğimizi bilmeden kaşar yerine margarin, baharat yerine kiremit tozu yiyebiliriz.''
**GIDA ZEHİRLENMELERİ VE KANSEROJEN ETKİLER**
Ataman, vatandaşların, çocuklarının tükettiği dondurmanın, pastanın, sofradaki ekmek başta olmak üzere birçok gıda ürününün sağlığa uygun olup olmadığını bilemeyeceğini öne sürerek, şunları kaydetti:
''Türkiye'deki 40 bin gıda işletmesinin yaklaşık yüzde 80'inin 10 çalışanın altında kapasiteye sahip oldukları ve gıda güvenliğine aykırı uygulamaların ağırlıkla bu işletmelerden kaynaklandığı değerlendirildiğinde, sözü edilen tasarının, gıda güvenliği ve halk sağlığı için ne denli tehlikeli sonuçlar yaratacağı kolayca öngörülebilir. Kısa vadede gıda zehirlenmesi olabileceği gibi, uzun vadede toksik ve kanserojen etkiler de olabilecektir. Gıda zehirlenmelerinin kader olmadığı, çocuklarımızın sağlıklı gıda tükettiği, tarladan sofraya gıda güvenliğinin sağlandığı bir Türkiye istiyoruz.''