Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Kazdağı'nda altın arama faaliyetlerine karşı gösterilen direnci anlamadığını ifade ederek, "Kazdağı'nda ta Cenevizliler döneminden beri Osmanlı dönemi de dahil olmak üzere maden, altın çıkarılmış. Altın konusu olunca burada bir hassasiyet var, bir gariplik var, ben bunu anlamakta zorluk çekiyorum" dedi.
Güler, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Bakanlığının bütçe görüşmelerinin bitişinde soru ve eleştirileri yanıtladı. Enerji Bakanılğı'nın son dönemde çevre ile sorunu varmış gibi algılanmasından rahatsızlık duyduğunu belirten Güler, "Biz yetişme tarzı, hükümet politikası olarak çevreye duyarlıyız. Yerdeki taşın bile bir hakkı olduğuna inanırız. Çevre ile ilgili bir sorumuz olamaz" dedi. Kazdağı konusunun çok zamanlarını aldığını ifade eden Güler, Etibank'ın eski Genel Müdürü olarak konunu üzerinde ciddi olarak durduğunu kaydetti.
-PROTESTO EDİLECEĞİMİ BİLE BİLE GİTTİM-
Objektif bir araştırma yapmaları için önce Maden İşleri Genel Müdürlüğü ve Teftiş Kurulu'nu bölgeye gönderdiğini söyleyen Güler, ardından kendisinin ziyaret ettiğini belirterek, "Protesto edileceğimi bile bile gittim oraya" dedi.
Türkiye'de çevre kirliliği kadar bilgi kirliliği olduğunu savunan Güler, bölgenin, Türkiye'nin çevreye olan hassasiyetini takdirle karşıladığını ifade etti. Bazı yerlerde, taşocakları ve madenlerin özensiz çalışması nedeniyle sorun yaşandığını kabul eden Güler, "Yemyeşil bir dağda kel gibi gözükebiliyor. Bunların düzeltilmesi lazım. Maden Kanunu'na bağlı olarak çalışıyoruz, bunları düzelteceğiz" dedi.
Kazdağı'nda madenciliğin tarihsel geçmişinin bulunduğunu ifade eden Güler, şunları kaydetti:
"Burası taa Cenevizlilerden beri maden araması ve işletmesi yapılan bir yer. Nedense şimdi gündeme geldi. Zaten milli park, milli parkta birşey yapılması mümkün değil. kazdağını ve milli parkı ayırmak lazım. Kazdağı ise taa Cenevizliler döneminden beri Osmanlı dönemi de dahil olmak üzere maden, altın çıkartılmış. 20'ye yakın endüstriyel maden ve mineral var, işletiliyor. Altın konusu olunca burada bir hassasiyet var, bir gariplik var, ben bunu anlamakta zorluk çekiyorum."
Arama ve işletme olmak üzere iki tane ruhsat olduğunu vurgulayan Güler, aramada siyanür kullanılmamasına karşılık bölgede kampanya başlatıldığına işaret etti. Güler, bu dedikoduların peynir gibi bölgenin önemli ürünlerine zarar verdiğini kaydetti.
-ÇED RAPORU İZİN VERMEZSE ÇIKMAZ, BU KADAR BASİT-
Altın madeninin işletilmesi için ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) raporu gerektiğine dikkat çeken Güler, "Hayır deniyorsa zaten çıkmaz, bu haliyle kalır. Ama biz kaynaklarımızın olup olmadığına bakıyoruz. İspatlı rezervimizde dünyada yedinciyiz artık. Ama muhtemelde dünya ikincisi olma durumumuz var. 5 milyar dolarlık altın ithal ediyoruz." dedi.
İki ayrı siyanür bulunduğunu, birinin çok tehlikeli olan hidrojen siyanür olduğunu kaydeden Güler, madencilikte ise az miktarda sodyum siyanür kullanıldığını ifade etti.
Atatürk'ün MTA'ya yer altı zenginliklerini araştırma görevi verdiğini ifade eden Güler, "Bir yanda bize diyorsunuz ki borumuzu değerlendirelim, bir yandan da altına dokunmayalım diyorsunuz. Ben bunu çözmekte zorlanıyorum, bunu çözmekte bana yardımcı olun. Bu bizim zenginliğimiz. Ne oluyor bu altında, böyle birşey çıkıyor. Biz ülkemizi de çok seviyoruz. Siyasete bir şey olmak için gelmedim birşey yapmak için geldim" değerlendirmesinde bulundu.
-AĞAÇLAR SÖKÜLÜP TEKRAR DİKİLEBİLİR-
Kazdağı'nda çevreye zarar verilmeyeceğinin altını çizen Güler, "Buradan çıkan madenin ÇED raporu zaten uygun olmazsa çıkartmayız, bu kadar basit. Gerekirse bunu alırız başka yerde işleriz" dedi. Tüm ormanlarda olan servis ve yangın yolları açmak için ağaç kesiminin Orman Müdürlüğü ile birlikte yapıldığını belirten Güler, gerekirse ağaçlar sökülüp işlemler yapıldıktan sonra tekrar dikilebileceğini söyledi.
Altın ile ilgili tartışmaya tepki gösteden Güler, "Türkiye'de olaylar taraftar psikolojisi ile tartışılıyor. Yani ne söylendiğine değil, kimin söylediğine bakılıyor. Kim söylüyor, bizden mi değil mi. Burada bizim teknik ve bilimsel olmamız lazım. Eğer bunu çıkarmayalım diyorsa ordaki vatandaşlar, ÇED raporu, 'İşleme' diyorsa işlemeyiz. Ama burdaki zenginliği kullanmamız lazım, 5 milyar dolar veriyoruz" dedi.
Enerji Bakanlığı olarak mermere ve bora gösterdikleri gibi altına da ilgi gösterdiklerini belirten Güler, "İkisi arasındaki farkı anlamakta güçlük çekiyorum" diye konuştu. Güler, eğer ispatlanırsa Türkiye'nin altın rezervinin 6 bin 500 tona kadar çıkabileceğini kaydetti.