Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, bulunulan coğrafyanın özeti olan aşurenin birliğin ve beraberliğin sembolü olduğunu söyledi. Çelik, Alevi çalıştaylarında cemevlerine statü kazandırma, din kültürü ve ahlak bilgisi ders kitapları ve Madımak Oteli’nin iyi bir şekilde çözüme kavuşturulması konularının öncelikle çözümü konusunda karar alındığını söyledi.
Faruk Çelik, Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde Hacıbektaş Kültür Derneği tarafından düzenlenen '1.Uluslararası Hacıbektaş Aşure Günü' programına katıldı. Hacıbektaş Kültür Merkezi’ndeki programda, Arnavutluk, Makedonya, Irak, Azerbaycan ve İran’dan kanaat önderleri, şair ve yazarlar ile çok sayıda davetli de hazır bulundu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı semah ekibinin gösterisinden sonra programın açılış konuşmasını yapan Hacıbektaş Kültür Derneği Başkanı Nafiz Ünlüyurt, sorunları; dialog, hoşgörü, uzlaşı içerisinde çözme yanlısı olduklarını belirtti.
Alevilerin birlik ve beraberlik içerisinde hareket edememesinin çözmek zorunda oldukları en önemli sorunları olduğunu belirten Ünlüyurt, “Bizleri hoşgörü, uzlaşı içerisinde diyalog yoluyla sorunlarımızı çözmek istediğimiz için, korkaklık ve yandaşlıkla hatta ihanetle itham edenler oldu. Biz uyum içerisinde, karşılıklı anlayışla sorunlara çözüm arayışı içinde olacağız. Aşure’nin taneleri gibi bir ve beraber olmak için çaba göstereceğiz. Bir araya gelme, toplanma, karşılıklı anlayışla çözüm için çalışacağız.” dedi.
Ünlüyurt, Hacıbektaş için Nevşehir Üniversitesi bünyesinde Hacıbektaş Veli ve Alevi- Bektaşi Araştırma Enstitüsü ile Hacıbektaş Cem ve Kültür Evi kurulması için her kesimden destek beklediklerini de kaydetti.
Daha sonra kürsüye gelen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, İslam tarihinin en acı olaylarından biri olan Kerbela vahşetinin 1372. yılı nedeniyle toplanıldığını hatırlatarak, Kerbela'nın tüm insan aleminin ortak mateminin adı olduğunun altını çizdi.
Hz. Hüseyin'i ve mücadelesini anlamanın; aslında dünü, bugünü, yarını anlamak olduğunu dile getiren Çelik, "Hz. Hüseyin, İslam’ın birlik ve beraberliği için zulme ve saltanata başkaldırının adıdır. Onlar, Allah'ın emrine, Peygamberimiz (sav)'in emanetine ve Müslümanların kardeşliğine sahip çıkmak için hayatlarını feda ettiler." dedi.
Kerbela'nın, bütün İslam aleminin ortak mateminin ve acısının adı olduğunu kaydeden Çelik, "Birileri sinsi planlarını üzerimizden hiç eksik etmedi. Ama biz her seferinde 'hayır' dedik. Her şeyimizi feda ederiz ama kardeşliğimizden, hoşgörüden, birliğimizden, dirliğimizden asla taviz vermeyiz. Çünkü bizim kültürümüzde hor görmek yok, hoş görmek var. Kalleşlik yok, kardeşlik var. Ayrışma yok, kardeşlik var. Bizim insanları köylü veya ikinci- üçüncü sınıf diye ayırma lüksümüz yok, olamaz." diye konuştu.
"ÇALIŞTAYLAR SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE KATKI SAĞLADI"
Bakan Çelik, çalıştaylar sayesinde Alevilerin sorunlarının hiç bir zaman olmadığı kadar toplumda ele alındığını kaydetti.
Sorunların ele alınış biçiminin kendisini ve akl-ı selim olanları memnun ettiğini aktaran Çelik, "Alevileri tanımayan, bilmeyen veya yanlış bilenler, bizzat kaynağından kendilerinden tanıma imkanı buldular. Geriye doğru baktığımız zaman acı olaylar var. Sivas, Çorum, yeniçeri, Yavuz Sultan Selim deriz. Değer yargılarımızı birbirimize açabildik. Bunlar bizim kültürümüzün yansımalarıdır. Hepsi takdire şayandır." ifadelerini kullandı.
Madımak Oteli'nin kamulaştırıldığını dile getiren Çelik, şöyle devam etti: "Alevi ve Sünni kanaat önderleri ile birlikte 17 yıl sonra devlet olarak Sivas'a gittik. 17 yıl sonra gitmek eleştirilecek. Özel bir siyasi amaçla burada değilim. Samimi olarak ifade edeyim. Geçmişe doğru baktığımız zaman hep siyasi mücadelelerin olumsuzluklara zemin hazırladığını göreceksiniz. Çözüm yeri politik bakışta değildir. Sorunu kabul etmek, insan hakları bağlamında konuyu ele alıp birlikte çözüm aramakla olur. Yoksa benim parti, senin parti gibi yaklaşımlarla sorun çözülmez." şeklinde konuştu.
"Madımak’tan sonra din kültürü ve ahlak bilgisi kitabı ile ilgili çok şey söylendi. Bu kitaptan ne Sünniler, ne Aleviler memnun." ifadelerini kullanan Bakan Çelik, şunları kaydetti: "Burada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları vardı. Konuyla ilgili bizzat Alevi yazarlar bir araya gelerek müfredata katkı yaptı. Kitaplarda ilk defa Alevilik, Caferilik anlatılır hale geldi. Kitapları okumanızı ve eleştirilerinizi yapmanızı bekliyorum."
"AŞURE BU COĞRAFYANIN ÖZETİ"
"Aşure tatlı tat, bir tarafta matem. Acıyı bal etmek bu işte." diyen Çelik, şöyle devam etti: "Aşureyi dinlediğimizde bizi, bize anlatıyor. Geçmişimizi, bugünümüzü yarınımızı anlatıyor. Kayısı, ceviz, buğday bir araya gelerek, hiç biri birbirinin lezzetine karışmayarak bir zenginlik oluşturuyor. Kimsenin birbiri ile derdi yok. Tek dertleri iyi bir tat bırakmak. Aşure bu coğrafyanın özetidir. Birliğimizin, beraberliğimizin sembolüdür. Bu ne kadar birlikte yürüme imkânı olduğumuzun göstergesidir. Kimsenin endişesi olmasın. Hacı Bektaş Veli'nin, Mevlana'nın, Yunus Emre'nin, Ahmet Yesevi’nin ipine sarılmalıyız. Torunlarımıza sorunları değil, maya olan sevgiyi bırakmalıyız."
Konuşmalardan sonra Alevi dedesi Hasan Kılavuz tarafından okunan duanın ardından katılanlara ve vatandaşlara Hacıbektaş Kültür Merkezi avlusunda aşure ikram edildi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz