Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, "Düne kadar çocuklarının ölümüne dua eden babalar vardı. Hasbelkader engelli çocuğu varsa, 'Yarabbi ben öldükten sonra bu çocuğumun hali ne olacak' diye düşünenler vardı" dedi.
Bir yılda yapılan yatırımın 1,5 günde yapılan yatırıma dönüşmesinin ekonomik büyüklük olduğunu ve bunun bir ekiple yapılabildiğini belirten Güllüce, şunları kaydetti:
"Düne kadar çocuklarının ölümüne dua eden babalar vardı. Hasbelkader engelli çocuğu varsa, 'Yarabbi ben öldükten sonra bu çocuğumun hali ne olacak' diye düşünenler vardı. Tabii ki haklıydı adamcağız. Öldükten sonra kim bakacaktı çocuklarına. Ama arkasında dev gibi bir Ak Parti iktidarı, belediye başkanları var. Babalar bize mektuplarında Allah'tan özür dilediklerini yazıyorlar. 'Bizim artık gözlerimiz kapalı gitmeyecek' diyorlar. Bunları duymak bu ülke, bu memleketi seven, bayrağını seven herkesi mutlu etmez mi. Bu güzel şeyleri görünce ülkemiz milletimiz adına nasıl mutlu olmayız" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin geçmişte itibarsızlıktan dolayı kapı kapı dolaşmasına rağmen 1 milyar lira borç bulamadığını ifade eden Güllüce, bugün gelinen noktada dünyanın en büyük havalaanını yapan bir Türkiye'nin olduğunu söyledi.
"Dünyanın en büyük" kelimesinin kolay konuşulacak bir laf olmadığını dile getiren Güllüce, şunları kaydetti:
"150 milyon insan yıl kapasitesi olan bir havaalanından bahsediyoruz. Dünyada çok büyük ekonomileri olan ülkeler var. Bunların önüne geçmişiz. 'Ben en büyük havaalanını yapıyorum' diyoruz. Türkiye 40'lı, 50'li yıllarda silah ihtiyacını parayla bile karşılayamıyordu. Bazen öyle bir duruma düşmüş ki Hitler Yunan sınırına geldiği zaman silah yok kimse de satmıyor, Edirne-İstanbul arasındaki köprüleri yıkmak zorunda kalmışız. Hitler İstanbul'a gelirken hızlı gelemesin diye. Kendi savunmasını, silahlarını yapamayan, silah bulamayan bir ülkeden dünyaya hücum botu yapan bir ülke olduk. Kendi savunma silahımızı, helikopterimizi, hücum botlarımızı yapan ülke olduk. Azerbaycan'a hücum botları yapan ülke olduk."
1994 seçimleri öncesi Türkiye ve İstanbul'un halinin herkes tarafından bilindiğini ifade eden Güllüce, çöplerin İstanbul'da insanların boyunu aşar hale geldiğini anımsattı.
O dönemde içme suyunun Yalova'dan tankerle geldiğini anlatan Güllüce, şöyle devam etti:
"Evlerde su bidonları doluydu. O gün yönetime gelmiş sayın Başbakanımız yeni Türkiye'nin temellerini o zamandan planladı. 1 milyar lira borç para bulamayan ülkeden dünya halklarına, yetimlerine, fakirlerine, açlarına TİKA ve başka kurumları aracılığıyla 3,5 milyar sadaka dağıtan, yardım eden, hibe eden bir Türkiye oldu. Sayın Başbakanımıza hepimiz daha fazla oyu nasıl alırız diye gayret etmeliyiz. 'Ne fark edecek ne de olsa birinci turda alacak' diye düşünmeyelim. Ola ki birisi televizyonda dinler etkisinde kalır, 'ne de olsa başbakan cumhurbaşkanı olacak benim oyumla mı olacak?' diyerek rehavete kapılanlar olabilir. O nedenle işi sıkı tutalım. Barajı yukarıları taşımak istiyoruz."