HABER

Bahçeli, Erdoğan'ı terbiyeye davet etti

Bahçeli, "MHP, başta başbakan Erdoğan olmak üzere AKP Meclis Grubunu siyasi terbiyeye ve hadlerini bilmeye davet etmektedir.” dedi.

ANKARA (ANKA) –MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, önceki gün Meclis Genel Kurulu’nda yaşanan olayları “Dileğimiz buna benzer bir utanç verici olayın tekrar yaşanmamasıdır. Milliyetçi Hareket Partisi, başta başbakan Erdoğan olmak üzere AKP Meclis Grubunu siyasi terbiyeye ve hadlerini bilmeye davet etmektedir” şeklinde değerlendirdi. Bahçeli “Rüzgâr eken mutlaka fırtına biçecektir. Başbakan Erdoğan sabırları zorlamaktan artık vazgeçmeli ve yaktığı fitne ateşine ilk önce kendisinin düşeceğini iyi bilmelidir” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 2 Şubat Salı günü Meclis Genel Kurulu’nda yaşanan olayları yaptığı yazılı açıklama ile değerlendirdi. Türkiye’nin AKP eliyle içinden çıkılmaz bir kaosa doğru hızla sürüklendiğini ifade eden Bahçeli, AKP’nin sorunları çözmekte aciz kaldığını, yarattığı sanal dünyada başarılı ülke, mutlu insanlar ve müreffeh millet yalanı ile avunmaya çalıştığını söyledi. Bahçeli, “En alçakça cinayetleri işlemiş, şehadetlere neden olmuş PKK zihniyetine bile kucak açmalarına rağmen Milliyetçi Hareket Partisine tahammül edemeyenlerin fitne ve fesat hareketi gün geçtikçe yayılmaktadır. Sorunları çözmekten aciz kalan, yarattığı sanal dünyada başarılı ülke, mutlu insanlar ve müreffeh millet yalanı ile avunmaya çalışan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ülkemizin gerçekleri ile yüzleşmekten kaçınamadığı anlarda yaşadığı öfke nöbetleri son zamanlarda sıklaşmıştır” dedi.

-“AKP İSTİSMAR ALANLARINA YENİDEN SARILMA ARAYIŞINDA…”-

AKP iktidarının meşruiyetini yurtdışındaki yapay iltifatlarda aradığını, yönetim iflasını ve yandaşlarının yolsuzluğunu gözlerden kaçırmak için korku tacirliğine sığındığını savunan Bahçeli, hükümetin son zamanlarda ‘ihtiyatta beklettiği istismar alanlarına yeniden sarılma arayışları’na girdiğini kaydetti. Bahçeli şunları söyledi:

“Hak talep eden işçiyi, memuru, çiftçiyi, emekliyi, esnafı ve işvereni tehdit ederek, kendi milletini sindirme yolunu tercih eden istisnai bir yönetim zafiyeti baş göstermeye başlamıştır. Yöneticilerde oluşan bu çaresizlik ve acziyet, toplumda korku uyandırmak, sanal tehditler yaratmak veya tehditleri abartarak millet vicdanını istismarla mağdur rolünü oynamak AKP kadrolarının başlıca siyasi sermayesi haline gelmiştir. Bu konuda geride kalan doğruluğu veya yanlışlığı tam olarak bilinmeyen olayların bile ısıtılarak gündeme taşınacağı ve ‘anlatacaklarım var’ denilerek yürütülecek ilkesiz propaganda ile oy avcılığına çıkılacağı anlaşılmaktadır. Etrafındaki riyakâr kadrolar, işbirlikçi yandaşlar ve çıkarcı medya gücünün yarattığı sahte gündemden sebeplenen Başbakan Erdoğan, milletimizin yaşadığı buhranı idrak edemeyecek kadar hayatın gerçeklerinden kopmuştur.”

-“BAŞBAKAN VE KADROLARININ TERCİH ETTİĞİ YÖNTEM AZAR, HAKARET, ŞANTAJ VE DAYATMA”-

Başbakan Erdoğan ve kadrolarının yaşanan ağır tahribatla yüzleşme durumunda kaldıklarında tercih ettikleri yöntemin ‘azar, hakaret, şantaj ve dayatma’ olduğunu savunan Bahçeli, demokrasi adına büyük adımlar atılacağından söz edenlerin başka fikirlere karşı ne kadar tahammülsüz olabileceğinin son örneğinin TBMM çatısı altında yaşandığını söyledi. Bahçeli, “Milliyetçi Hareket Partisi tarafından, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer hakkında verilen gensorunun 2 Şubat 2010 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulundaki görüşmeleri esnasında yaşanan vahim gelişmeler milletimizin gözü önünde cereyan etmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi seçim tarihi yaklaştıkça partisinde yaşanacak çözülmeleri durdurmak, iktidar imkânlarını kaybetmemek, her alana yayılan bunalımı gözlerden kaçırmak üzere yeni bir gerilim ve istismar stratejisini uygulamaya koymuştur. Bu stratejinin ana unsurları, sanal bir demokrasi taraftarlığı ve karşıtlığı Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik haklı veya haksız ithamlar, inançlar ve maneviyat üzerinden yapılan ağır istismarlar ile özel hayatını bile siyasetin malzemesi haline getirmekten utanmayan anlayış oluşturmaktadır” dedi.

