Bakan Dinçer: "eğitime Başlama Saatleri Değişmeyecek"

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, yeni eğitim sisteminde derse başlama saatinin değişmeyeceğini belirterek, “4+4+4’e geçiş sürecinde belki bazı sorunlar yaşayabiliriz ama bunu asgari düzeyde, kimseyi rahatsız etmeden gerçekleştirmek için elimizden geleni yapacağız” dedi.

Bakan Dinçer, Haliç Kongre Merkezi’nde İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin (İTÜCÜ) 2011-2012 eğitim yılı mezuniyet törenine katıldıktan sonra yeni eğitim sistemiyle ilgili basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Ders saatleriyle ilgili sorular üzerine Bakan Ömer Dinçer, “Ders çizelgemizi yayınladık. Özellikle ilkokulda yaklaşık 9 saate yakın serbest zaman ve fiziksel etkinlikler var. İki şeye dikkatinizi çekmek istiyorum; artık bundan sonra 720 saatle başlayan ve 720 saatle 8 yıl boyunca devam eden bir eğitimimiz olmayacak. Birinci sınıfta çok daha az dersimiz var ve eğitim yılı uzadıkça ders sayısının arttığı bir programa sahibiz. İkincisi ise birinci sınıfta hem programımız hafiflemiş vaziyette, hem de müfredatımız hafifleyecek. Dolayısıyla her gün çocuklarımız için iki saat birincisinde oyun ve fiziksel etkinlikler, ikincisinde ise serbest etkinlikler olmak üzere iki farklı uygulamamız olacak. Bu açıdan bakıldığında çocuklarımız için ilkokulda yoğun bir program değil, rahatlamış bir program olacak. Ama ortaokul ve lisede ise giderek ağırlaşan bir programımız olacak” diye konuştu.

“EĞİTİMDE BAŞARILI OLAN ÜLKELERİN YAPILARINI İNCELEDİK”

Programı hazırlarken Türkiye’deki sistemi Avrupa Birliği, Kuzey Amerika ve OECD ülkeleri başta olmak üzere yaklaşık 43 ülkeyle mukayese ettiklerini anlatan Dinçer, eğitimde başarılı olan bütün ülkelerin yapılarını incelediklerini söyledi. Dinçer, “Orada tespit ettiğimiz şu ki; biz 8 yıllık süre içerisinde yaklaşık olarak 674 saat daha eksik ders veriyoruz. Dolayısıyla bu 8 yıllık süre içerisinde ders saatlerimizi artırmak zorundaydık ki küresel düzeyde çocuklarımızın ihtiyaç duyduğu eğitimi verebilelim. Mevcut programlarımızda 720 saatlik yıllık ders olduğunu hesap ederseniz 674 saatlik eksikliğin tam bir yıla tekabül ettiğini görebilirsiniz. Dolayısıyla biz küresel düzeyde çocuklarımızı rekabete hazırlarken bunu karşılayacak tedbirleri de alıyoruz” ifadelerini kullandı.

Bakan Dinçer, bir basın mensubunun, “Eğitim uzmanları çocukları zorlayacağını söylüyor. Neler söyleyeceksiniz?” sorusu üzerine ise, “O eğitim uzmanları kadar bizim de bu analizi yaparken kullandığımız eğitim uzmanları var. Dolayısıyla bu konuda farklı metodolojik yaklaşımlara sahip olan farklı teorik bilgilere sahip olan değil, pratik olarak dünyada bu işi yapanların ve uygulayanların stratejilerine bakmakta bence yarar var. Biz teorik bir tartışmadan bahsetmiyoruz ve gerekçelerimizi söylerken küresel dünyanın yaptıklarına dair çok geniş kapsamlı bir analizden sonra bir şey söylüyoruz. Diğerleri ise mevcut statüyü koruyan temayüllerle yapacakları değerlendirmeler benim için çok anlam taşımaz” diye konuştu. Bir basın mensubu ise sistemin kalıcı olup olmayacağını sordu. Bunun üzerine Dinçer, şunları söyledi:

“Bu, hükümet politikası. Eğer sizin temel odağınız ve yaklaşım tarzınız küresel düzeyde rekabet gücü üzerinde kurgulanıyorsa, kim gelirse gelsin farklı bir uygulamaya yapma şansına sahip değil. Belki ufak tefek teferruatta bir şey yapabilir. Ama odağınız başka bir şey ise siz küresel düzeyde rekabet gücü olan çocuklardan farklı bir çocuk yetiştirmek istiyorsanız tabii ki olabilir. Bu yaklaşım tarzı ile alakalı bizim milli bakanlığı olarak temel paradigmalarımız değiştirdiğimizi milli eğitim bakanlığı’nın yeni yapılanma sürecinde zaten ortaya koymuştuk. Bizim üç odağımız var bu odakları değiştirirseniz sistemde değişir.”

“MEVCUT EĞİTİME BAŞLAMA SAATLERİMİZİ DEĞİŞTİRMİYORUZ”

Bakan Dinçer, “Bir öğrenci kaç saat ders görecek?” sorusuna ise, “Galiba 5’nci sınıftan itibaren 36 saat olacak diye hatırlıyorum. Çizelgeden daha net görebilirsiniz. Mevcut eğitime başlama saatlerimizi değiştirmiyoruz. Şu anda zaten öğrencilerimizin önemli bir kısmı sabahçı öğlenci eğitimi görüyoruz zaten onlarda bir değiştirme yapmadık” şeklinde yanıt verdi.

Bir basın mensubunun sorusu üzerine etüt okullarının kapatılmadığını vurgulayan Dinçer, “Etüt ve beslenme okulları şu andaki çalışma yapısı itibariyle ilköğretim eğitimi yapan okullarımızdır. Anne ve babaları çalışan çocuklardan ancak kura ile alabildiğimiz bir eğitim kapsamına sahiptir. Yani çok sınırlı sayıda velinin çocuğunu kabul edebildiğimiz ama aynı zamanda mahalledeki çocuklara da kabul etmediğimiz bir eğitim yapısıdır. Ben bunu belirli bir sınıfa ayrılmış olan imtiyaz olarak görüyorum. Çok açık bir şekilde bu kadar çok dersliğe bu kadar çok yeni yapılanmaya ihtiyacımız olduğu dönemde imtiyaz sunacak bir yaklaşımın doğru olmadığı kanaatindeyim. O okullar kapanmıyor çocuklarımızı da mağdur etmeyeceğiz. Mevcut okulda eğitim ve beslenme konusuna göre kaydını yaptırmış çocuklarımız hiçbir değişiklik olmaksızın eğitimlerini almaya ve mezun olana kadar devam edecekler. Bir ilkokulumuz nasıl öğrenci alıyorsa öyle öğrenci almaya devam edecek” diye konuştu.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, neden bu kadar seçmeli ders olduğunun sorulması üzerine de, “20 tane seçmeli dersimiz yok. 20 tane seçmeli dersin içerisinden çocuklarımızın seçebileceği ders 4 tanesidir. 20 tane seçmeli ders olması çocukların kendi ilgi alanlarına uygun bir fırsat anlamına gelir 20 dersi de seçecek anlamına gelmez. Biz bu yelpazeyi ne kadar geniş tutarsak çocuklarımızın ilgisini potansiyelini görme şansına sahip olacağız. Seçmeli ders sayısının çok olması kamuoyunu tedirgin etmemeli” dedi.

“KİMSEYİ RAHATSIZ ETMEMEK İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ”

Okulların hangisinin ilkokul, ortaokul ya da imam hatip okulu olacağına merkezden karar vermediklerini anlatan Dinçer, “Yerel yöneticilerimiz ihtiyaçları belirliyorlar, ona göre karar verecekler. Ancak bugün pek çok kararımız bir tahmine ve yapıya dayalı. Yarın öğrencilerimiz kayıtlarını yaparken her şey somutlaşacak. Toplumun ihtiyacı beklentisi neyse ona göre karar vereceğiz. Hiçbir surette öğrencisi olan bir okulu zaten başka bir okula dönüştürülmemesi konusunda benim talimatım var. İkincisi, tarihi ve geleneği olan okulların dönüştürülmeyeceğine dair talimatım var. Eğer veliler belirli bir konuda hassasiyet gösteriyorsa, o hassasiyetin korunmasına dair bizim duruşumuz var. Biz 4+4+4 ile ilgili geçiş sürecinde belki bazı sorunlar yaşayabiliriz ama bunu asgari düzeyde, kimseyi rahatsız etmeden gerçekleştirmek için elimizden geleni yapacağız, kimse merak etmesin” dedi. Bakan Dinçer, bir soru üzerine de şunları söyledi;

“Bizde öğretmen olmanın şartları belli, bunları değiştirmiş değiliz. Dolayısıyla bu dersleri verecek olan öğretmenlerimizdir. Eğer bunun dışında biz kadroda herhangi bir mesleki alanda, ya da özel alanda bir öğretim üyesine, öğretmene sahip değilsek, o zaman da hangi şartlarda öğretmen istihdam edeceğimiz bellidir. Bu kuralların hiçbirinde değişiklik yapmıyoruz. Dolayısıyla ihtiyaç duyduğumuzda bu kurallar doğrultusunda öğretmenlerimizi temin edeceğiz.”

Bir basın mensubunun, “Mevcut alt yapı 4+4+4’e uygun mu? Okullarda bir yoğunluk olur mu?” sorusu üzerine Dinçer, mevcut derslik sayısı ve öğrenci sayısı aynı olduğu zaman bir yoğunluk yaşanmayacağını belirterek, “Sadece biz artık fiziksel olarak tanzim ve taksim yapacağız. Şu anda fiziksel kapasitemiz daha da arttı. Dolayısıyla meslek lisesine, imam hatip okuluna yoğun bir ilgi olursa ondan kaynaklanan fiziksel sorun çıkabilir. Onu da yerel düzeyde çözebileceğimizi düşünüyorum. Biz bu sene yaptığımız bir düzenlemeyle yaklaşık olarak 8 bin 700 derslik kazandık. Yani daha önceden okul yöneticilerinin makam odası olarak kullandıkları dersliği, yeniden dersliğe dönüştürdük. Okulların kesintisiz eğitim sebebiyle kapatmak durumunda kaldığımız köylerdeki okulların birçoğunun ilkokul ve ortaokul ayrımından sonra açılma imkanı veya ihtimali de ortaya çıktı. Şimdi onları da gözden geçiriyoruz. Çok sayıda yeni okulumuzda tekrar eğitim yapılmaya başlanacak. Ben öncekinden kesinlikle daha iyi olacağını tahmin ediyorum. Ben kamuoyunun bu konuda müsterih olması gerektiği kanaatindeyim” ifadelerini kullandı.