YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Bakan Yılmaz Bingöl’de

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, “Biz Suriye’de zulme uğrayan insanların, uluslar arası kamuoyunda sesi oluyoruz. Bizim...

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, “Biz Suriye’de zulme uğrayan insanların, uluslar arası kamuoyunda sesi oluyoruz. Bizim Suriye’ye müdahale etmek gibi bir gündemimiz yok” dedi.

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Bingöl’de görev yapan yerel ve ulusal basın temsilcileriyle bir araya geldi. Türkiye iyi idare edilmeden, iyi bir yönetim olmadan, istikrar ve doğru politikalar olmadan hiçbirin şey olmadığını belirten Bakan Yılmaz, bunlar olmadan hiçbir yörenin kalkınmasının mümkün olmadığını söyledi. Türkiye’nin geçmişte yaşadığı ekonomik krizlere dikkat çeken Bakan Yılmaz, “Geçmişte de bunları yaşadık aslında. 1990’lı yıllarda Türkiye bir yönetim krizi yaşıyordu. Koalisyon yapıları, çekişmeler, ülkenin nereye gideceği belli değil. Bir düzensizlik vardı. Hukuk, demokrasi anlamında geçmişte gerçekten ayıplı, eksik, vesayet altında olan bir demokrasi vardı. 2002 yılında 2,15 dolar günlük geliri olan insan sayısı nüfusumuzun yüzde 3-4’üydü. Şimdi sıfırlandı çok şükür. 4,30 doların altında geliri olanlar yüzde 30’du. 100 kişiden 30’u yoksulluk sınırının altındaydı. Bugün çok şükür geçen yıl itibariyle 3,7’ye düştü. Yüzde 30’dan yüzde 3.7’ye düştü. Türkiye iyi idare edilince, iyi yönetilince ekonomisi büyüdü. Yine geçen yıl itibariyle 230 milyar dolardan 780 milyar dolarlık bir ekonomiye ulaştı. Kişi başı geliri 3 bin 500 dolardan 10 bin 400 dolara geldi” dedi.

“DEVLET 2002 YILINDA SADECE FAİZE 35 MİLYAR DOLAR ÖDEMİŞ”

Eskiden devlerin sürekli borçlandığını, yüksek faiz ödediği bir düzenden şimdi çok daha düşük borçlanması olan ülke haline geldiğini belirten Yılmaz, geçmişte faizlere müthiş paraların ödendiğini hatırlattı. Devletin 2002 yılında sadece faize 35 milyar dolar ödediğini ifade eden Yılmaz, “230 milyar dolar bütün ekonomik büyüklüğümüzmüş, devletin faize ödediği miktar 35 milyar dolarmış. Bütün milli gelirimizin yüzde 15.5’ine denk geliyor. Devlet, geçen senede aynı oranda faiz ödeseydi, bugün 111 milyar dolar faiz ödeyecekti. Ama biz geçen sene 25 milyar dolar ödemişiz. Ekonomimiz 780 milyar dolara çıkmış, faize ödediğimiz para 25 milyar dolara inmiş. Bütün bu farklar, duble yollara, sağlıkta yapılan yeniliklere, eğitime yapılan harcamalar, KÖYDES gibi kırsal altyapıya yaptığımız programlar gibi yatırımlara gitti. Türkiye bir yerde petrol, maden bulmadı. Eskiden de aynı Türkiye vardı. Fakat iyi yönetilince kaynaklar faize gitmedi, çarçur olmadı, bu tür hizmetlere gitti” diye konuştu.

