Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, KCK davasında tutuklu bulunan vekillerin tahliye talebinin reddedilmesiyle ilgili olarak, “İstanbul 13. ağır ceza mahkemesi tahliye kararı verirken, Diyarbakır’da mahkemelerin tahliye reddi yönünde karar vermesini bir hukukçu, bir siyasetçi olarak anlamam mümkün değildir. Eğer anayasa mevcut anayasa, eğer kanunlar mevcut kanunlar ise iki ayrı kararı kimse bana izah edemez” değerlendirmesinde bulundu.Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Diyarbakır yürütülen KCK davasında tutuklu vekillerin tahliye talebinin reddedildiğinin hatırlatılması üzerine, “Hukuk devleti herkesin eşit olduğu, hukukun üstünlüğünün herkes için geçerli olduğu, mahkemelerin de hukukun üstünlüğünü ayakta tuttuğu devletti. Eğer anayasa birse, kanun birse, bu anayasa ve kanunu uygulayanların sayısı ne kadar çok olursa olsun uygulamanın da birbirine örtüşmesi lazım. Anayasa mahkemesinin bireysel başvuru kararı üzerinde verdiği kara sonucu İstanbul 13. ağır ceza mahkemesi tahliye kararı verirken, Diyarbakır’da mahkemelerin tahliye reddi yönünde karar vermesini bir hukukçu, bir siyasetçi olarak anlamam mümkün değildir. Eğer anayasa mevcut anayasa, eğer kanunlar mevcut kanunlar ise iki ayrı kararı kimse bana izah edemez. Hukuk herkese eşit uygulanmalı. İstanbul’da da, Ankara’da da, Diyarbakır’da da. Ben mahkemenin bu konunda verdiği kararı hukuka uygun bir karar olarak değerlendirmiyorum. Umarım mahkeme bu kararını itirazlar doğrultusunda düzeltir, yenden değerlendirir. Hukuk devletine, anayasaya aykırı bir uygulamadır diye düşünüyorum. Eğer mahkeme haksızlığı ortadan kaldırmaz ise bir yanlış var ise o yanlışı düzeltmek de parlamentonun görevidir” dedi.Bozdağ bir soru üzerine tutuklama konusunun bir tedbir olabileceğini ancak esas olanın bütün sanıkların tutuksuz yargılanması olduğunu ifade ederek, “Ama maalesef Türkiye’de bazı olaylar nedeniyle tutuklama adeta cezaya dönüşen sonuçlar ortaya koydu. Onun için biz tutuksuz yargılanmanın esas olduğu, tutuklamanın istisna olduğu bir uygulamanın Türkiye’ye daha da yakıştığına inanıyoruz. Ama son tahliyelere baktığınız zaman ya da tahliye edilmeme kararına baktığınız zaman o zaman insan tabii aynı kanun varken farklı kararlar otaya çıkmasını bir hukuk devleti açısından farklı değerlendiriyor. Darbe teşebbüsünde bulunmuş olanlar tahliye edilirken henüz yargılananların tahliye edilmemiş olması da ayrı bir garabettir” şeklinde konuştu.Bekir Bozdağ Adli Kolluk Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle ilgili sorular üzerine şunları söyledi:“Bu kuvvetler ayrılığı ilkesine ters düşen bir durum değildir. Bizim yasalarımızda adli kollukla ilgili yasada yer almayan hususların yönetmelikle düzenleneceği ifade edilmektedir. Bu yönetmeliği dün de yapan hükümetti, değiştiren yine hükümettir. ‘Dün biz yaptığımızda bu yönetmelik doğruydu, bugün yok kardeşim yanlıştı’ diye değerlendirme yapmak son derece yanlıştır. Yönetmelikte yapılan değişiklik anayasa ve yasalarımıza uygun bir değişikliktir. Bu soruşturmalarla ilgili daha önce de söyledim soruşturmanın gizliliğini ihlal eden pek çok hadise yaşandı. Bir yandan şu söyleniyor ‘haber verirsek soruşturmanın gizliliği ortadan kalkar’. ‘Emniyet müdürü hırsızı kollayabilir ama polis kollamaz, vali hırsızı koruyabilir ama savcı kollamaz’ gibi bir yaklaşım kabul edilebilir değildir. Ama bazı gazetelerin muhabirleri, yöneticileri bu gizli dosyaların tamamından haberdarlar. Yani devletin valisi, emniyet müdürü, bakanı haberdar olursa yolsuzluk soruşturması tehlikeye düşer diyenler bunları gazeteler, muhabirler bunları ortaya koyduğunda soruşturmanın selameti tehlikeye düşmüş olmuyor mu. Bir soruşturmada gizlilik varsa o gizlilik herkesin uyması gereken bir gizliliktir. Bu belgeler dosyadadır. Bu evrakların fotokopileri nasıl oluyor da bazı gazetecilerde dolaşıyor. Birisinin bana bunu izah etmesi lazım. Bunu kim verebilir, soruşturma evrakı kimin elindeyse onlara bakalım. Birinci derecede savcıların elindedir. İkincisi yazan zabıt katiplerinin haberi olabilir. Adli kolluk görevi yapanlar. Eğer bir sızma varsa bunların içinde birileri tarafından sızmış olabilir. Öyle ise bizim böylesi hukuk ihlali olan bir eylem varsa bununla ilgili suç duyurusunda bulunmak yadırganacak bir durum değil. Her kimse bunların araştırılması tespit edilmesi ve suçları sabit olduğu zaman cezalandırılmasını ben yargıdan talep ediyorum. Esasında bunlarla ilgili suç duyurusunda bulunmama da gerek yok”Bozdağ, emniyet müdürlerinin yerlerinin değiştirilmesi ile ilgili olarak ise “Bir yerde idari bir tasarrufta bulunmak gerekirse bu olabilir. Onları atayan irade görevden de alabilir. Atarken bunun altında bir şey aranmadığı gibi görevden alırken de bir şey aranmaması gerekir. Bazı kamu görevlileri hakkında ‘görevi kötüye kullanma’ iddiaları varsa bu iddiaları soruşturmak ülkeyi yönetenlerin görevidir. Görevi kötüye kullandıklarına ilişkin iddiaları soruşturmak üzere görevlendirmeler yapıldı, bu soruşturmaların selameti açısından görev değişiklikleri yapıldı” ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz