İSTANBUL (AA) - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye'nin sığınmacıların geçişi konusundaki gayretine rağmen, Yunanistan'ın Türkiye'de hain bir girişimde bulunan insanları bırakamadığını belirterek, "Bu işin içerisinden çıkabilmek mümkün değil. Onun için 2002'deki bu, karşılıklı geri kabul anlaşmasını biz kendi açımızdan dondurduk, AB süreci devam ediyor." dedi.
Soylu, CNN Türk'te yayınlanan Hafta Sonu programında Hakan Çelik'in sorularını yanıtladı.
Afganistan'da yıllık 5 bin ton olan afyon üretiminin 2 katına çıkarak 9 bin tona yükseldiğini, bunun kritik bir artış olduğunu vurgulayan Soylu, bu oranın son dönemde arttığını, 2017'nin özellikle ikinci yarısından sonra ciddi bir artış görüldüğünü aktardı.
Soylu, Afgan sığınmacıların İran'dan gelmediğini, direkt olarak Afganistan-İran hattının üzerinden Türkiye'ye geçtiklerini dile getirerek, "Yani bu göçmenler, orada (İran'da) bekleyen 2-2,5 milyon insandan değil bunlar. Bu kadar yoğun bir göç dalgasının olabilmesi için bir bastırıcı etki yapılması lazım. Bu etkinin de tesadüf olduğunu düşünüyor değilim. Şöyle bir tabloyla karşı karşıya kalacaktık; 'Güneyden Suriyeliler, doğudan Afganlılar, biz ne oluyoruz?' Bu ancak Türkiye'yi iyi bilen bir akıl tarafından bu kadar iyi kontrol edilebilir." diye konuştu.
Bakan Soylu, Türkiye'nin Yunanistan'la ikili olan geri kabul anlaşmasını dondurmasının hatırlatılması üzerine de Yunanistan ile geri kabul konusunda iki anlaşmanın bulunduğunu, bunlardan birisinin Avrupa Birliği perspektifi çerçevesinde olduğunu, bunun devam ettiğini, diğerinin ise 2002'de imzalanan geri kabul anlaşması olduğunu söyledi.
Ancak ikinci anlaşmanın çok işlemediğini dile getiren Soylu, Yunanistan'a on binlerce taleplerinin olduğunu ancak bunların 3-4 binine cevap verildiğini aktardı.
Soylu, ancak Türkiye'nin Yunanistan'ı da Avrupa'yı da kurtardığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Günde 8 bin 500 kaçak göçmen Yunanistan adalarına geçiyordu. Çok büyük olaydı. Eğer biz bunu durdurmamış olsaydık, bu geri kabul anlaşmalarının önemli özelliği şudur; eğer geri kabul anlaşmasını yapıp oraya geçen kaçak göçmeni Türkiye'ye ya da ilgili ülkeye geri almazsanız bu akımı durduramazsınız. Birçok ülkeden insanlar, Türkiye veya Türkiye üzerinden Avrupa'ya gitmek istiyor. Bu Avrupa'nın da lehine bir şey. Türkiye burada hayati bir önem ortaya koyuyor. Biz sadece terörle mücadele için Suriye sınırımızla veya İran sınırımızda duvar yapmıyoruz ki aynı zamanda yasa dışı göçü engellemek için... Şu anda günlük 73 geçiş söz konusu. Neredeyse çok önemli bir noktaya geldi. Fakat anlayamadığımız ve anlatamadığımız çok önemli bir şey var. Bu kadar hassas ve önemli bir olaya karşı Avrupa buna duyarsız.
'Mış' gibi yapıyor. Yapıyormuş gibi, yardım ediyormuş, olayı anlıyormuş gibi yapıyor ve bu konuda bütün bunlarla ilgili olarak da net bir destek bu coğrafyaya vermiyor. En son gittiğim güvenlik konferanslarından bir tanesinde tüm ülkelerin bakanlarına 'Kusura bakmayın biz sizin göç tamponunuz değiliz, biz sizin terör tamponunuz değiliz. Biz sizin uyuşturucu tamponunuz değiliz. Eğer böyle bir bakış açısıyla bakıyorsanız bu çok yanlış ve bu olayı çözemeyecek derecede bir politika bakışı olur, bunu hemen değiştirin.' Burada Yunanistan, 15 Temmuz'da bu hainleri, normalde verebilir. Hukuken de vermesi lazım. İki de bir 'Yargıç şöyle diyor, bunlar böyle diyor.' Bir iklim var orada. Bu iklim maalesef Türkiye'ye özellikle 15 Temmuz konusunda başka türlü, ilişkilerimizde karşılıklı elimizden geleni yapıyoruz. Ancak 15 Temmuz konusunda ciddi bir çekinceleri var ve bu çekincelerden dolayı da Türkiye'yi zora düşürüyorlar. Biz onları zora düşürebiliriz ama bizim böyle bir mantığımız yok."
Bu konuda tüm ekiplerin kara ve denizde çok ciddi bir kapasiteyle çalıştığını belirten Soylu, "Bunu yürütebilmek, sürdürebilmek kolay bir mesele değil. Biraz bırakalım Yunan adaları Suriye ve Afganistan, Afrika gibi başka ülkelerden gelen yasa dışı göçmenlerle dolar. Yaşayamazlar, turizmleri bloke olur, adım atamazlar ve politikacıları çok zor duruma düşerler. Bu hem Yunanistan'ın hem de Avrupa'nın anlaması lazım. Biz bunların tamamını insanlık adına önlüyoruz. Bir de denizlerden binlerce insan kurtarıyoruz her ay. Onları kendi karamıza selametleri açısından alıyoruz. Şimdi bu kadar üstün bir gayret gösteriyoruz. Bu kadar üstün bir gayrete rağmen orada Türkiye'ye hainane bir girişimde bulunan insanları maalesef bırakmıyorlar. Bu işin içerisinden çıkabilmek mümkün değil. Onun için 2002'deki bu karşılıklı geri kabul anlaşmasını biz kendi açımızdan dondurduk, AB süreci devam ediyor." ifadelerini kullandı.
- "Türkiye uyuşturucuyla mücadeleyi en üst seviyede sürdürüyor"
İçişleri Bakanı Soylu, uyuşturucuyla mücadele konusunda da güvenlik kuvvetlerinin ciddi bir motivasyon gösterdiğine işaret ederek, bir taraftan uyuşturucu kaçakçılarının bir taraftan satıcılarının yakalandığını, bir taraftan hatların kesildiğini bir taraftan da iç üretimin engellenmeye çalışıldığını kaydetti.
"Biz iki yerden saldırı halindeyiz. Az önce söylediğim, Amerikan büyükelçisini örnek vererek söylediğim hattan, afyon üzerinden saldırı halindeyiz. Biz ortalama 9-10 bin kilo eroin yakalayan bir ülkeydik. Geçen sene bunu 17 bin kiloya falan çıkardık." diyen Soylu, aynı zamanda Türkiye'nin Avrupa'dan da ciddi bir baskı altında olduğunu, Belçika, Hollanda, Avusturya, Danimarka'da da sentetik uyuşturucu üretildiğini ve Türkiye piyasasına salındığını, bir kısmının da Türkiye üzerinden ya da etraftan Orta Doğu'ya gönderilmek istendiğini anlattı.
Soylu, "Buna da müdahale etmiyorlar. Yüzlerine karşı da söylüyoruz. Bütün bu konuda bu sorumluluklarını üstlerine almadıklarını söylüyoruz." dedi.
Türkiye'nin esrar konusunda çok önemli bir adım attığını vurgulan Bakan Soylu, "Türkiye'nin bu konuda 2-3 başarısı var. Bir esrar konusunda başarılı yani üretim konusunda. Tabii üretim durdurulduğu için yakalamalar konusunda diğerlerine göre görece yakalamadaki artışta azalma söz konusu ancak Türkiye'de o esrar üretilen tarlalarda artık buğday üretiliyor. Yıl başından beri 9 bin 500 kişi uyuşturucudan tutuklandı. Bu büyük bir rakamdır. Şu anda da uyuşturucudan içerde olan insan sayısı tutuklu ve hükümlü 56 bin kişidir. Yani bununla muradım şu, Türkiye, bunu en üst seviyede sürdürüyor." diye konuştu.
Bu konunun iç güvenlik anlamında en önemli meselelerden biri olduğuna, bu konuda Türkiye'nin çok önemli bir başarı elde ettiğine ama bunun yeterli olmadığına işaret eden Soylu, "Hükümetimiz terör konusunda, nasıl aynısını söylüyorsak ve kararlılığımızı ortaya koyuyorsak, uyuşturucu konusunda da bu uyuşturucu melanetinin bir saldırı olduğunun bilinci içerisindedir ve burada her satıcıyı teröristle aynı görmektedir." şeklinde konuştu.
Bakan Soylu, bu konuda ciddi bir sinerji olduğunu, bir hükümet politikası olarak bu süreçte uyuşturucu belasından Türkiye'yi kurtaracaklarını, çünkü burada en büyük sıkıntıyı annelerin çektiğini, bunun da kendisini kahrettiğini söyledi.
- "Müsaade eder miyiz?"
Çelik'in "Cezaevlerinde isyan gibi bir tehlike var mı Türkiye'de? Bu konuşuldu." şeklindeki sorusuna Soylu, "Müsaade eder miyiz sizce? Onlar kaotik bir şey çıkarmak isteyebilirler. Birçok şey konuşuyorlar. Her an yeni senaryolar üretmeye çalışıyorlar. Dışardan empoze edilmeye çalışılıyor. Bakın bu avukat meselesi önemlidir. Mesela DHKP/C'nin taşıyıcısı avukatlardı. FETÖ terör örgütünün de büyük ölçüde taşıyıcısı aynı avukatlar. Bir kesim avukatlar, sürekli olarak buradaki işleri taşıyıp götürüyorlar. Mesela DHKP/C ve ilintili avukatlara yaptığımız operasyon sonucunda DHKP/C'nin önemli şifrelerini çözdük. Şimdi bu FETÖ konusunda da aynısını söyleyebilirim. Dikkat edin aynı şey PKK konusunda da vardı. PKK konusunda bu konuda ciddi bir atak ortaya koyduk. Orada da asıl bağın önemli bir bölümü çözülmüştür. Bunlar hep içeriye yönelik 'Acaba böyle bir şey olur da bir güvensizlik olur mu?' diye bir anlayış çerçevesinden kaynaklanıyor. Şunu ifade etmek gerekir ki tabii Adalet Bakanlığımızın da önemli derecede işlerinden bir tanesi de cezaevlerinin bu işteki sorumluluğu ve güvenliği, biz oralarda, en azından dış konuda da gerekli tüm tedbirleri almış durumdayız." şeklinde konuştu. Soru üzerine Bakan Soylu, avukatlar konusunda Barolar Birliği ile direkt bir iş birliklerinin olmadığını aktardı.
- "Uber yetkisiz taşımacılıktır"
Bakan Soylu, şehirlerin güvenliği konusunda da şehirleşme nedeniyle yeni bir güvenlik konseptine ihtiyaç bulunduğunu, terörle mücadelede olduğu gibi bu konuda da ciddi bir kararlılık gösterildiğini aktararak, özellikle büyük şehirlerde iki konsept üzerinden gidildiğini kaydetti.
Bu noktada artık gece bekçilerinin görev yaptığını vurgulayan Soylu, "Bin bekçiyi Ankara'da mezun ettik, İstanbul'da şu anda 3 bin bekçi kadar var, bunlar görevlerinin başındalar. Bir taraftan metruk evler, bir taraftan uyuşturucu, bir taraftan organize çeteler, diğer taraftan MOBESE kameralar, diğer taraftan plaka tarama sistemleri, olayların sayısının azaltılması, asayiş aydınlanma oranlarının yükselmesi..." ifadelerini kullandı.
Soylu, Türkiye'de aydınlanma ve suçun azalma oranlarının önceki yıllara göre iyi bir noktada olduğunu ancak bunun daha da iyi bir seviyeye getirileceğini söyledi.
Bakan Süleyman Soylu, şehirlerin güvenliği konusunda yürüttükleri çalışmalara ilişkin bilgi vererek, "Bizim şehirlerimiz dünyanın en güvenli şehirleri haline gelecek, hiç kimsenin endişesi olmasın." dedi.
"Uber araçlarına ceza kesilmesi için trafik polislerine talimat verildi mi?" şeklindeki soruya Soylu, şu yanıtı verdi:
"Burası bir hukuk devleti. Uber yetkisiz taşımacılıktır. Halk dilinde bunun adı korsandır. Bir başka belgeyle taksi taşımacılığı yapmaktadırlar. Bizim buna müsaade etmemiz mümkün değildir. İkincisi, 2015'in nisanında Anayasa Mahkemesi yetkisiz taşımacılık yapan kanunumuzu iptal etmiştir. Burada bir boşluk oluşmuştur. Bu boşluktan hem korsan hem Uber gibi yetkisiz taşımacılar da istifade ediyor. Üç, bizim kanunumuzda bu tür taşımalarda komisyon kesilmesi kanuna aykırıdır. Dördüncüsü bunun vergisi nereye gidiyor? Başka bir ülkeye gidiyor. Bütün bunların içerisinde 2017'de toplam 8 bin 500 ceza kesmişiz Uber'e, sadece 2018'in ilk 5 ayında 6 bin 100 ceza kesmişiz. Bu cezaları da daha da artıracağız. Allah nasip ederse, milletimiz tensip ederse, uygun görürse eğer hükümete gelirsek yapılacak iş, özellikle bu korsan taşımayla ilgili daha önce var olan Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği bu kanunla ilgili gerekli düzenlemeyi de en kısa zamanda yapacağız."
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, trafik konusunda devrim sayılabilecek önemli düzenlemelerin getirildiğini de sözlerine ekledi.
(Bitti)