Bakan Çavuşoğlu, katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bakan Çavuşoğlu, Ukrayna-Rusya gerilimine ilişkin, Türkiye'nin pozisyonu açık olduğunu belirterek "İki tarafla da ilişkileri iyi olan ülke olarak 'ilave bir gerginlik olmasın' diyen ülke olarak gerginliğin azaltılması yönünde adımlar atıyoruz. Samimi şekilde iki tarafla da görüşmelerimiz devam ediyor. Burada önemli olan; sorunun çözülmesi. Önce gerginliğin azaltılması, sonra bu bölgenin kalıcı istikrara kavuşturulması. Bazıları 'Ben de bu işin içinde varım' demek için atılan adımlar. Burada samimiyetsizliği görüyoruz. Gereksiz açıklamalardan da kaçınılması lazım. Ukrayna'ya gittiğimizde de gördük; 'Rusya bugün işgal edecek' açıklamaları Ukrayna'da paniğe sebep oluyor, ekonomik olarak da Ukrayna'ya zarar veriyor. Bir ay önce de 'Yarın işgal edecek' diye açıklamalar vardı, gerçek tablo bu değil. Olası bir çatışma riski var mı, var. Ama çok da abartıldığını düşünüyoruz. Türkiye, her iki ülke ile arası iyi olduğu için çabalarımız herkes tarafından görülüyor ve takdir ile karşılanıyor. İki ülke arasında bir arabuluculuk fikri ortaya çıktı; Ukrayna tarafı bunu istiyor, hazır. Rusya tarafı henüz kapıyı kapatmış değil. Rusya ile de yapacağımız toplantının ev sahipliği sırası bizde. Ruslardan tarih önerisi istedik. Bu toplantıyı da gerçekleştireceğiz, Ruslarla da konuşacağız. İddialı olmadan elimizden gelen çabayı göstermemiz lazım" dedi.
Çavuşoğlu, İsrail ile normalleşme adımları ilgili de, "Bir ülke olarak, millet olarak ilkesel bir politika izliyoruz. Yanlış gördüğümüz şeyi, açıkça söylüyoruz. İsrail ile bir diyalog başladı, yeni hükümet ile birlikte. Cumhurbaşkanı'mız, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile 4 defa görüştü. 'İsrail ile ilişkilerimizi normalleştirmek' demek; Kudüs davasında temel tutumlarımızdan vazgeçmek anlamına gelmez. İlişkilerin biraz daha normalleşmesinin faydası da olabilir. Filistinlilerin evlerinin işgal edilmesine 'evet' diyebilir miyiz, hayır. Bu konudaki tutumumuz gayet net" diye konuştu.
Çavuşoğlu, bir televizyon kanalında yayımlanan programda Ayşenur Arslan'ın TMT'ye ilişkin sözlerine tepki göstererek, şunları söyledi:
"TMT'ye yönelik televizyon kanalında son derece üzüldüğümüz bir söylem gördük. Büyük bir yanılgının olduğuna inanmak isterim. TMT, KKTC'nin Kuvayı Milliye'sidir. Kıbrıs'ta Türklerin direnişinin sembolüdür. Böylesine bir 'Kuvayı Milliye' dediğimiz TMT'nin, mafya, cinayet, illegal işlerle anılması hepimizi üzer. Böyle bir söylemi görünce inanamadım; tekrar dinledim, hanımefendinin açıkça bu söylem içende olduğunu gördük, son derece üzüldük. İnşallah, düzeltici açıklama yaparlar. Çünkü açıklama dün KKTC'de ve Türkiye'de infial yarattı. Kıbrıs meselesine gelirsek, hidrokarbonda gelir paylaşımı. Rumlar 'evet' dese, samimi olsa, AB de Rumları ikna etse; çok kolay. İki taraf arasında hakça gelir paylaşımı düzenlenebilir. Ondan sonra sondaj faaliyetini kim yapmış önemli değil. Ama maalesef Kıbrıs Türk tarafı yapıcı tekliflerde bulunmasına rağmen Rum tarafı bunu reddetmiştir. Basit bir hakça paylaşımdan bahsediyoruz. Rum kesimi tüm müzakerelerde masayı devirdi. Bir daha federasyon için müzakere etmeyeceğiz. 54 sene müzakere ettik ve başarıya ulaşamadık. Bunun nedeni de Rum kesiminin tutumu olmuştur. TMT niye kuruldu, bu mezalime karşı Kıbrıs Türk halkını korumak için kuruldu. 1960 anlaşmasında Kıbrıs Türklerine verilen hakları savunuyoruz."
Çavuşoğlu, kıta sahanlığının ihlaline ilişkin şöyle konuştu:
"Kıta sahanlığımızın batı sınırlarını belirledik, BM'ye kaydını yaptırdık. Buradan taviz vermemiz mümkün değildir. Son bir yıl içinde Rum tarafı ve Yunanistan 9 defa kıta sahanlığımızı ihlal etmek istedi. Bazılarını diplomatik yolla engelledik. Sonuç itibarıyla bazılarını bu girişimlerimizden dolayı engelledik, bazılarını da sahada deniz kuvvetlerimiz tedbirlerini alıyor. Gerekli uyarıları yaparak kıta sahanlığımıza hem güneyde hem de batıda bu gemileri sokmadık. Kararlılığımız açık, nettir. Burada ancak Türkiye ile iş birliği yaparsanız olabilir. Bilimsel araştırma mı? Türkiye'den izin alırsanız, olabilir. Bu konuda tutumumuz hiçbir zaman değişmez. Kıta sahanlığımızı savunacak güçte ve kararlılıktayız" dedi.
Çavuşoğlu, BM'ye iki tane mektup gönderdiklerini anımsatarak, "Silahsızlandırılmış adaların statüsünü Yunanistan ihlal ettiği için gönderdik. Bu adalar, Lozan ve Paris anlaşması ile Yunanistan'a silahsızlandırma şartıyla verilmiştir. Yunanistan, buraları anlaşmaları ihlal ediyor. Yunanistan bundan vazgeçmezse, bu adaların egemenliği tartışılır. Çünkü şartı ihlal ediyorsunuz. Gerekirse son uyarılarımızı yapacağız ve bu tartışma başlar. Yunanistan aslında kabul ediyor, neymiş Türkiye'den bir tehdit görüyorlarmış ve o yüzden ihlal ediyorlarmış. Adaya koyduğun birkaç asker ve silahla mı tehdidi önleyeceksin? Doğru söylemiyorlar. Bunun peşindeyiz, peşini de bırakmayacağız. Bu anlaşmaların tarafları var; Lozan, Paris Anlaşması. Uluslararası arenada elbette tartışmayı başlatacağız" diye konuştu.
Çavuşoğlu, Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecini Azerbaycan'ın da desteklediğini belirterek, "Azerbaycan ile istişare etmeden adım atmadık. Azerbaycan da bizim Ermenistan ile doğrudan temas içinde olmamızı tercih eder. Şimdi Güney Kafkasya'da bu problem, Azerbaycan'ın Karabağ Zaferi ile sonlandırıldı. Artık barış, iş birliği olması lazım. Bölgede önemli projeleri hayata geçirerek, bölgenin kalkınması için çalışmamız lazım. Bunun için de tüm ülkelerin aynı anlayış içinde olması lazım. Herkesin bu sürecin içinde olması lazım. Kimsenin dışlanmaması lazım, Ermenistan da dahil. Karabağ Zaferi'nden çıkan bir ders ve fırsat var. Zaferden hemen sonra olumlu mesajlar verdik. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan seçimi kazandıktan sonra önemli mesajlar verdi. Cumhurbaşkanı'mız buna olumlu cevaplar verdi. Özel temsilciler atadık. Moskova'da görüştüler. Şimdi 24 Şubat'ta Viyana'da görüşecekler. Azerbaycan da Ermenistan ile kalıcı bir barış istiyor" ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ı Türkiye'ye davet ettiğini belirterek, "Washington'a gidip gündemde olan konuları daha geniş ortamda konuşmak istediğimi söyledim. 'Karşılıklı ziyaretlerde bulunalım' dedik, mutabık kaldık. Türkiye'nin şu süreçte önemini herkes daha fazla görmeye başladı. Türkiye gibi dost müttefik bulunmaz. Fakat F-35 sorunu bu konularda tablonun değişmesini oturup, beklememek lazım. Başka seçenekler üzerinde durmak lazım. Türkiye'de görüşmeler devam ediyor. ABD'de uzmanlarımız, askerlerimiz ilgili arkadaşlarımız gittiler. F-16 yeni nesil alınması ve mevcut F-16'ların modernizasyonu için görüşmeler devam ediyor" ifadelerini kullandı.
DHA