HABER

Bakan Soylu, AA Editör Masası'na konuk oldu

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: (2) - "Keşke Rakka'ya gidebilseydik, keşke oralarda olabilseydik. Bunun önemi bundan 3-5 yıl sonra daha fazla anlaşılacaktır" - "Oturmuşlar Kandil'de, acaba 31 Mart seçimlerinde muhtar kimi belirleriz hesabı yapıyorlar. Benim görevim 31 Mart'tan sonra değil, devlet olarak bizim görevimiz 31 Mart'tan önce adım atabilmektir. Onların muhtar belirlemeden PKK'yla irtibatlı-iltisaklı muhtarları belirleyip ona göre adım atmalıyız" - "(Yerel seçim) Birtakım belediyelerin tekrar HDP'ye geçeceği söyleniyor. Diyelim ki geçti, ne dediklerini biliyor musunuz? Söyledikleri şu, '31 Mart'tan sonra belediyeler bizde; eğer buralarda çalışmak istiyorsanız ailenizden bir kişiyi şimdiden dağa gönderin.' Şimdi ben devletim, ne yapmam lazım. Seyredeyim mi, seyredelim mi?"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Keşke Rakka'ya gidebilseydik, keşke oralarda olabilseydik. Bunun önemi bundan 3-5 yıl sonra daha fazla anlaşılacaktır." dedi.

Soylu, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Suriyeliler konusunda toplumdaki genel yaklaşımın nasıl olduğuyla ilgili bir soru üzerine Soylu, şunları söyledi:

"Çok olumsuz başladı ama bir alışma süreci devam ediyor. Suriyelilerin bizim ekonomimize de katkısını maalesef iş adamları dillendirmiyorlar. Ben göçle sorumlu bir bakanım, bunu söylemek zorundayım. Çalışma Bakanlığım döneminde iş adamları bize geldiler; 'Biz bunları kaçak çalıştırmayalım' dediler. 'Çok iyi olur' dedik. Sendikaların itirazına rağmen biz Suriyelilerin çalışması konusunda yasa çıkarttık. 'Siz yasa çıkartın biz bunların hepsini kayıt altına alacağız.' dediler ama sözlerinde durmadılar. Kusura bakmasınlar. Yani ben bu konuda çok daha fazla şey söylerim."

Hükümet olarak, Suriyelilerle ilgili üzerlerine düşen sorumlulukların tamamını yerine getirdiklerini bildiren Soylu, şöyle konuştu:

"Vatandaşımızın bu konuda alicenaplığı, hamiyetperverliği, ahde vefası, komşuluk hukuku en üst seviyede devam etmektedir. Suriyelilerin eksikleri yok mu, her insanın eksiği, yanlışı var, onların eksikleri, yanlışları var. Şımarıkları yok mu, var. Hata yapanları yok mu, var. Suça eğilimli olanları yok mu, var. Bizim görevimiz de mümkün olduğunca onları disiplin altına almaktır. Bunu yapmaya çalışıyor muyuz, açık söyleyeyim sert de yapıyoruz. Burada sağduyulu bir tablo ortaya koymak lazım, bir de bu işin sonuna bakmak lazım. Bizim bu nesil her şeyi gördü, bizden büyük olanlar da her şeyi gördü. Bizden sonraki nesle iyi bir Türkiye bırakıyoruz. Etrafında Suriye'den milyonlarca insanın dost olarak bildiği, bileceği bir Türkiye bırakıyoruz. Avrupa'ya gittiğine kafasını kaldırdığı zaman, 'Siz insanlık adına şunu yapmadınız' diyebilecek değil, tam tersi 'Biz yaptık siz bizi yalnız bıraktınız' diyebileceği bir Türkiye tablosu bırakıyoruz. Buna ait birtakım maliyetlerimiz var. Ama bu maliyetlerimiz, yaptığımız ve geleceğimize bırakacağımız insani kazançlarımızın çok üzerinde değildir. Bunu böyle görmek lazım."

- "Fırat'ın doğusunda da batısında da işimiz var"

Soylu, "Terörle mücadelede gelinen çalışmalar hangi aşamada? Bölücü örgüt mensuplarının güvenlik kuvvetlerine füze kullandığı bilgisi doğru mu, doğruysa bu füzelerin menşei nedir?" soruları üzerine şunları kaydetti:

"Terörle mücadele sadece sahada mücadele meselesi değildir. Bu bir irade meselesidir. Bunun bir uluslararası aksı var, adamı rahat bırakmazlar. Bir karşılığı var. Şimdi Türkiye sadece dağlarda kahramanlarımızla birlikte terörle mücadele etmiyor. Bunu yapıyor, uluslararası zeminde bunun meşruiyetini çok güzel ortaya koyuyor. Bir de etrafımızdaki coğrafyada bunu çok iyi yönetiyor. Biz İdlib'i bilmezsek DEAŞ saldırıları konusunda çaresiz kalırız. Öyle kolay bir iş değil. 'Orada ne işimiz var, bizim şurada ne işimiz var?' diyenler var. Sadece iktidara muhalefet etmek için bu sözler söylenmez. Çünkü bunlar güvenlik meseleleri ve milli meselelerdir. Evet, bizim Afrin'de işimiz var. Eğer bomba Afrin'de hazırlanıyorsa, terör örgütü Afrin'de eğitiliyorsa, kendilerine göre kuzey, bize göre güneyde bir hat oluşturup, orada Türkiye'yi sınırlayacak bir çerçeve oluşturmaya çalışıyorlarsa bizim Afrin'de işimiz var. Bizim Fırat'ın doğusunda da batısında da işimiz var."

Dünyadaki yeni güvenlik konseptine göre, bir ülkenin güvenliğinin sadece kendi sınırları içerisinde başlamadığını, başka ülkelerin sınırlarından hatta başka ülkelerin merkezlerinden geçtiğini vurgulayan Soylu, "Terörün olduğu yerde, kaynağında kurutmaktır yeni konsept. Bu konsepte eğer biz ayak uyduramazsak, ayak uyduranların uyduları haline geliriz. Bizim ülkemize ve milletimize bunu yapmaya hakkımız yok. Keşke Rakka'ya girebilseydik, keşke oralara kadar gidebilseydik. Keşke orada olabilseydik. Bunun önemi bundan 3-5 yıl sonra daha fazla anlaşılacaktır. Bunu sağlayan bir Türkiye, terörü önleyici bir Türkiye olarak ortaya çıkar. Geçen sene aileleri üzerinden ikna yöntemiyle 170 teröristi Türkiye'ye getirdik ve adalete teslim ettik. Örgütten kaçtılar bunlar. Kendileri teslim olanlar değil, kendileri teslim olanlar ayrı. Bu sene de 119 sayısına ulaştık. Yani terör örgütü Türkiye'den 70 kişiyi ikna etti, dağa götürdü. Biz 119 kişiyi ikna ettik, Türkiye'ye getirdik." diye konuştu.

- "Binlerce tır mühimmatı Amerika gönderiyor oraya"

Soylu, terörü ortadan kaldırmak için tek bir yöntem kullanılmadığına dikkati çekerek, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bir taraftan İHA'larımız, bir taraftan SİHA'larımız, bir taraftan ATAK helikopterlerimiz, bir taraftan sınır ötesi operasyonlarımız, bir taraftan terörün finansmanına yönelik kayyum belediyeler. Ne olacak, 31 Mart'tan sonra birtakım belediyelerin HDP'ye geçeceği söyleniyor, diyelim ki geçti. Ne yapacakları belli, dedikleri şu; '31 Mart'tan sonra belediyeler bizde, eğer burada çalışmak istiyorsanız ailenizden bir kişiyi şimdi dağa gönderin'. Şimdi ben devletim, ne yapmam lazım, seyredelim mi? Tekrar eski günlere geri mi dönelim. 'Sen nasıl dağa gittin diye soruyoruz?'. Yüzlerce, binlerce ifade var; 'Ben partinin ilçe binasına gittim, buradan beni aldılar, sınıra getirdiler, sınırda şu şahsa verdiler, o beni öbür tarafa geçirdi'. Şimdi bunu sağlayan bir yapıyı engellemek için millet bize vazife verdi. Millet bize başka bir şey için vazife vermedi ki. Oturmuşlar Kandil'de, acaba 31 Mart seçimlerinde muhtar kimi belirleriz hesabını yapıyorlar. Benim görevim 31 Mart'tan sonra değil, devlet olarak bizim görevimiz 31 Mart'tan önce adımı atabilmektir. İşin doğrusu bu. Onların muhtar belirlemeden, PKK ile iltisaklı ve irtibatlı muhtarları belirleyip ona göre adım atabilmektir."

Bazı ülkelerin bölücü terör örgütüne mühimmat ve moral desteği verdiğine işaret eden Soylu, "Terör örgütü bu mücadeleyi nereden alıyor? Çok basit; AT-4 füzesini kim veriyorsa ondan. Binlerce tır mühimmatı Amerika gönderiyor oraya. Kimse göndermiyor. Bu sadece mühimmat göndermek değil. Terör örgütüne moral sağlamaktır, moral desteği vermektir. Yani sadece mühimmatla baş edersiniz, teröristi etkisiz hale getirirsiniz, bunları yaparız. Ama o moral destek... Amerika gibi bir ülke, İçişleri Bakanına, Adalet Bakanına yaptırım uyguluyor, terör örgütüne de destek sağlıyor. Şimdi bunu hangi akılla izah edersiniz? İster yaptırsın, ister yaptırmasın çok büyük bir ehemmiyeti yok." diye konuştu.

(Sürecek)

En Çok Aranan Haberler