-“MİLLİYETÇİ ÜLKÜCÜ CAMİA BU AHLAKSIZLIĞI ASLA UNUTMAYACAK"-

Bahçeli, karanlık kampanyanın araçlarının ise ‘işbirlikçi medya gücü, yandaş sivil toplum kuruluşlarının içte ve dıştaki uzantıları, uluslar arası kara para ve finans şebekeleri ile Başbakan Erdoğan’ın fedailiğini yapmaya hazır bazı AKP milletvekilleri’ olduğunu öne sürdü. Bahçeli, “Meclis’te yaşananların ardından güdümlü medya gücü tarafından partimize yönelik tek taraflı ve AKP’yi masum göstermeye çalışan çarpıtılmış haber ve yorumlar bu kirli ittifakın açık belgesi olmuş ve sözde tarafsız yayın yaptıkları iddiasında bulunanların ise kirli yüzlerini ortaya çıkarmıştır. Bu konuda AKP destekli hısım ve akrabalardan oluşan medyadan çarpıtılmış haberler beklenmek doğaldır. Ancak servetinin kaynağı şaibeli olan ve elindeki medya gücünü ticari faaliyetleri için iktidara kiralayan medya patronlarından Ahmet Çalık, Akın İpek, Turgay Ciner ve Ferit Şahenk’in elindeki haberleşme vasıtaları ve elemanları ile partimize yönelik karalamaların odağı haline geldikleri görülmektedir. Söz konusu olan medya temsilcilerinin gerçeğe aykırı ve ahlaken sorunlu yayınlarının devamı halinde, aziz milletimiz bunları affetmeyecek ve milliyetçi -ülkücü irade ise bu ahlaksızlığı asla unutmayacaktır” görüşünü dile getirdi.

-“ŞER İTTİFAKININ KİRLİ VE KARANLIK EMELLERİ…”-

“Şer ittifakı”nın kirli ve karanlık emellerine ulaşmakta en büyük engel olarak MHP’yi gördüğünü, bunun da son olayla Meclis zemininde ortaya çıktığını belirten Bahçeli, şunları kaydetti:

“Partimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde AKP grubuna mensup milletvekillerinin Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna yönelik tehditkar tavırları ve fiziki müdahale arayışlarını şiddetle reddetmekte kınamaktadır. Bu olay akıbetini anlayan müflis ve zavallı siyaset çürümüşlüğünün tahammülsüzlüğü olarak siyasi tarihe geçecektir. Aziz milletimizin de bu olayları tasvip etmesi mümkün değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsü iç tüzükte belirlenen esaslara uygun olmak kaydıyla hür vicdanın sesi olup, milletimiz adına her görüşün tam bir serbestlikle ifade edileceği en yüksek zemindir. Bu kürsüden yüce Meclise seslenen millet temsilcisine karışı yapılan maddi veya manevi engellemelerin demokrasi ve kürsü hürriyeti içinde görülemeyeceği de açıktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda söz alarak fikirlerini beyan eden partimize mensup milletvekiline ve grubumuza yönelik Başbakanın gözü önünde ve teşvikiyle sözlü ve fiziki müdahaleleri, sataşmaları ve hakaretleri kamuoyunun gözü önünde meydana gelmiştir. Milliyetçi Hareket Partisine mensup milletvekilinin sözlerinin saygı ile karşılanmaktan çok uzak bir anlayışla, cevap bekleyen sözlerine öfke ile yaklaşan Başbakan Erdoğan ve mesai arkadaşlarının tam bir çarpıtma ile konuyu yine bilindik istismar uzmanlıkları olan ‘başörtüsü’ konusuna kadar getirmiş olmaları içine düştükleri çaresizliğin son belgesidir.”

-“RÜZGAR EKEN MUTLAKA FIRTINA BİÇER”-

Başbakan Erdoğan’ı MHP’yi başörtüsü karşıtıymış gibi göstermesinin ‘yasakçı uygulamaları desteklermiş gibi çarpıtarak sunması utanmazlığın’ ulaştığı en son nokta olduğunu savunan Bahçeli, ‘peygamber’ tartışmalarını da değerlendirdi. Bahçeli, “Bu görüşmeler esnasında bir milletvekilimiz tarafından tartışmalara konu olarak, AKP sıralarınca ağır hakaretlerle ve tepkilerle eleştirilen, Başbakan tarafından kabul edilmeyen, olmayacağı söylenen ‘adeta peygamber tanımlaması’na dair iddialar da belgeleriyle doğru çıkmış, tartışmaların kaynağı olan AKP yöneticisi istifa etmek durumunda kalmıştır. 2 Ocak 2010 tarihinde TBMM çatısı altında AKP gurubu tarafından yaşatılanlar bu en yüksek millet mekânını ve onun saygınlığını korumaktan çok uzak kalmıştır. Dileğimiz buna benzer bir utanç verici olayın tekrar yaşanmamasıdır. Milliyetçi Hareket Partisi, başta başbakan Erdoğan olmak üzere AKP Meclis Grubunu siyasi terbiyeye ve hadlerini bilmeye davet etmektedir. Adalet ve Kalkınma Partisi için mukadder olan hesap verme günü göründükçe ve sandığın milletimiz önüne konulacağı tarihi fırsat yaklaştıkça panik hali gözlenen ve asabileşenlerin teslimiyetçi çırpınışları boşuna; iftira, istismar ve tehdide dayalı siyasetleri beyhudedir. Rüzgâr eken mutlaka fırtına biçecektir. Başbakan Erdoğan sabırları zorlamaktan artık vazgeçmeli ve yaktığı fitne ateşine ilk önce kendisinin düşeceğini iyi bilmelidir. Nereden ve kimden gelirse gelsin zorbalıklar, tehditler ve tahrikler bizi tek başına iktidar yolumuzdan alıkoyamayacaktır” dedi. (ANKA)

En Çok Aranan Haberler