HABER

Bahçeli'den Bilal Erdoğan'a: 57 İslam ülkesi dururken kaçacak, doktora yapacak Vatikan’ı mı buldun?

İçerik devam ediyor
İçerik devam ediyor

MHP lideri, geçen hafta pazar günü yapmayı planladığı İzmir mitingini, Ankara’daki saldırı üzerine ertelemişti

1 Kasım seçimleri yaklaşırken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeliilk mitingini İstanbul’da düzenledi.

Bahçeli, CumhurbaşkanıTayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın İtalya'da doktora yapmasını eleştirerek "57 İslam ülkesi dururken kaçacak, doktora yapacak Vatikan’ı mı buldun" diye sordu. MHP Genel Başkanı, "Şehit babalarına karaktersiz deyip kendi evladını yurt dışına kaçıran şahsiyette yerliliğin tortusu yoktur" dedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 'Saray'ın güdümünde olmakla' suçlayan Bahçeli, "Davutoğlu için, Davutoğlu korkak, Saray diplerinde gezen sinsi" ifadelerini kullandı.

Güvenlik riski ve seçime kısa süre kaldığı için mitinglerini 3 büyükşehirle sınırlayan MHP lideri, geçen hafta pazar günü yapmayı planladığı İzmir mitingini, Ankara’daki saldırı üzerine ertelemişti.

Bahçeli'nin konuşmasından satır başları şöyle:

“Geleceğimiz kurban edilmekte, şehirlerimiz kundaklanmaktadır. Türkiye sanki Suriye’ye dönmüştür. Türkiye adeta Irak’a çevrilmiştir. Türkiye maalesef Libya’nın, Lübnan’ın bedenine girmiştir. Ortadoğu’nun izbe ve kanlı şehirlerini aratmayan manzaralar önünü perdelemiştir. Türkiye bu duruma nasıl getirilmiş, Türk milleti bu tuzağa, bu kördüğüme nasıl düşürülmüştür? Üç tarafımız denizlerle, dört tarafımız düşmanlarla çevrilmiştir. Hal böyleyken sorumlu kim ya da kimlerdir. 20 Temmuz’dan bu tarafa, dün Dağlıca’da bugün de Tunceli’de verdiğimiz şehitlerimizle 93’ü asker, 75’i polis, 4’ü korucu olmak üzere 172 vatan evladı şehit edilmiş, 177 sivil vatandaş hayatını kaybetmiştir. Bunların suç ortakları nerelerdedir? Hem bugün hem de tarih boyunca yurdunu alçaklara uğratmamak uğruna göğüslerini siper eden bütün şehitlerimizle övünüyor, hepsine Allah’tan rahmet diliyorum.

Türkiye kan revan içindedir. Türkiye iyi durumda değildir.” diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Millet kaygı ve korku sağanağı altındadır. Devlet tedirgin ve dağınık haldedir. AKP’li seçim hükümeti ise sakat, sancılı ve şuursuz durumdadır. Son yurdumuz adeta cenaze evine, taziye çadırına dönmüştür. Bedenine bomba saran üzerimize saldırmaktadır. Eline silah alan sırtını farklı güç merkezlerine dayayan terör örgütleri başımıza üşüşmektedir. Gözlerini kan bürümüş kiralık katiller satılık tetikçiler, insan görünümlü caniler Türkiye’yi ablukaya almışlardır.

Sizler korkuyu püskürtüp umudum meşalesini yakıyorsunuz. Sizler Türkiye üzerinde hesap yapanları şaşkına çevirip huzurlu bir geleceğin kilidini açıyorsunuz. En zor zamanlarda ülkenize sahip çıktınız. En zor zamanlarda 'var mısınız' diye soranlara 'biz varız' dediniz. Yıldırıcı saldırılara göz açtırmadınız. Buraya geldiniz çünkü siz Türkiye’siniz.

"Dantelli kefen giyenler..."

İnsan görünümlü caniler Türkiye’yi ablukaya almıştır. “10 Ekim 2015 günü Ankara tren garı önünde yaşanan canlı bomba felaketi cumhuriyet tarihimizin en kanlı sahnelerinden birisi olmuştur. Bu saldırıda 102 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, yüzlercesi yaralanmıştır. Ülkemiz kana bulanmakla kalmamış, korku tüneline de sokulmuştur. Üstelik bunu fırsat bilen terör yedekleri bu açık hava toplantımızı sabote etmek için sosyal medyadan dedikodu yaymışlar, emniyet konusunda şüphe uyandırmaya azmetmişlerdir. Neymiş, burada bomba patlayacakmış. Biz silahtan, bombadan korkup, ölümden çekinseydik ne imanımızda samimi ne de davamızda gözüpek olabilirdik. Biz böyle ucuz tehditlere, bayat numaralara 46 yıldır asla pabuç bırakmadık, asla da bırakmayız. Biz dantelli kefen giyenlere, etek giyip nifak kusanlara çok şükür hiç benzemedik. Benzemeye de niyetimiz yok. İster toplarını tüfeklerini alıp, bombalarını kuşanıp gelsinler, biz buradayız. İsterse yedi düveli peşimize taksınlar hepsinin hakkından tek başımıza geliriz. Biz ‘korkma’ diye başlayan İstiklal Marşı’mızın manzum mısralarından inanmış, milli mücadele ruhu ile donanmış, ancak Allah’ın huzurunda eğilecek başı olan milliyetçi-ülkücü hareketiz.

Ülkede bahar havası esecekti, söyleyiniz bana Türkiye’de ağlamayan ana kaldı mı? Şimdi de 'ne mutlu şehit analarına' diyecek kadar alçalıyor sonra da akan kanların hesabını sormaktan söz ediyorlar. Bunlarda ne ahlak ne haysiyet kalmıştır. 2007’te sıfırdan alınan terör AKP’yle yeniden azmıştır. PKK’yla yürütülen pazarlıklar bölünme heveslilerine yaramıştır. PKK’nın siyasi şubesi HDP saraylarda ağırlandı. İmralı canisinin mesajları mitinglerde okutuldu. PKK’yla başkanlık pazarlığı yaptılar. Oslo’da rezilce diz çöktüler.

"Müzakereye herkes razı olsa bile şehitlerimiz razı olmaz"

Yüzyıllık denetimden kurtulduk diye sözde uzlaşmaya vardılar, Barzani’yle anlaştılar. Teröre geçiş sağladılar. Habur’da katilleri karşılarken utanmadan bizleri suçladılar. Oysa biz diyorduk ki bu yaptığınız baştan ayağa yanlıştır. Terörist namlusu milletimizin ensesinde durursa terör bitmez. Ya kendiliklerinden teslim olup adalet önüne çıkarlar. Ya da kalanların teslim olmaya zorlayan köklü bir imha hareketine girişilmelidir. Pazarlık müzakere gibi çürümüş yöntemlere herkes razı olsa bile şehitlerimiz razı olmaz. Dedik ki PKK’nın teröre mola vermiş olması sizi yanıltmasın. Ayrılmak için binlerce evladımızı katlettiler. Sizi teröristlere bölünme yolu açarsanız zaten teröre ihtiyaçları kalmaz. Anadolu’yu Yunan’a verseydiniz savaşa gerek olmazdı. Süleyman Şah’ın 10 asırlık naaşını bir avuç çapulcu önünden kaçarırken de bunları yaptılar. Biz dedik ki teröristlere istediklerini verirseniz daha fazlasını isterler. Eline kan bulaşmış bu örgütün taktiklerini ağzınıza kanmayın. Onlar iyi şeyler olacak dediler, biz bölünmeye kapı aralıyorsunuz dedik. Onlar çözüm dedikleri bizler çözülme dedik. Onlar Apo'ya 'sayın' derken biz 'bebek katili' diyorduk. Bunları dedik diye o zamanın başbakanı tarafından 'morg bekçisi' diye itham edildik. Sonuç itibariyle 20 Temmuz’da itibaren terör yer yanımızı kasıp kavurdu.

Bilal Erdoğan'a: 57 İslam ülkesi dururken vatikan'ı mı buldun?

Bu vatan Türkiyelilerin değil Türk milletinindir. Şehit babalarına karaktersiz deyip, kendi evladını yurtdışına kaçıran bir şahsiyetle milliliğin tortusu görülebilir m?

Erdoğan ve Davutoğlu birden bire millilik yarışına girmiştir. Bunlar için milli olmak yakayı kurtarmak demektir. Papaz elbisesi giyme Erdoğan’ı Hıristiyan göstermeyeceğine göre, millilik demekle de milli olmaz. Millilik Erdoğan’ın cehennemi olacaktır. Türk milleti yoğun çok boyutlu çok aktörlü bir fitne kampanyasının hedefindedir. Türkiye’nin etrafı terör örgütlerinin egemenliği altına girmiştir. Irak’taki mezhep ve etnik merkezli istikrarsızlık hızla yayılmaktadır. Türkiye’nin dış politikası çökmüştür. Sınırımızın diğer yakasına Kürdistan propagandası yapılmaktadır.

Erdoğan’ın Şam’da namaz kılma heyecanı yerini canlı bombalara bırakmıştır

Ankara’da bomba patlıyorsa bunun bedelinin iktidarın ödemesi şarttır. Sınır güvenliği sağlayamayan canlı bombaların kimliği bilinmesine rağmen yakalayamayan aciz Başbakan’ın 1 Kasım’da görevden alınması şarttır.

Ölen Suruç katliamcısını hukuka teslim etmekle övünen kafası karışık bu başbakanla ulaşılacak bir gelecek yoktur.

Davutoğlu fikren zihnen ahlaken perişandır. 400 milletvekili almak için iblisle bile masaya oturacak bu gözü dönmüşlerden Türkiye’yi kurtarmak zorundayız. 1 Kasım’da ülkenin geleceğine oy verecek misiniz? Artık yeter Türkiye kazansın. Türk milleti bir yıldız gibi parlasın.

Demokrasi düşmanları AKP’nin kanatları altına girmiştir. 7 Haziran’da beklentileri karşılanmayan Erdoğan ve Davutoğlu, eşgüdüm halinde Türkiye’yi seçime sürüklemişlerdir. İstikrarsızlığı sorumlusu AKP’dir. AKP’nin sonu gelmiştir. Erdoğan’ın Türkiye aleyhine yaptığı planlar bozulacaktır. Yıkım kadrosunu çözülme lobisini MHP alp edecektir. Türk milletini rahata ve refaha ulaştıracağız. Bizi karalıyorlar. Bize hayırcı diyorlar. Seçime gidiyorsak MHP gövdesini taşın altına koymaya hazırdır. Davutoğlu bize hiç bir zaman koalisyon teklifinde bulunmadı.

"Davutoğlu, Erdoğan'a 'hayır' diyebildin mi?"

Davutoğlu bize geldiğinde olumlu yaklaştık. Davutoğlu tepeden tırnağa aldatmadır. Ekranlarda gösterdiğimiz silah çantanın ardından Davutoğlu şoka girmiştir. Çünkü bunların derdi kutudur.

Kutuya giren çıkandır. Koalisyona yanaşmayan Erdoğan ve Davutoğlu’dur. Davutoğlu korkak, Saray diplerinde gezen sinsidir. Davutoğlu sen de bir kez olsun onurlu davranıp haysiyetli bir şekilde hayır diyebildin mi? Oslo’da evet dediniz, İmralı’da evet dediniz, Avrupa başkentlerinde 'evet' dediniz. Hesap vermeye gelince 'hayır' dediniz. MHP Türkiye’nin son siperidir ve hem evet hem de hayır demesini bilir. Biz AKP gibi her şeye evet deseydik son yurdumuz sönerdi. Türkiye’ye Avrupa’nın hasta adamı diyorlar. Bölünmemizi bekliyorlar.

Türkiye’nin bu kötü gidişatına sessiz kalacak mısınız? Ülkenin geleceğine oy verin hesabı sorun bu oyunu bozun. Geçişi kucaklayıp, geleceğe koşmanın vaktidir. Türk milletini refaha biz kavuştururuz.

En Çok Aranan Haberler