KÜRESEL EKONOMİK KRİZ

Dünyadaki kriz’in hangi ülkenin politikaları başarılı, hangilerinin olmadığının test edildiği bir ortam olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Bazı ülkeler burada döküldüler. Komşularımız başta olmak üzere, Avrupa’daki bazı ülkeler, Latin Amerika’daki ülkeler sıkıntı yaşadılar. Bankaları battı, memur maaşlarını dondurdular, verilmiş bir takım hakları geri aldılar, sosyal hakları kısıtladılar, çok ciddi tedbirler aldılar, buna rağmen ateşi henüz söndürmüş değiller. O kadar şey yapmalarına rağmen bir türlü toparlanamıyorlar, çünkü güven kaybı oldu. Bankalar batınca vatandaşa faturayı yüklediler. Bunu da tam beceremediler. Bu sefer devletler borçlarını arttırdılar. Bankalar krizi bir süre sonra devletler krizine dönüştü. Şuanda artık dünyada devletler krizi yaşanıyor. Kimse de bunların borçlarını nasıl ödeyeceklerini bilmiyor. Böyle sıkıntılı bir durum var. Fakat Türkiye bu testten başarıyla geçti. Bir tek bankamız batmadı. Bir tek firmayı bu vatandaşın parasıyla finanse etmedik. Tam aksine Türkiye sosyal politikalarına, yatırımlara devam etti. Memurunu arttırdı. Bunun kıymetini bu ortamda çok iyi bilmek lazım” diye konuştu.

“KÜRTÇE KONUSUNDA Kİ KATI TUTUM AŞILDI”

Konuşmasında Türkiye’nin attığı demokratikleşme adımlarına değinen Yılmaz, “1990’lı yıllarda işkenceden her gün bahsetmiyor muyduk? Bugün böyle bir şey var mı? Varsa bile biri bir şey yaptığında en katı şekilde cezası veriliyor. Faili meçhul cinayetler vardı. Şimdi bırakın faili meçhul cinayetleri, geçmişin faili meçhul cinayetleri bile araştırılıyor. Böyle bir döneme geldi Türkiye. Devlet Güvenlik Mahkemeleri, Olağanüstü Haller, Milli Güvenlik Kurulu’nun yapısı, Kürtçe konusundaki o katı tutumlar, birçok şey sayabilirsiniz. İşte bu durum Türkiye’de alınan mesafeyi gösteriyor.Vesayetçi bir demokrasiden, özellikle referandumdan sonra normal bir demokrasiye geçmiş olduk. Çok ileri demokrasi demiyorum, normal demokrasiye geçti Türkiye. Fakat bu demokrasi Türkiye’ye yetmez. Türkiye’nin artık ileri demokrasiyi hedeflemesi lazım. Bunun altyapısı Türkiye’de var. Türkiye yeni anayasa çalışmalarıyla mevcut bir takım eksikliklerini de giderip ileri bir demokrasiye ulaşacak. Ben buna yürekten inanıyorum” diye konuştu.

“SURİYE’DE HALKA DAYALI BİR YÖNETİMİN OLUŞMASINDAN YANAYIZ”

Suriye’de halka dayalı bir yönetimin oluşmasından yana olduklarını belirten Yılmaz, nasıl Türkiye’de demokrasiyi savunuyorsak, halkın yönetimini savunuyorsak, Suriye’de de aynısını savunacaklarını kaydetti. “Suriyeliler bizim kardeşimizdir. Arap’ı da, Türk’ü de, Kürt’ü de, bütün unsurlarıyla biz Suriye’ye bu gözle bakıyoruz.”diyen Yılmaz, şöyle konuştu:

“Aralarında bu anlamda hiçbir fark gözetmiyoruz. Biz Suriye halkının yanındayız. Demokrasi olsun, sandıklar kurulsun, tıpkı Türkiye’de nasıl yönetimleri oluşturuyorsak, Suriye’de de o şekilde oluşsun yönetimler. Hakkı yok mu Suriye’nin buna. Bunu istiyoruz. Diğer bir isteğimiz Suriye’de birlik, beraberliğin olmasıdır. Orada ayrı ayrı yapıların oluşmasının ne Suriye’ye faydası var, ne bölgeye faydası var, ne Türkiye’ye nede orada yaşayan insanlara faydası var. Suriye birliğini, beraberliğini muhafaza etsin ve güçlensin. Bölgesinde söz sahibi olan ülkeler arasına girsin. Ben inanıyorum ki böyle bir yönetim oluştuğunda, birlik ve beraberlik olduğunda zamanla Türkiye ile Suriye arasındaki sınırlar anlamını kaybedecek. Resmi sınırlar olabilir, o hiç önemli değil. Ticaretle, turizmle, hareketlilikle sınırlar anlamını yitirecek. Bizim Ortadoğu’da klasik kafamızdaki sınırları yıkmamız lazım. Ortadoğu’da daha fazla gelişim sağlanması lazım. Ekonomik refahın, temel hakların, özgürlüklerin olması lazım. Bu, etnik siyasetle, mezhep siyasetiyle olmaz. Bana göre Ortadoğu’da en tehlikeli şey, kan getirecek, çatışma getirecek, insanlara bedel ödetecek olan etnik siyasettir ve mezhep siyasetidir. Mezhep, etnik siyasetle Ortadoğu’ya ne barış, ne refah, ne de demokrasi getirebilirsiniz. Bütün etnik kimliklere, mezheplere, inançlara saygılı olacaksınız. Fakat etnik siyaset, mezhep siyaseti yapmayacaksınız. Biz bunu savunuyoruz. Türkiye bunu savunuyor. “

“ESAD REJİMİ GİDECEK İNŞALLAH”

Şu badireyi atlattıktan sonra Suriye’nin yeniden imarında, güçlenmesinde, kalkınmasında Türkiye’nin çok önemli bir rolü olacağını söyleyen Yılmaz, Suriye’ye kardeşleri diye baktıklarını ifade etti.

“Kürt de, Türk de, Arap da bizim kardeşimiz. Bir ırkçı bir yaklaşımdan yana değiliz.”diyen Yılmaz, “Esad rejimi gidecek İnşallah. Herkes her şeyi söyleyebilir. Bizim şuandaki yaklaşımımız insani bir yaklaşım. Gelen mültecilere ev sahipliği yapıyoruz. Onları aç, açıkta bırakmıyoruz. Her türlü desteği veriyoruz. Orada zulme uğrayan insanların, uluslar arası kamuoyunda sesi oluyoruz.Oradaki mesel Türkiye ile Suriye arasındaki mesele değil. Bunu belki Suriye yönetimi oralara çekebilir. Kendi halkıyla sorunlu olduğunu gizlemek için bunu yapabilir. Oradaki çatışma Suriye ile Türkiye arasındaki çatışma değil. Oradaki çatışma Suriye rejimi ile Suriye halkı arasındaki çatışmadır. İşin özü bu. Bu özü karıştıracak tartışmalar bence, Esad rejiminin psikolojik savaşına yarar. Bu hadise, oradaki halkın diktatör rejimden kurtulup, kendi iradesi doğrultusunda bir yönetim oluşturma hadisesidir. Bizim Suriye’ye müdahale etmek gibi bir gündemimiz yok” dedi.

“KUZEY SURİYE, KUZEY IRAK’A BENZEMEZ”

Medya üzerinde psikolojik bir savaş yapıldığına dikkat çeken Yılmaz, Kuzey Suriye’nin Kuzey Irak’a benzemediğini, Kuzey Suriye’nin farklı bir coğrafya olduğunun altını çizdi. Bölgenin etnik yapının yaşadığı coğrafya olmadığını belirten Yılmaz, “Türkmenlerin olduğu, Kürtlerin olduğu, Arapların olduğu, değişik bölgelerde farklı unsurların yaşadığı bir coğrafyadır. Fakat, sanki orası Kuzey Irak olacakmış gibi bir imaj, bir resim toplumun zihninde oluşturuldu. Bunun üzerinden de bir psikolojik hava oluşturulmaya çalışıldı. Öyle bir şey yok. İki bölge birbirinden farklı” şeklinde konuştu.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler