Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 70’inin birinci ve ikinci derecede deprem bölgesinde olduğunu ifade ederek, sağlıksız ve altyapısı oluşmamış şehirlerin, dönüştürülüp kendisiyle barışık, çevresiyle uyumlu, hayatı pozitif yönde etkileyecek bir yapıya kavuşturulması gerektiğini belirtti.
17 Ağustos Gölcük Depremi’nin 13. Yıldönümü münasebetiyle bir mesaj yayımlayan Bakan Bayraktar, mesajında, Türkiye gibi deprem riski yüksek olan ülkelerin, karşı karşıya kalmış olduğu afetler dolayısıyla, acil tedbirler alması ve alınan bu tedbirlerinse, peşinen uygulanması gerektiğini bildirdi. Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 70’inin birinci ve ikinci derecede deprem bölgesi altında kaldığını ifade eden Bayraktar, 1950‘li yılların ortalarından itibaren köyden kente göçün neticesinde sağlıksız, altyapısız ve düzensiz yapılaşmayla birlikte meydana gelen bir afet sonucunda yıkımın kaçınılmaz olduğunu söyledi. Bakan Bayraktar, sağlıksız ve altyapısı oluşmamış şehirlerin, dönüştürülüp kendisiyle barışık, çevresiyle uyumlu, hayatı pozitif yönde etkileyecek bir yapıya kavuşturulması gerektiğini dile getirerek, aksi halde bu sağlıksız tutumun, insanların üzerine de yansıyacağını ve sonuçta toplumsal dokuyu bozacağını kaydetti. Bayraktar, 17 Ağustos depreminin maddi yaralarını sarma çalışmalarının halen devam ettiğini, bu kaybın eninde sonunda bir şekilde telafi edileceğini söyledi. Fakat can kayıplarının sızısının aynı dozajda devam ettiğinin altını çizen Bakan Bayraktar, depremlerin ve can kayıplarının önüne geçmek için afet riski altındaki alanların dönüşümü adı altında bir yasa çıkardıklarını söyledi.
Depreme hazırlıklı olmak için sağlıksız ve altyapısız binaların afet riskli alanlarda tespit edilerek yıkılıp yerine yenilerinin çağa uygun, tarihiyle ve geleneğiyle barışık, yeşil alana duyarlı ısı yalıtımlı binalar olarak yapılması gerektiğini kaydeden Bayraktar, "Deprem, yıkacak bina bulmasın. Yıkabilecek binaları yakalamasın veya yıkabileceği binayı boş yakalasın. Çıkardığımız yasayla hedefimiz bu. Çok reel, günün şartlarına uygun bir yasa yaptık. Bu yasada biz; mal hakkını, mülkiyet hakkını, taşınmaz mal hakkını, gayrimenkul hakkını çok önemsedik. Dedik ki; mülkiyet hakkı anayasal bir haktır, vazgeçilmez bir haktır, bu hakkı bizim korumamız lazım. Bu haklardan daha önemli olan can hakkı var, yaşama hakkı var, hayat hakkı var. Yasamızın eksenine kaidesine yaşama hakkını koyduk, insanların can güvenliğini koyduk. Lafsına, ruhuna, manasına, eksenine, vitrinine bunu koyduk." dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz