YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Bakan Özhaseki’den Üniversitelilere ‘türkiye’de Kentsel Dönüşüm’ Konferansı

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, yaptıkları hesaba göre 1999 yılı öncesinde yapılan 15 milyon...

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, yaptıkları hesaba göre 1999 yılı öncesinde yapılan 15 milyon binanın eğer yarısı değişmek zorundaysa 15 senelik hedef çerçevesinde her sene 500 bin binanın yenilenmesi gerektiğini belirterek, "15 sene bunu devam ettirirsek çok rahat bu işin altından kalkarız, depreme hazırlıklı oluruz" dedi.Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Ankara Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi’nde ‘Türkiye’de Kentsel Dönüşüm’ konulu bir konferans verdi. Belediyecilikten tarihi eserlere, ticaret hayatından bakanlığa, plajlardan çarpık kentleşmeye kadar görüşlerini öğrencilerle paylaşan Bakan Özhaseki, “Şu an gelinen noktada bütün belediyelerin faaliyet raporlarına bakın orada hep tarihi eserleri nasıl korudukları, içerisine nasıl bir fonksiyon yükledikleri, gelecek nesillere nasıl aktardıkları yazıyor. Onunla övünüyorlar belediyeler. Türkiye’de kötü bir uygulama var, bilirkişilik müessesesi felaket şekilde kötü gidiyor. Bunun nasıl önünü keseriz, nasıl bir önlem alırız onu çok bilmiyorum ama çalışıyoruz. Dört, beş avukat bir araya geliyorlar birisi bilirkişi ve bunu iş alıyor, müşteri topluyor ortadan, haritalar üzerinde çalışıyor, sonra da piyasa 1 liralık malın üzerine 5 lira yazıyorlar, sonra da Yüksek Mahkem’de o tescillenince emsal oluyor. Bir anda kamuya 1 liralık bir mal 4-5 liraya mal olmaya başlıyor. Felaket bir kapı açıldı burada. 21 yıl kadar aralıksız belediye başkanlığı yaptım. Hayatımın belki de en güzel günleriydi. Çünkü önce olayı anlıyorsunuz, sonra bir hedef koyuyorsunuz, sonra şehrinizi ve insanlarınızı olduğu gibi oraya doğru taşımaya çalışıyorsunuz, büyük bir program. Orada mekan yönetimi, insan yönetimi, para yönetimi, kriz yönetimi, algı yönetimi var, hepsi iç içe. Siz belediye başkanı olarak orkestra şefi gibisiniz, birçok saz arkanızda, onlara ayar veriyorsunuz. Her işi en iyi bilmeniz gerekmiyor, orkestra şefi en iyi saz çalan değildir, en iyi flüt üfleyen değildir ama hepsini çok iyi şekilde idare edendir. Belediye başkanları böyledir, bir ekiple bu çalışmaları yapıyorsunuz ve bir yere doğru şehrinizi taşıyınca insanların mutluluğu size de yansıyor. Bu müthiş bir şey. Keşke imkanınız olsa da sizler de o belediye başkanlığını yapsanız, o keyfi yaşasanız ve tatsanız” ifadelerini kullandı.“Son dönemde zamanımıza damgasını vuran en önemli olgu değişim olgusu”“Önemli işlerimiz var” diyen Bakan Özhaseki, sözlerini şöyle sürdürdü:“Dışarıdan ne kadar önemli görünüyor bilmiyorum ama bana göre çok önemli bir misyonumuz var. Niye ticareti bırakıp da siyaset tarafını tercih edip bu sosyal olaylarla uğraştığımı söylemek için bu konuyu açtım. Çünkü ticaret keyiflidir, para kazanırsınız, kendinize has özel bir yaşamınız vardır. Geliriniz yerindeyse zaten keyifle işi yaparsınız ve mutlu olur gidersiniz. Ama sosyal olaylara girdiğinizde, hele siyaset arenasına atıldığınızda sizi rahatsız eden, uykusuz bırakan o kadar geniş bir alan var ki, dikenli o kadar çok yol var ki, sizi