YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Bakan Ömer Çelik: "paket Devletin Değil, Halkın Güvenliği İçin"

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, İç Güvenlik Reformu Paketinin ’devletin değil, halk güvenliğinin öne...

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, İç Güvenlik Reformu Paketinin ’devletin değil, halk güvenliğinin öne alındığı bir çalışma’ olduğunu söyledi.Bakan Çelik, TGRT Haber’de gündemdeki konuları değerlendirdi. Kobani provokasyonlarını yorumladı, çözüm süreci hakkında konuştu, HSYK Seçimleri’ni değerlendirdi ve elbette muhalefete eleştirilerini sıraladı."MESELE NE KADAR TOMA’MIZ OLACAĞI DEĞİL"Bakan Çelik, iç güvenlik reformu paketi için oluşturulan ’polis devleti’ havasını reddederek, "2004 yılından bugüne ’demokratikleşme’ anlamında en ileri adımları, bizim hükümetlerimiz attı. Bugün yaşadığımız durum göz önüne alınırsa, ’güvenlik paketi’ de demokratikleşmenin devamı niteliğindedir.Esas olan toplum ve bireylerin güvenliğidir. Biz güvenliği, devletin güvenliği olma önceliğinden çıkardık; toplumun, halkın güvenliğini esas kabul ettik, milleti öne aldık. Yani molotof kokteyli atan birinin engellenmesi, onun en ağır şekilde cezalandırılması, sadece polisin, siyasetçinin, kamu görevlisinin güvenliği değildir; sokaktaki vatandaşın güvenliğidir, okula giden çocuğun güvenliğidir. Bizden öncekiler devleti ’öncelik’ olarak korudular hep. Bugünkü mesele, ne kadar toma sahibi olacağımız meselesi değil. Bütün mesele şu; 10 yılda toplumun kazandığı hak ve hürriyet düzeninin nasıl korunacağıyla ilgili" ifadelerini kullandı."DEVLET BASKISI YOK; TERÖR TEHDİDİ VAR"Herkesin devlet ile ilgili geçmiş kötü tecrübeler üzerinden yorum yaptığına dikkat çeken Çelik, "Geçmiş deneyimler ile devletten gelen baskı üzerinden ’özgürlük’ meselesinin nasıl korunacağına yönelik tedirginlik var. Ama hem etrafımızdaki dış politika olayları hem de ülke olarak bayramdan beri yaşadığımız vandalizm gösteriyor ki, toplumun üzerindeki tehdit devletten değil artık; asimetrik gruplardan geliyor. Devletin uyguladığı baskı gevşedikçe, paradigma değiştikçe, terör örgütleri ve oligarşik gruplar bir baskı düzeni oluşturmaya çalışıyorlar. Burada dengeyi sağlamak zorundayız. Devletin toplum aleyhine güvenlik ürettiği dönemi AK Parti kapatmıştır. Biz millet lehine, asimetrik gruplar aleyhine güvenlik felsefesi ve pratiğini hayata geçiriyoruz" diye konuştu."HDP, ’BİLİNÇLİ’ ŞİDDET ÇAĞRISI YAPTI"HDP’lilerin ’Sokağa çıkma çağrısı yaptık, şiddete davet etmedik’ sözlerine cevap veren Çelik, "Politikaya ucundan bulaşmış birisi, hele o bölgede yıllarca siyaset yapmış birisi, HDP’lilerin yaptığı gibi bir sokağa çıkma çağrısının, bu şiddet ve vandalizmi doğuracağını ’tahmin eder’ demiyorum; bire bir bilir. Öyleyse; sokağa çıkma çağrısını yaparken; üçüncü gün söylediğinizi, birinci gün söyleyip de, yakma yıkma eylemlerine karşı olduğunuzu, bunları yapanların provokatör olduğunu, karanlık ellerin teşhir edilip en ağır cezalarla cezalandırılması gerektiğini söylemiyorsunuz. Yüzleri maskeli olarak sokakları ateşe verenlerin, kendini gizleyip bir de toplumun hayat alanına saldırmasına müsaade mi edilecek? Herkes bunun bedelini ödeyecek" dedi."HDP YOKTU; KOBANİ’Yİ BİZ SAVUNUYORDUK"Hükümet’in Kobani’ye hassasiyet ile bakışının iç karışıklıklarla dağıtılmak istendiğini, Türkiye’nin iç meselelerle içe döndürüldüğünü anlatan Çelik, "Kürtler’in hakkının korunması üzerine biz Hükümet olarak çalışırken, Türkiye’deki Kürt siyasilerin gündeminde buralar yoktu bile... Biz Kürtlerin yaşam hakkının korunması ve statülerinin devamı için mücadele verirken; onlar tehlikenin farkında bile değildiler. Sonra defalarca, uluslararası her platformda, ’Bu coğrafyaya geniş bir vizyon ile bakalım, PYD veya bir başkasının burada kanton oluşturarak, tarih boyu ezilmiş olan koskoca Kürt halkını, 3-5 tane özerk yapılara mahkûm etmeyin’ dedik. Ama burada örgüt mantığıyla, Esad’ın da onlara yol vermesiyle birtakım fiili yönetimler kurdular" değerlendirmesi yaptı."VATANDAŞIMIZ HİÇBİR ÖRGÜTÜN LEJYONU DEĞİL"’Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları, herhangi bir örgütün lejyonerleri değillerdir’ diyen Bakan Ömer Çelik, "Büyük devletlerin güç savaşında, Kürtler kullanılmak isteniyor. Bölgedeki yeni tektonik kaymalar ortaya çıkarken, birtakım sınır değişiklikleri bazı ülkeler için planlanırken, orada bir takım kanserojen yapılar oluşturulmaya çalışılıyor. Çeşitli etkin gruplar arasında tampon bölgeler, çeşitli mezhep grupları arasında yeni faykırıkları oluşturulmaya çalışılıyor. Bunu da Kürt kitlesi üzerinden yapmaya çalışan, büyük güçler, kötü niyetli oluşumlar var" diyerek Çözüm Süreci’nebirlikte sahip çıkma çağrısı yaptı."AMAN! ETRAFIMIZDAKİ 9 ÜLKE YÖNETİLEMEZ DURUMDA"Çözüm Süreci’nin AK Parti ve HDP’nin meselesi olmadığına vurgu yapan Çelik, partilerin değil, ülkenin topyekün meselesi olduğunun altını çizerek, "Çözüm, sadece Türk’ün ve Kürt’ün meselesi değil; herkesin topyekün meselesidir. Bu hassasiyet üzere yaklaşılması gerekir. Bu bir taviz süreci değildir. Devletin rejimi üzerinde bir pazarlık yürütmüyoruz. Toplumun kimyasını değiştirmek üzerine de bir çalışmamız söz konusu değil. Bunlarıkonuşmak akla aykırı olur. Haksız yere yasaklanan kimlikler, diller; bizim iktidarımız ile özgürlük kazandı. Siyasal katılma yolların kapalı değil, kimliğin üzerinde baskı yok, dilin yasak değil, silaha sarılmak için artık hiçbir gerekçe yok. Devletçi baskı politikalarının kaldırılması da bir tarafa; bu hükümet, kendi kimliğini ve dilini geliştirmenin yollarını da açmış. Silah yoluyla hak arama süreci artık sona ermiştir. Kimliği için, mezhebi için, etnik grubu için silaha sarılıp da sonuçta kendisi lehine herhangi bir iyilik üretebilmiş bir grup var mı? Ya da kendi grubu için daha iyi bir hayat üretmek üzere silaha sarılan sonuçta, iyi hayat getirmek şurada kalsın, daha büyük felaketler getirmemiş bir tane grup var mı? Türkiye’nin etrafındaki 9 ülke yönetilemez durumda... Sayı giderek artıyor ve buradaki çatışmalar en büyük sebebi, güç ve enerji kaynağı, kimlik çatışmalarıdır" uyarısında bulundu."CHP, SAYISAL VAR; SİYASETEN YOK HÜKMÜNDEDİR"Çelik, CHP’nin ’kimlik travması’ yaşadığını iddia ederek, "Ana muhalefet partisi, sağlıklı bir demokraside iktidar alternatifidir, gölge kabine kurar. Fakat CHP’deki tablo şu, sayısal olarak ana muhalefet partisi olsa da bu parti; siyasal olarak, ürettiği siyaseten ağırlığı ve kapasitesi bakımından yok muhalefet hükmündedir. Türkiye’nin en acil sorunu, Türkiye’de müthiş bir muhalefet cari açığı vardır. Ve bu cari açığın kapatılması içinsiyasi fikir, siyasi pratik, siyasi vizyon konusunda da en umutsuz organ Cumhuriyet Halk Partisi’dir" dedi."EKSEN KAYMASI, DİYENLER; KOBANİ’Yİ SAVUNUYOR""Türkiye’yi 1 yıl boyunca ’eksen kayması’ diye suçladılar" diyen Çelik, "Türkiye, neo-Osmanlıcılık bir politikası izliyor; dediler. Ama Avrupa Birliği gibi bir örgüt kurulmuş; ona kimse neo-Romacılık demiyor. Ya da ne bileyim; neo-Bizanscılık demiyor. Ama Türkiye, tabii havzası ile yanyana komşusu ile yanyana bu rahatsız ediyor. Mesela ’Ortadoğu, Ortadoğu’ deniyor. Yahu; o İngilizler’e göre Ortadoğu, bana göre yakın doğu; benim komşum Suriye, Irak ve sair... Yani geçmişte bizi ’politika kayması’ ile suçlayanlar; bugün, ’neden Kobani’ye girmiyorsun, buraya müdahale etmiyorsun?’ diye manipülasyon yapıyorlar. Bu öyle değil, eskisi gibi değil; Türkiye artık kendi milli planlamasını yapıyor. Kendi menfaatleri doğrultusunda hareket edecek" ifadelerini kullandı."KOBANİ MESELESİ, ’KÜRTLÜK’ DEĞİL; PKK’DIR""HDP, ’Erbil düşerse Çözüm Süreci biter’ demedi de; neden ’Kobani düşerse, Çözüm, çözülmez’ diyor" diye soran Ömer Çelik, cevabı da yine kendisi şöyle verdi: "Mesele Kürtler’in yaşadığı coğrafyaysa, şu an parmakla gösterilen yer Erbil’deki statü... Öyleyse neden Erbil’e, Süleymaniye’ye arka çıkılmıyor? Çünkü Erbil’de PKK kantonu yok; Kobani’de var. O zaman mesele Kürtler değil. Bugün yine büyük bir aldatmaca retoriği ile Kürtler adına konuşuluyormuş gibi, oradaki terör örgütü menfaatine konuşuluyor. Ayrıca Kobani’nin düşmesini en istemeyecek ülke Türkiye’dir zaten. Çünkü doğrudan IŞİD ile sınır oluyorsun" değerlendirmesinde bulundu."90’LARDA KALAN ÖRGÜT VE MUHALEFETTİR"Muhalefetin ’90’lara dönüş’ eleştirilerini de reddeden Ömer Çelik, "Devletin 90’lı yıllara dönüş diye bir düşüncesi de iradesi de olamaz. 90’lı yılların dilini kullanan iki kesim var. Hâlâ gelişmemiş olan örgüt ile onun şemsiyesialtında olaylara yaklaşan bazı muhalif politikacılar... Devlet, 90’lara dönmedi. Devletin 90’lardaki dilini bugün örgüt ve bazı siyasiler kullanmayadevam ediyor" cümlelerini sarf etti."HSYK, JURİSTOKRASİ-DEMOKRASİ KAVGASIYDI"HSYK’da bir gruba karşı, bir başka grubun kazanmadığını dile getiren Çelik, "Burada yanlış konuşuluyor. Algı çalışması yapılıyor. Türkiye’nin yaptığı tartışma, juristokrasi ile demokrasi kavgasıydı. Kuvvetler ayrılığı,’kuvvetler dükalığı’ demek değildir. Yani her bir kuvvetin, bir diğerinden kopuk, özerk bir yapı olarak ortaya çıkıp da devletin işleyişinde söz sahibi olması demektir. Herhangi bir kuvvetin içinde, zemininde ve ruhunda halk yoksa; o kuvvet gayrı meşrudur. Kuvvetin meşruiyetini sağlayan şey; halk iradesidir" dedi.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler