ANKARA (İHA) - Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Cumhuriyet'in nitelikleriyle çatışmayan işler yapmaya devam edeceklerini belirterek, İmam-Hatip okullarını kendisine yönelik kullanan muhalefete, "Ben bu zamana kadar hiçbir İmam-Hatip okulu açmadım" dedi.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, yeni Açık Lise Yönetmeliği'nin İmam-Hatip Liseleri'nin önünü açacağı şeklinde çıkan eleştirilere cevap verdi. Özel Jale Tezer Anadolu ve Fen Lisesi'nin açılışında konuşan ve özel okulların önemini anlatan Bakan Çelik, "Eğer biz 24 saatin 23 saat 50 dakikasını başka işlerle 10 dakikasını da İmam-Hatip ve özel okullarla ilgileniyorsak, bizi sürekli bunlarla ilgilenmekle itham ediyorlar" şeklinde konuştu. Bu tavırların ideolojik ve hasmane bir tavır olduğunu dile getiren Çelik, "Bizi bunlar üzerinden siyaset yapmakla itham edenler, aslında bunlar üzerinden muhalefet yapıyor. Ben 74 vilayet ve 400 ilçeye gittim, bugüne kadar Türkiye'nin hiçbir yerine imam hatip okulu açmak için gitmedim. Ama takıntısı olan bazı insanlar nedense bunu özellikle ön plana çıkarıyorlar" açıklamasında bulundu.
Özel eğitimin önemine değinen ve bu yönde yaptıkları çalışmalarla ilgili bilgi aktaran Bakan Çelik, özel okul açıp işletenlerin eğitime yüzde 100 değil, yüzde 300 destekte bulunduğunu söyledi. Çelik, "Birileri bu sözüme kızıyorlar, kızsınlar, bunu bir daha söylüyorum. Özel okul açanlar, okulun tefrişini, öğretmenin maaşını ve her şeyini kendisi karşılıyor. Sadece okul yaptıran yüzde 100 destek veriyorsa, okulun her şeyini karşılayan eğitime yüzde 300 destek vermiş olur" dedi.
Dar gelirlerinin eğitimine katkıda bulunmak isteyenlerin de özel okul açmasını tavsiye eden Çelik, bu sözünü şöyle açıklık getirdi:
"Dar gelirliler çocuğunu özel okula göndersin diyen yok. Ama özel okulların devlet okulları içindeki oranı yüzde 1.9. Biz bunu makul bir süre içinde yüzde 20'ye çıkarabilsek, yani yüzde 20 evladımızın okul masraflarını velisi üstlense, biz o zaman 17 katrilyonluk bütçemizi 15 milyon öğrenciye değil, 12 milyon öğrenciye böleceğiz. Yani kendi eğitimine hiç para ayıramayacak fakir insanların çocuklarına daha fazla para harcayacağız, daha fazla kaynak ayırmak da kalite olarak eğitime yansıyacak."
Bakan Çelik, bundan önceki müfredatın "papağan yetiştirdiğini" savunarak, velilerin eğik yazıya yönelik eleştirilerini, "Veli, 'Çocuğum el yazısı yazamıyor' diyor, anne-baba alışmamış ya çocuğun ödevini yapamıyor, çünkü kendisi el yazısını bilmiyor" şeklinde cevapladı.
Alışkanlıkların her zaman doğru anlamına gelmediğini vurgulayan Çelik, "Çocukların el yazısında zorlandığı söyleniyor, bırakın zorlansınlar, biraz zorlanmadan doğruyu yakalayamayız" dedi.
Kendilerinin büyük bir eğitim reformu yaptıklarını dile getiren Çelik, "Eğitimde büyük bir değişim yaşanıyor. Bunu idrak edemeyen, hazzetmeyenler bizi şununla bununla itham edebilir. Ama biz Cumhuriyet'in çocuklarına fırsat oluşturmaya devam edeceğiz, kim ne derse desin. Eğer bir şey çağdaşsa, dünyanın kabul ettiği normlara göreyse, Cumhuriyet'in temel nitelikleriyle çatışmıyorsa, demokratik bir yaklaşımsa biz onu yaparız. İstemezükçüler tarih boyunca olmuştur, bundan sonra da olmaya devam edecektir" şeklinde konuştu.
Çelik bu konuda sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz devlet olarak üzerimize düşeni yapıyoruz, özel okullar ve sivil toplum örgütleri görevlerini yaparsa o zaman bir eğitim seferberliği başlatmış oluruz. Hükümetimiz eğimi devletin asli görevi kabul eder, bütün çocuklara eğitimi götürmeyi vazife addeder, ancak özel öğretim kurumlarını da teşvik eder. Hayallerimiz hatıralarımızın önüne geçirmek zorundayız, devlet olarak da kampus modeline geçtik. Türkiye'nin birçok ilinde ilköğretim ve ortaöğretim kampüsleri yapıyoruz."