üzecek o kadar çok olay var ki niye tercih edilir bu? Hayat bir mücadele, bu mücadele hem iç dünyamızda var hem dışarıda veriliyor. Dışarıda da bu mücadele devam ediyor, dışarıdaki mücadele de iyilerle kötüler mücadelesi. İyiler ve kötüler derken emin olun aklımdan bir parti, cemaat veya cemiyet geçmiyor. Ben iyi mücadelesi vermeye gayret ediyorum. Bulunduğum yerde de değişim olgusunu hiç aklımdan çıkarmıyorum. Son dönemde zamanımıza damgasını vuran en önemli olgu değişim olgusu. Müthiş, hızlı bir değişim var hem de çok boyutlu, her alanda değişim var. Bu değişimleri ya doğru anlarsınız ve ona uygun bir tavır içerisinde hayatınızı sürdürürsünüz, o zaman ayakta kalma şansınız var. Yok, bu değişimi ıskalar, kaçırırsınız, anlayamazsınız veya yanlış anlarsınız işte o zaman durumunuzun kötüleşmeye doğru giden bir yanı olur.”Bakanlığın iki tane kanadı olduğunu, bunlardan birinin çevre, diğerinin ise şehircilik olduğunu kaydeden Bakan Özhaseki, “İkisinin bir arada olduğu bakanlıklar bütün dünyada yaygın mıdır? Değildir. Birkaç ülkede sadece çevre ve şehircilik bir arada tutulmuş. Ülkeler bu bakanlıkları kurarken genellikle çevreyi kendileri için önceledikleri birimle birlikte tutmuşlar” diye konuştu.“444 tane plajımız şu anda mavi bayraklı, tertemiz”Çok üretim ve tüketimin sonucu dışarıya verilen atıkların hepsinin bela olarak geri döndüğünü söyleyen Bakan Özhaseki, “Son 100 yıl içerisinde toprak ısısı 2 derece artmış, denizlerdeki su yüzeyi 19 santimetre artmış, karbon salınımı yüzde 42 artmış. Bunların her birisi yavaş yavaş bir felaketin habercisi olarak görünüyor. Katı atıkta, bertaraf depolama, düzenli depolama vs. gibi bir takım işlemlerde yüzde 65’lere geldik neredeyse. Mavi bayraklı plajlar mesela; 444 tane plajımız şu anda mavi bayraklı, tertemiz, dünya ikincisiyiz. Yatlar, gemiler, aklınıza gelecek ne kadar kirlilikleri varsa olduğu gibi denize deşarj edenlerdi, şimdi 269 tane yerde geri alım tesisleri kurduk, hepsi getirip oraya veriyorlar. Temizleyerek tabiata veriyoruz. Bu konularda müthiş bir çabamız var. Bunu sürdürmemiz lazım, hedef olarak da 2023 konuldu, anlamlı bir tarih bizim için zaten. 2023’e kadar her evin dışarı attığı kirli suları temizleyerek tabiata vereceğiz. Şimdi bıraksak İstanbul’daki orman arazilerinin hepsine koca koca binalar yapıp çıkacaklar. Eline proje alan geliyor, ‘özel orman, benim arazim’ diyor. Bıraksanız şimdi bir santimetrekare orman koymayacaklar ama işimiz bu, koruyacağız kollayacağız, namusumuz gibi tutacağız. Emin olun benim namusum ne kadar kıymetliyse, bu ülkenin de korunacak alanları o kadar kıymetli” açıklamasında bulundu.“Kentsel dönüşümü yeniden baştan sona elden geçirmeliyiz”Türkiye’de şehircilikte gelinen noktada sağlıksız ve kimliksiz yapılardan oluşan şehirlerin olduğunu belirten Bakan Özhaseki, “Bizim şehirlerimizin bir kimliği vardı. Şu noktada dışarı çıkın kimliğinizle ilgili bana bir cümle söyleyin. Resmen arabesk bir kimliğimiz var şimdi. Yüz katlı bir bina, yanında bir tamirhane, üç tane gecekondu onun yanında ya böyle bir kimlik olur mu? Kentsel dönüşümü yeniden baştan sona elden geçirmeliyiz bunun için de çabalıyoruz. Kentsel dönüşüm önümüzde bir fırsata dönüşebilir, deprem gerçeği bizim için bir fırsat alanı doğurabilir. Kentsel dönüşüm işini doğru yaparak bir taraftan da depreme hazırlıklı hale getirmeliyiz. Doğru bir mantıkla yerinde çözümün nasıl olacağı, konut sayısını arttırmadan bir taraftan da bunu fırsata dönüştürüp akıllı, yeşil, çevreci binalara nasıl dönüştüreceğimizin hesaplarını yapıyoruz. Kimlikli binaları da çok rahat inşaat edebiliriz. Bakanlık olarak şöyle bir hesaplama yaptık, 99 öncesinde yapılan 15 milyon binanın eğer yarısı değişmek zorundaysa 15 senelik bir hedef çerçevesinde her sene biz 500 bin binayı, bağımsız birimi yenilemeliyiz. 15 sene bunu devam ettirirsek çok rahat bu işin altından kalkarız, depreme hazırlıklı oluruz. İnşallah yapacağız ve dönüştüreceğiz” şeklinde konuştu.Gayrimenkul BorsasıGayrimenkul Borsası kurulmasına ilişkin ise Bakan Özhaseki şu bilgileri aktardı:“İslam ülkeleri arasında da bu konuşulduğu için, onların da istifade edeceği şekilde bir Gayrimenkul Borsası kuruluyor. Bu konuda çalışmalar son safhaya geldi, yasasının çıkması lazım. Bu bir taraftan hem insanların birikimlerini değerlendirme aracı olacak, bir taraftan da iş yapmak isteyen firmaların finansman kaynağı olacak. İkisini bir araya getirdiğimiz çok doğru bir mantıkla hareket eden bir yapı olacak. Onun dışında imar hakkı transferi ile ilgili, gayrimenkul sertifikası ile ilgili çalışmalar zaten başladı. Bunlar da önümüzdeki günlerde hepsi yavaş yavaş devreye girecekler.”“Türkiye’nin açılabileceği en güzel alanlardan birisinin Afrika olduğuna hala inanıyorum”Türkiye’de yüksek lisans yapan Tanzanyalı Amani Michael’in Afrika ile ilgili düşüncelerini sorması üzerine Bakan Özhaseki, “Afrika tabii kıta itibariyle bana göre keşfedilememiş bir değer olarak duruyor. Bazı ülkeler bunun değerini anladılar, oraya müthiş bir hücum içerisindeler. Bunun içerisinde Çin, Amerika, Avrupa Birliği ülkeleri var. Burada yönetimlere de hakim oldular, müthiş ilişkiler kurdular. Fakat kimse Afrika’nın uyanmasını istemiyor, hala orada bakış sömürü düzeni üzerine kurulu. Oradaki insanların hakkının, hukukunun düşünüldüğünü hiç zannetmiyorum. Şu anda söylediğim ülkelerin oraya giriş tarzları insan olarak değer verilip bakılmıyor ve bu da birçok Afrika ülkesi tarafından ne yazık ki kabullenilmiş olarak devam ediyor. Bu da son derece üzücü. Biz ilişki kurmaya çalışıyoruz. Karşılıklı ekonomik kurullar oluşuyor, ekonomik kurulların başına mutlaka bakan bir arkadaş atanıyor, orayla ilişki kurup ne alabiliriz, ne satabiliriz, orada ne var, biz de ne var, ne yapabiliriz? Bunların hepsi tartışılıyor. Ben doğrusu Türkiye’nin açılabileceği en güzel alanlardan birisinin Afrika olduğuna hala inanıyorum. Şehircilik alanında çok bir gelişme kaydedemiyoruz. Çünkü her bir yerin şehirciliği biraz da iklimiyle ilgili, geçmiş kültürüyle, oradaki alışkanlıklarla ilgili. O yüzden birçok alanda karşılıklı görüşmeler ve ilişkiler devam ettiği halde şehircilik alanında ne yazık ki çok olmuyor. Türk firmaları hem Afrika’da hem onun dışındaki ülkelerde çok başarılılar. Fakat Afrika’da inşaat işleri biraz zayıf gidiyor. Çünkü belki de iklimin sıcak olmasından dolayı geleneksel olarak basit ev türlerini tercih edip devam etmelerinden dolayı yeni işe, şeye girmiyorlar. O konuda bir arazi çalışması da doğrusu yapılamıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler