YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Bakan Yardımcısı Önal, BM Güvenlik Konseyinin Libya oturumunda konuştu:

"Bir saldırganı (Halife Hafter), tanınan bir hükümetle eşit şartlarda konumlandırmak yanlış ve verimsizdir. Bu ciddi hata düzeltilmelidir" - "Bazı ülkelerin, BM liderliğindeki siyasi sürece zıt amaçlarla çalıştıkları halde yaptıkları gibi Türkiye'yi suçlamak, ikiyüzlülük anlamına geliyor ve kabul edilemez" - "(Irini operasyonu) Hafter'in ihtiyaç duyduğu tüm silahları edindiği ve bunu kara ve hava yoluyla desteklediği bir ortamda bu operasyon fiiliyatta sadece meşru hükümete yaptırım uyguluyor. Bu sorun giderilmelidir" - "Toplu mezarlar, Libya'daki vahşet ve insan acılarının oranlarının korkunç bir hatırlatıcısı. Bu, Hafter’in saldırganlığına değişen derecelerde göz yuman veya bunu destekleyen tüm taraflar için bir uyandırma çağrısı olmalıdır"

Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal, Libya'nın doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter'e bazı ülkelerin gösterdiği desteğe ilişkin, "Bir saldırganı (Halife Hafter), tanınan bir hükümetle eşit şartlarda konumlandırmak yanlış ve verimsizdir. Bu ciddi hata düzeltilmelidir." uyarısında bulundu.

Önal, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinde Berlin Konferansı'nın katılımcılarıyla video konferans formatında yapılan Libya oturumunda konuştu.

Libya halkının 2011'deki Şubat Devrimi'nden bu yana demokrasi arayışını hız kesmeden sürdürdüğüne işaret eden Önal, "Totaliter bir rejimi yeniden diriltme girişimleri, Libya ve tüm bölgede sadece daha fazla istikrarsızlığa neden olacaktır." ifadesini kullandı.

Önal, BM tarafından da tanınan Libya hükümetine yönelik Hafter'in başlattığı saldırılara değinerek, Türkiye'nin bu konudaki tavrının başından itibaren net olduğunu dile getirdi.

Libya'da devam eden anlaşmazlığa askeri yolla çözüm bulunamayacağına vurgu yapan Önal, Türkiye'nin de bu kapsamda ortaya konulan uluslararası çabalara sunduğu yapıcı katkıya işaret etti.

- "Bu ciddi hata düzeltilmeli"

Önal, Libya halkının liderliğinde ve Libya'ya ait siyasi bir süreci canlandırmanın, BM himayesinde ve sürdürülebilir bir ateşkesin sağlanmasıyla mümkün olabileceğini belirterek şöyle devam etti:

"BM Güvenlik Konseyi'nin 2259 sayılı kararının açık hükümlerine rağmen pek çok aktör Libya'daki paralel kuruluşlarla ilişki kurdu. Bu tutum, Hafter'e, meşru hükümete karşı saldırısına, Libya siyasi anlaşmasının aleyhinde devam ettirmek için onay vermekten başka bir şey değildir ve hatta Hafter, kendi askeri diktatörlüğünü ilan etti. Aslında bir saldırganı, tanınan bir hükümetle eşit şartlarda konumlandırmak yanlış ve verimsizdir. Bu ciddi hata düzeltilmelidir."

Meşru hükümete karşı yıkıcı hedefler peşinde koşmak için Hafter'e siyasi ve askeri destek sağlamanın, uluslararası hukuk ve ilgili BM kararlarıyla bağdaşmadığına dikkati çeken Önal, bu durumun Libya ve ötesinde barış ve istikrar için zararlı olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Önal, oturumda söz alan bazı ülkelerin temsilcilerinin eleştirilerine işaret ederek, "Bazı ülkelerin BM liderliğindeki siyasi süreçle zıt amaçlarla çalıştıkları halde yaptıkları gibi Türkiye'yi suçlamak, ikiyüzlülük anlamına geliyor ve kabul edilemez." şeklinde konuştu.

Meşru hükümetin yokluğunda ortaya konan tek taraflı girişimlerin yanıltıcı ve siyasi bir süreç için elverişli olmayan koşullar ortaya çıkardığını dile getiren Önal, Berlin çerçevesinin, BM himayesinde Libya konulu müzakereler için gerekli yapıyı sağladığı değerlendirmesini yaptı.

- İrini operasyonu

Önal, Avrupa Birliğinin (AB), Libya Hükümeti ile istişarede bulunmaksızın başlattığı Irini operasyonuna değinerek, "Hafter'in ihtiyaç duyduğu tüm silahları edindiği ve bunu kara ve hava yoluyla desteklediği bir ortamda bu operasyon, fiiliyatta sadece meşru hükümete yaptırım uyguluyor. Bu sorun giderilmelidir." dedi.

Fransız gemileriyle yaşanan gerginlikte Fransa tarafından ortaya atılan iddiaların asılsız olduğunun altını çizen Önal, "Türkiye, Libya hükümetini, meşruiyeti ve sivil yaşamları koruma çabalarında desteklemenin uluslararası bir yükümlülük olarak görmektedir. Hükümetin talebi üzerine sağladığımız teknik ve eğitim yardımı ile Libya hükümeti sahada bir denge kurmuş ve daha büyük bir insani kriz önlenmiştir." ifadesini kullandı.

Önal, uygulanan yasa dışı petrol ablukasına ilişkin de "Libya, 7 ay süren petrol ablukası nedeniyle ocak ayından bu yana 6 milyar dolardan fazla para kaybetti. Bu abluka kaldırılmalı ve petrol tesislerinin kontrolü Ulusal Petrol Şirketine iade edilmelidir." şeklinde konuştu.

- Toplu mezarlar

Tarhune kentinde bulunan toplu mezarlara da değinen Önal, şunları kaydetti:

"Toplu mezarlar, Libya'daki vahşet ve insan acılarının oranlarının korkunç bir hatırlatıcısı. Bu, Hafter’in saldırganlığına değişen derecelerde göz yuman veya bunu destekleyen tüm taraflar için bir uyandırma çağrısı olmalıdır. Uluslararası toplum ve ilgili kuruluşlar bu konuyu araştırmak için acil adımlar atmalıdır. Bu anlamda, Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısının, soruşturmayı yerinde yürütme misyonunu yerine getirme kararını memnuniyetle karşılıyoruz."

Önal, Hafter milislerinin geri çekilmeden önce mahallelere yerleştirdiği mayınlar ve diğer patlayıcıların sivillere dehşet saçmayı hedefleyen yöntemler olduğunun altını çizerek bu savaş suçlarının da soruşturulması gerektiğini vurguladı.

Türkiye'nin Libya'da sürdürülebilir bir siyasi çözüme ulaşma konusundaki taahhüdünü yineleyen Önal, "Bu amaçla Berlin takip mekanizmaları ve çalışma gruplarına katkılarımızı sürdüreceğiz." dedi.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler