MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, milletvekili dokunulmazlıklarının yeniden ele alınması gerektiğini belirterek, "Dokunulmazlık güvencesi Türk milletine karşı olmayı, dağda teröristlerle kucaklaşmayı korumamalı ve bunun sığınağı olmamalıdır." dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Sayıştay’ın düzenlemesi gereken; dış denetim genel değerlendirme raporu, faaliyet genel değerlendirme raporu ile mali istatistikleri genel değerlendirme raporu ve diğer ilgili raporların Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulmadığına dikkat çekti. Hazine işlemleri raporunun da bu yıl gönderilmediğini belirten Bahçeli, “Hükümet, hesap vermekten kaçmakta, şeffaflıktan kaçınmaktadır. Bu, demokrasiye ve millet iradesine aykırı bir niyettir. TBMM’den rapor, bilgi ve gerçek manzara saklanmaktadır. Ve hükümetin korktuğunun, çekindiğinin ve veremeyeceği hesabı olduğunun en açık delilidir.” dedi.
Hükümet politikalarını eleştiren Bahçeli, “Millet olma şuurunun farkına varamayan, güç ve kudreti bizatihi milli değerlerde göremeyen, kendisinden öncekileri red ve inkârla vakit geçiren siyaset anlayışları, hem geleceğimizin ayak bağı hem de varlığımızın problem merkezi olmuşlardır.” diye konuştu.
Geçmişin, çok boyutlu tahlil ve analizini yapmak yerine, kutuplaşma malzemesi olarak kullanılmasının insaf ve vicdanla da bağdaşmayacağını söyleyen Bahçeli, şöyle devam etti: “Bundan dolayıdır ki dünün hassasiyet arz eden konu başlıklarını kaşımak, farklı devirlere kin ve öfkeyle yaklaşmak asla doğru olmayacaktır. Hele ki Dersim’deki eşkıyalığı kutsamak, bu isyana haddini bildiren millet iradesini zalimlikle suçlamak onurlu ve meşru bir davranış görülmeyecektir. Eşkıya Rıza’yı övüp, zımnen Gazi Mustafa Kemal’i hedef yapmak, bir yanda Cumhuriyet’e hazımsızlık gösterenleri el üstünde tutup, diğer yandan koruyup ilerlemesi için fedakârca mücadele edenleri önemsizleştirmek ne akılla, ne de milli vicdanla izah edilemeyecektir. Bu gidişle Patrona Halil’e itibar iadesi, Kabakçı Mustafa’ya saygı gösterilmesi emin olunuz ki hiç şaşırtıcı görülmemelidir. Türk devlet geleneğiyle rabıtasını koparmışlar, Türk milletinin emanetleriyle içten içe yollarını ayırmışlar biraz insafa gelip, bu gerçekler üzerinde düşünmelidir. Millet olarak, isyancılarla, hainlerle, sadakatte sınıfta kalmışlarla, kardeşliğimizin yoluna mayın döşeyenlerle ve ellerine şehit kanı bulaşanlarla mahşere kadar da sürse hesabımız bitmeyecektir.”
Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunların üç ana başlıkta toplanabileceğini kaydeden Bahçeli, bunlardan ilkinin terör sorunu olduğunu belirtti. Bahçeli, “Terörün yanlış teşhisi, milleti etnik kimliklere geriletme inatları, Türkiyelilik zırvaları, sözde Kürt sorununu tanıma hezeyanları, mücadele yerine müzakerenin rehber seçilmesi muhatap olduğumuz sorunların temelini teşkil etmiştir. İlave olarak, anadil eğitimi ile ilgili adımlar, anadil savunma talebinin karşılanmasına dönük hazırlıklar, terörist başını muhatap alan yanlışlar ve Kandil’le kurulan pazarlık masaları mermi, mayın ve şehit olarak geri dönmüştür. Yaşanan olaylar millet ve devlet bekasının risklerle dolu bir mecraya geldiğini göstermektedir.” dedi.
Bahçeli, “Üç yıl önce, Demokratik Açılım veya son haliyle Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi ilan edilmiştir de terör saldırılarında bir azalma olmuş mudur?” diye sordu. Müebbet cezaya çarptırılmış bir terör suçlusunun fiilen siyasi aktör haline geldiğini ifade eden Bahçeli, “Kandil’i İmralı’dan sevk ve idare eder bir statüye çıkmıştır. Bu, Türk devleti adına utanç değildir de nedir? Açlık grevleri İmralı müdahalesiyle durmuş, üstelik bu sayede ne talep edildiyse elde edilmiştir.” şeklinde konuştu.
"MİLLETVEKİLİ DOKUNULMAZLIKLARI YENİDEN ELE ALINMALIDIR"
Terörist mihraklar ve yandaşlarının devlete, millete meydan okuyan, küstahlıkta akıllara durgunluk veren bir seviyeye geldiğini dile getiren Bahçeli, “Türkiye’nin ve Türk milletinin her tarafına dokunulmuş, her değeri hırpalanmıştır. Bunun için tekraren ifade etmek isterim ki milletvekilliği dokunulmazlığı mutlaka yeniden ele alınmalıdır. Bu, bizim içtenlikle beklentimizdir. Dokunulmazlık güvencesi Türk milletine karşı olmayı, dağda teröristlerle kucaklaşmayı korumamalı ve bunun sığınağı olmamalıdır.” diye konuştu.
Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu ikinci ana sorunun ise dış politika eksenli olduğunu belirten Bahçeli, “‘Ecdadımızın atıyla gittiği yerlere biz de gideriz’ anlayışı, neredeyse başını dahi çıkaramayacak bir duruma gelmiştir.” ifadesini kullandı. Türkiye’nin Irak politikasının iflas ve imha sınırına dayandığını söyleyen Bahçeli, şöyle devam etti:
“Mezhep temelli ayrılıklara taraf olmak, merkezi yönetimi baypas yapan münasebetler ağı kurmak Türkiye’yi Irak’la ihtilafa itmiştir. Bize göre, bu eğilimleri terk etmek, Irak’ın toprak bütünlüğüne saygı duymak ve mezhep konusunda tarafsız yerde durmak Türk dış politikasının amaçları arasında yer almalıdır. Bir diğer sorun alanımız şüphesiz Suriye’dir. Türkiye, Suriye konusunda tam bir çıkmaza sürüklenmiştir. Batı’nın teşvik, tahrik ve desteğiyle Esed karşısında mevzilenen hükümetin, Şam yönetimiyle savaş sınırına gelmesi oldukça manidardır… Şimdiye kadar Esed’e yönelik tehdit ve kuru gürültüler bir sonuç doğurmamıştır. Ve Suriye politikası Türkiye’nin sırtındaki kambur olmayı sürdürmüştür. Şam yönetiminin devrilmesine, Esed’in yönetimi bırakmasına tüm umutlar bağlanmış ve ülkemiz geri dönüşü her geçen gün imkânsıza yaklaşan bir tünele girmiştir.”
“KİM DOST GÖRÜLDÜYSE BİR SÜRE SONRA YERİNİ DÜŞMANLIKLAR ALDI”
Patriot füze talebinin NATO’ya iletildiğini ve kabul gördüğünü hatırlatan Bahçeli, “Sonuç itibariyle Türkiye-Suriye sınırına Patriot füze rampaları yerleştirilmesi konusunda düğmeye basılmıştır. Ortadoğu’nun hassas ve sancılı ortamı gözönüne alındığında, Türkiye’nin savunması ve güvenliği bakımından füze konusundaki adımların doğru ve mantıklı olduğu da açıktır. Şu işe bakınız ki Türkiye bölgesinde tüm tehlike sinyallerinin kesiştiği, istikrarsızlıkların kol gezdiği bir ülke haline gelmiştir. İşte sıfır sorun hikâyesinin vahim sonu budur. Kim dost görüldüyse, kim kardeşlikle taltif edildiyse ve kiminle yakınlık kurulduysa bir süre sonra vazgeçilmiş ve yerini düşmanlıklar almıştır.” diye ifade etti.
“KORUNMAK İÇİN DEĞİL, SAVUNMA SİSTEMİNE DESTEK İÇİN NATO’YA BAŞVURDUĞUMUZU DÜŞÜNMEK İSTİYORUZ”
İzmir’e taşınan NATO Müttefik Kara Kuvvetleri Komutanı ve ABD’nin Ankara Büyükelçisi tarafından dile getirilen bazı sözlerin dikkat çektiğini aktaran Bahçeli, “Peygamberimize (sas) karikatür yoluyla yapılan hakaretten dolayı özür dilemekten imtina eden NATO Genel Sekreteri, iki aydan beridir değişik fırsatlarda Türkiye’yi korumaktan bahsetmektedir. Buna, az önce ifade ettiğim isimler de koro eşliğinde katılmışlardır. 4 Aralık tarihinde Brüksel’de gerçekleştirilen NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda da Türkiye’nin nüfus ve topraklarını savunmak ve korumak hususu gündeme getirilmiş ve karara bağlanmıştır. Elbette NATO Anlaşması gereğince karşılıklı yükümlülükler vardır. Türkiye de yeri gelince ve yapılan anlaşmalar gereğince değişik ülkelere askeri personel göndermekte, buralarda görev almaktadır. Ne var ki Türkiye’yi koruma ibareleri, şayet belirli bir maksada yönelik değilse, son derece yaralayıcı, nezaketsiz ve inciticidir. Büyük Türk milleti son yurdunda yardım, himmet, himaye ve korumayla bulunmamış, böylesi bir zilletle bağımsızlığını elde etmemiştir. Bizi korumaya almak kimin haddinedir? Bizim korunmamızı temin etmek kimin yapabileceği bir şeydir? Türkiye, manda ve himaye altında alınmıştır da bizim mi bilgimiz olmamıştır? Türkiye’nin, konuşturulacak füzelerle korunması demek, ciddiye alınmaması ve kuvvetinin küçümsenmesi anlamına gelmektedir. Biz korunmak için değil, savunma sistemine destek için NATO’ya başvurduğumuzu düşünmek ve inanmak istiyoruz.” şeklinde konuştu.
“DIŞ TİCARETTEKİ GEDİKLER ARTARAK DEVAM EDECEKTİR”
Türkiye’nin yaşadığı üçüncü ana sorunun ise ekonomik gelişmeler olduğunu aktaran Bahçeli, “Cari açık vererek büyüyen ekonomik sistem kalıcı iyileşme sağlayamamış, feryatları dindirememiş, ihtiyaçları giderememiştir. Anlaşıldığı kadarıyla, cari açığın en önemli kaynağı olan dış ticaretteki gedikler önümüzdeki yıllarda da artarak devam edecektir.” dedi.
Bahçeli, şunları dile getirdi: “Başbakan Erdoğan, değişik ortam ve açıklamalarında, ihracat performansıyla iftihar etmekte, devamlı olarak alışkanlık haline getirdiği dün-bugün kıyaslamalarıyla vakit geçirmektedir. Bilhassa 20 Kasım 2012 Meclis Grup konuşması bizim için üzerinde durulmaya değerdir. Kendisi bu konuşmasında özetle şöyle demektedir: ‘Cumhuriyetimizin kurulduğu yıl 1923’te Türkiye’nin toplam ihracatı 51 milyon dolardı. 1924’te Türkiye’nin toplam ihracatı 82 milyon dolardı. 79 sene sonra 2002 yılında Türkiye’nin ihracatı 36 milyar dolar. Bugün o dönemleri şöyle kenara koyuyorum, sadece geriye dönük 12 aylık ihracatımızı söylüyorum, 148 milyar doları aşmış durumda. 1924 yılında 1 yılda gerçekleştirdiğimiz ihracatı şu anda biz 5 saatte gerçekleştiriyoruz.’ Şüphe etmeyiniz ki biz milletimiz lehine yapılan her iyi ve olumlu icraatın destekçisi olur, bunu da alkışlarız. Sayın Başbakan’ın bugünü kefil göstererek geçmişi ucuzlatmaya çalışması, yapılanları hasıraltı eden tutumu bizatihi kendisinin geçmişteki sözleriyle tenakuzlar arz etmektedir. Şahsının 19 yıl önceki şu sözleri zannediyorum her şeyi açıklamaya ve bugünkü sözlerini boşa çıkarmaya tamamıyla yetecektir: ‘Ekonomide, 1923’te dünyada altıncı sıradayız. Bugün 46. sıraya düşmüşüz. 1924 yılında bir dolar doksan kuruş, sene 1993 bir dolar dokuz bin liranın üzerinde. O gün, istihdam noktasında açığımız yokken, bugün resmi açığımız 4,5 milyondur. O günü, o günkü dünya ölçülerine, bugünü ise bugünkü dünya ölçülerine göre değerlendirmek durumundayız. Dolayısıyla o gün fabrikamız yoktu, bugün var dememiz bir şey iade etmez.’ Bu sözler aynısıyla, tıpkısıyla ve her şeyiyle Başbakan Erdoğan’a aittir. Demek ki 1924 yılının tümünde gerçekleştirilen ihracatın şu anda 5 saatte yapılmasının bir ehemmiyeti yoktur. Zira dönemler arasındaki ölçüler çok farklıdır. Böylelikle iddialı çıkışlar duvara toslamış, ekonomiyi şuradan buradan getirdik sözlerinin boyası dökülmüştür.”
“2013 BÜTÇESİ GÜVENSİZ, TEMELSİZ VE MAHSURLARLA DOLU”
2013 bütçesinin ümit verici olmadığını söyleyen Bahçeli, şöyle devam etti: “Milletimizin sorunları yine bitmeyecek, ekonomik, sosyal ve mali meseleler yine azalmayacaktır. Bu bütçe zaafiyetin ve başarısızlığın tescilidir. Yokluğun, yoksulluğun ve işsizliğin devamına delalettir. Yükselen bütçe ve cari açıkla birlikte artan hayat pahalılığı vatandaşlarımızın önümüzdeki süreçte de ekonomik olarak hırpalanacaklarının ve eziyetlere maruz kalacaklarının adeta ilanıdır. Görüştüğümüz gelecek yılın bütçesi fahiş zamların, vergi kanalıyla ceplerin boşalmasının resmiyet kazanmış halidir.” Bahçeli, 2013 yılı bütçesinin ‘güvensiz, temelsiz ve mahsurla dolu’ olduğunu savundu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz