Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye’nin son 10 yılda gelir seviyesinde, ekonomide, bilim ve teknoloji konusunda henüz orta seviyeye geldiğini söyledi. Bunun yeterli olmadığını belirten Ergün, sanayici ve üniversite işbirliğiyle sıçramaya ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Bakan Ergün, Kayseri’de gerçekleştirilen Kayseri, Sivas ve Yozgat illerinden temsilcilerin katıldığı 9. Kamu - Üniversite – Sanayi İşbirliği Bölgesel Toplantısı'nda konuştu. Benzer toplantıları geçtiğimiz senelerde de yaptıklarını belirten Ergün, özellikle panelde söz alacak hem sanayi hem de üniversite kesiminde kişilerin düşüncelerini berraklıkla ortaya koymalarını rica etti. Türkiye’nin son 10 yılda katettiği mesafenin çok önemli olduğunu vurgulayan Ergün, bunu görmek istemeyenlerin olduğunu ancak bütün dünyanın bunu takdir ettiğini kaydetti.
“Türkiye’nin nereye geldiğini görmek için geçmişin muhasebesini çok iyi yapmalıyız” diyen Ergün, sözlerine şöyle devam etti: “Ülkemiz, gelir seviyesinde, ekonomide, bilim ve teknoloji konusunda henüz geldiğimiz seviye orta seviyededir. Düşük gelir düzeyinde orta gelir düzeyine geldik. Yükselişimiz devam etmektedir ve edecektir. Bu yükselişin yeterli olduğu düşünülemez. Biz sıçrama yapmalıyız, normal adımlarla istediğimiz noktaya ulaşamayız. Bu ülkenin çok daha iyilerine layık olduğuna inanıyorsak geleceğe iyi odaklanmalıyız. Türkiye kişi başına gelir seviyesi 11 bin dolar seviyesine ulaştı. Önümüzdeki 10 yıl için 25 bin dolara ulaşmamız gerekiyor.”
"SANAYİ – ÜNİVERSİTE İŞBİRLİĞİNİ ÖNEMSİYORUZ"
Birçok farklı alanlardaki hedefe ulaşmak için eğitim, bilim ve teknolojiye önem verilmesi gerektiğini vurgulayan Bakan Ergül, bu konuda üniversite - sanayi işbirliğini önemsediklerini ifade etti. Daha önce sanayicilerin ‘iyi para kazanan adamlar’, üniversitelerin de ‘yeni kurulan yerler’ olarak dile getirildiğini anlatan Ergün, “İşadamları üniversiteye bina yapsın, işadamının ismini verelim’ türünden ilişkiler vardı. Fahri doktora verilmesi de ayrı işbirliklerimizdi. Bizim kastettiğimiz işbirliği bunlardan çok daha gelişmiş işbirlikleri. Firmaların sorunlarının çözümü, yeni teknolojilerin geliştirilmesinden söz ediyoruz. Üniversitedeki bilginin ürüne ve üretime geçmesinden söz ediyoruz. İşbirliğinin düzeyi değişmeli. Kuşkusuz bu hususta hem üniversitelere hem sanayicilere ve kamu kurumlarına çok önemli görevler düşüyor. Ülke olarak zirveye aday isek üniversitelerle birlikte yapmalıyız. Sanayinin dönüşümü için kullanmalıyız.” dedi.
İHRACATA DÖNÜK BİR SANAYİYE GEÇİLDİ
Türkiye sanayisinin üretim yapısının 1980’li yıllarda ithal ikameye bağlı olduğunu anımsatan Ergün, “Bu pazara hitap eden bir ekonomici, sanayici; yenilikçi bir sanayici olabilir mi? Olamaz. İhracata dönük bir sanayiye yönelindi. Artık bütün dünyayı pazar olarak görüyorsunuz. İşte sana sıçrama yaptıracak bir anlayışa gidildi. Yoksa aynı araba için kuyruğa giriyor ve onlara çok ciddi paralar ödüyor olabilirdik. Türkiye’nin rekabet gücünün artmasına katkısı çok oldu. Bu toplantıları yapmamızın amacı da sıçrama yapmaktır.” diye konuştu.
Sıçrama yapmanın kolay olmadığını da vurgulayan Bakan Ergün, bugünlere zor gelindiğini örnekleriyle anlattı. Sıçrama yapmak için bazı meseleleri kenara koymayı bilmek, her şeyi takmamak, ağırlıklardan kurtulmak gerektiğini anlatan Ergün, şunları dile getirdi: “Türkiye son 10 yılda demokrasisini, teknolojisini, ekonomisini orta noktaya getirdi. Bu süre içinde de çok enerjisini harcadı. 2004 -2005 yılları darbe teşebbüsleriyle geçirildi. 2007 yılları cumhurbaşkanlığı seçimi ve darbe yaparız ha’ dönemleridir. 2008 yılını ‘kapatırız ha’ sözleriyle atlatıldı. Bu yüklerle orta seviye düzeyine geldik. Ama çok şükür bunlar geride kaldı.”
Türkiye’nin şimdi üzerindeki yeni yükleri de atmaya başladığını aktaran Ergün, 30 yıldır çözülemeyen terör meselesi ve demokratikleşme ve entegrasyonu sağlanamayanların entegre edilmesi gibi çalışmaların yapıldığını anlattı. Türkiye ihracatını 500 milyar dolara, kişi başına geliri de 25 bin dolara getirdiğinde bu yüklerinden daha kolay kurtulacağını belirten Ergün, “Bilim ve teknoloji alanında gerçekten çok ilerleme var. 10 yıl içinde bilimsel yayınlar 3 kat arttı. Ar-Ge harcamalarına milli gelirin yüzde 1’i harcanıyor. Bu oran daha önce hem milli gelir düşük hem yüzde yarımdı.” sözlerini kaydetti.
TEKNOPARKLAR PATENT SAYILARIYLA DEĞERLENDİRİLECEK
Bugün Türkiye’de 50 teknopark kurulduğunu belirten Nihat Ergün, teknoparkları artık bilişim ve sanayi teknoparkları haline dönüştüreceklerini açıkladı. Faaliyet gösteren teknoparkları performans kriterlerine göre değerlendireceklerini ifade eden Ergün, “Alınan patentlere bakacağız. Teknoloji transfer ofisleri oluşturduk. İlk 10 listeyi açıkladık. 10 yıl boyunca yılda 1 milyon dolar destek vereceğiz. Patent kanunu komisyondan geçti. Üniversiteler yaptıkları buluşlara sahip çıkacaklar. Bundan üniversiteler ve hocalar da kazanacak. Yüzde 30’unu buluşçu hocalar alacak. Genç girişimcilerin teknoloji odaklı olarak başlattığımız proje kapsamında bin 234 girişimci firmasını kurdu, çalıştırıyor.” dedi.
Ülke olarak, akademisyenlerin sanayicilerle ilişkilerine önem verdiklerini anlatan Bakan Ergün, bu nedenle üniversitelerin ekonomide başrol oyuncusu olmalarını istediklerini söyledi. Ergün, “Mendili üniversite sallayacak, ona göre hareket edecek. Bilgi ve bilimin önünden gideceğiz. Sanayicimiz bugüne kadar taklit yaparak ve montajla varabileceği noktaya zaten vardı. Bundan sonra marka oluşturmak gerekiyor. Bunu da dünyayı dolaşarak, araştırma yaparak ve üniversitelerle işbirliği yaparak yapacak.” diye konuştu.
"DESTEKLERİ İYİ TAKİP EDİN"
İşadamlarına bakanlık olarak üniversite ve sanayici işbirliği programlarına verdikleri destekleri çok iyi takip etmeleri tavsiyesinde bulunan Ergün, Kayseri, Sivas ve Yozgat illerinde orta seviyenin altında teknolojiyle üretim yapıldığını söyledi. Başvuru azlığından geçen sene TÜBİTAK bütçesinin bir kısmını iade ettiklerini anlatan Ergün, “Ya bilinmiyor bunlar, ya da proje hazırlama eksikliği var. Türkiye kaynakları olan bir ülke. Eskiden sıkıntı çekerdik. Kullanacak adam, üniversite, sanayici ve işbirliği projesi arıyoruz. Rekabet öncesi işbirliği projesi hiç gelmedi mesela. Bu dünyanın dev firmalarının başvurduğu bir mekanizma aslında. Bizde KOBİ'ler bile yapmıyor, rakibiyle yan yana gelmiyor. Rakiplerle de işbirliği yapmasını bilmeliyiz.” şeklinde konuştu.
ÖĞRETİM GÖREVLİLERİ SANAYİ KURULUŞLARININ YÖNETİMİNE GİRMELİ
Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mustafa Boydak da üniversite – sanayi işbirliğinin önünün açılması için öğretim üyelerinin sanayi kuruluşlarının yönetimine girmesine imkan sağlanması gerektiğini söyledi. Üniversite - sanayi işbirliğinin uzun süre üzerinde konuşulan bir konu olduğunu dile getiren Boydak, son dönemde sözde değil özde çalışmaların yapılmış olmasını görmenin güzel olduğunu aktardı.
Devletin imkanlarının fırsat bulundukça sanayicilere daha fazla akacağından endişe duymadıklarını belirten Boydak, “Sanayi ve üniversite arasında koordinasyonu sağlamak adına bize çok görev düştüğünü düşünüyorum. ‘Sanayide yeniliğe açıklık yok’ gibi bir anlayış artık değişti. Üniversitelerdeki öğretim üyelerinden faydalanmaya başladık. Hükümete bu noktada teşekkür ediyorum. Ama daha fazla yapılması gerekenler var. Bu dönemde öğretim üyelerinin şirketlerin yönetim kurullarında görev almalarının önünün açılması gerektiğini düşünüyorum. Kanuni bir düzenleme yapılmalı. Özel sektörde kısmi görev almalarında da, özlük haklarında da yeni bir düzenlemeye ihtiyaç var.” dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz