Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, "481 sayılı MGK kararıyla ilgili olarak, bu Milli Güvenlik Kurulu kararı Bakanlar Kurulunda imzaya açılmadı ve kabul edilmedi, karar alınmadı, MGK kararının uygulanmasına yönelik Başbakanlıkça herhangi bir işlem yapılmadı, hiçbir kuruma veya kişiye gönderilmedi, herhangi bir talimat verilmedi, yok hükmünde muameleye tabi tutuldu" dedi.
Arınç, Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından soruları yanıtladı.
Bir gazetecinin, "Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile Türkiye arasında yapıldığı öne sürülen bazı anlaşmalar birkaç gündür tartışılıyor. Dün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bağdat'a gitti bugün de Erbil'de bazı temasları oldu. Bu anlaşmalar gerçekleşti mi? Sayın Bakanın temaslarına ilişkin son bilgiler nelerdir" sorusu üzerine Arınç, bu konuda Dışişleri Bakanlığı Sözcüsünün, daha öncesinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın da açıklamalarının olduğunu hatırlattı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun yakın zamanda o bölgeye gittiğini belirten Arınç, şunları kaydetti:
"Birkaç gün önce Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin Başbakanı Neçirvan Barzani, Türkiye'ye geldi. Onlarla yapılan görüşmeler sırasında da enerji alanında Irak Anayasası'na uygun bazı ticari sözleşmeler üzerinde mutabık kalındı. Sizin ısrarla sormak istediğiniz şey: 'Sözleşmeler imzalandı mı?' Bizim de ısrarla söylediğimiz konu: 'O sözleşmeler üzerinde mutabık kalındı.' Ama şunu bilmeniz lazım: Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin kamu ve özel şirketlerle yaptığı ticari sözleşmeler, özel hukuk hükümlerine tabidir. Uluslararası anlaşma olarak nitelendirilmez. Yani bu bölgeyle ilgili enerjinin alınması, taşınması, götürülmesi konularında kamu şirketleri ve özel şirketler sözleşmeler yapacaksa uluslararası sözleşmeler kapsamında olmaz, bunlar özel hukuk tüzel kişiliği özel hukuk karşılığı olan sözleşmeler olur. Mutabakat vardır ama biz Irak anayasasına göre hareket etmek zorundayız. Irak merkezi hükümetiyle Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında bir ihtilafın çıkmasını, aralarında bir anlaşmazlık olmasını da istemeyiz" dedi.
-Dershanelerin dönüştürülmesi-
Dershanelerin dönüştürülmesiyle ilgili tasarının bugün imzaya açılmadığı anımsatılarak "kamuoyuna yansıyandan farklı bir düzenleme yapılıp yapılmayacağı" sorusuna Arınç, "bu kadar şüpheci olunmaması gerektiği" karşılığını vererek, haftaya bugün bütçenin tümü üzerindeki görüşmelerin başlayacağını, bunun 12 gün kadar süreceğini, arkada kalan sürenin de yasal düzenleme yapılması için yeterli olmadığını belirtti.
Arınç, "Bu kadar aceleci olmayın. Şunu söyleyebilirim: Aralık ayı içinde bir tasarı veya bir teklif imzalanıp Meclis'e gönderilebilir ama bunun görüşme takvimi zannediyorum ki ocak ayı içerisinde olacak. Çok aceleci, şüpheci olmayın, her şey yolunda gidiyor merak etmeyin" ifadesini kullandı.
Bir başka soru üzerine Arınç, dönüşüm sürecinin 2 yıl olduğunu anımsatarak "Bu sürecin başında hareket edenler daha avantajlı olacak. Ortasında sonunda hareket edenler ama en son 2015 Eylül'ünde bitmek üzere, onlar belki ikinci derecede teşvikten, avantajdan istifade edecekler. Bunda da haksız değiliz. Dolayısıyla ocak ayında elbette öğrenci alabilirler çünkü sınav sistemlerinde özellikle üniversite sınavlarında henüz bir değişiklik olmadı" diye konuştu.
Meseleye kapsamlı baktıklarını, eğitim sisteminde bir dönüşüm süreci başladığını anlatan Arınç, bunun takviye edilmesi gerektiğini bildirdi.
Arınç, sınav sistemlerinin de değiştiğini, buna uygun dönüşüm gerektiğini ifade ederek dershaneciler, dershane öğretmenleri ve oradaki öğrencilerin bu çabaların kendileri için olduğuna inanmalarını istedi.
-Demokratikleşme paketi-
Demokratikleşme Paketi'ne ilişkin ayrıntıların sorulması üzerine de Arınç, "Biliyorsunuz demokratikleşme paketinin içerisinde ne olduğunu. Yani 30 Eylül'de kamuoyuna açıkladığımız paketten sadece seçim sistemiyle ilgili sunduğumuzseçenekler yok. Çünkü bu konuda daha hiçbir parti ağzını açmadı biz de sabırla bekliyoruz" yanıtını verdi.
"Bu barajlar yüksek, şöyle olsun, böyle olsun" diye bağıranların seslerinin şimdi kesildiğini kaydeden Arınç, MHP'nin barajlarla ilgili iddiasının olmadığını, 3 seçenekten hangisini uygun bulduklarını söylemediklerini, bundan mevcut sistemin devam etmesini istediklerinin anlaşıldığını belirtti.
CHP'nin ne dediğinin de belli olmadığını dile getiren Arınç, şöyle konuştu:
"7 diyorlar, 5 diyorlar, yüzde 3 diyorlar, hiç olmasın diyorlar. E karar verin be kardeşim. Karar verin de biz de diyelim ki CHP'nin seçim sistemi hakkındaki düşüncesi budur, ona göre hareket edelim. Yani şu anda biz hala beklemedeyiz. Zannediyorum yıl sonuna kadar da bekleyeceğiz çünkü önümüzde mahalli seçimler var. Bu mahalli seçimler zaten baraj sistemini hiçbir zaman öngörmüyor bildiğiniz gibi. Genel milletvekili seçimlerinde uygulanacak ama öyle bir şey yapmamız için de seçimden bir yıl öncesinde bu işin bitmiş olması lazım asgari. Anayasının 67. maddesine göre seçim kanunları seçim tarihinden bir yıl önce yürürlüğe girmek zorunda."
-"Onun için 2 sene bekliyoruz"-
Arınç, "Dershanelere olan ihtiyacın sona erdiğini ve fonksiyonlarını tamamladığını söylediniz bu kanaat veliler de var mı?" sorusuna "Var" yanıtını verdi.
"Varsa şu anda halihazırda dershane mevcutlarının dolu olmasını nasıl yorumlamak lazım?" sorusuna ise Arınç, "Var, çünkü bu bir ihtiyaç. Yani şu anda öğrencisini veya çocuğunu dershaneye gönderme konusunda velileri hiç haksız bulamayız" karşılığını verdi.
Bir sınav olduğunu, bu sınavda başarılı olunmak istendiğini ifade eden Arınç, "İkincisi herkes çocuğunu gönderdiği için o da göndermek zorunda. Buna bakanlar da dahil ama öyle bir sistem öngörüyoruz ki sınav sistemlerindeki değişiklikle birlikte, eğitim sistemindeki takviyelerle birlikte artık bu öğrencilerin önündeki sınavı kazanması için dershaneye gitme ihtiyacını artık görmeyeceğini düşünüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
"Sınav sistemi değiştirildikten sonra kendiliğinden kapanmasının beklenmesi ya da daha sonradan kapanması daha uygun olmaz mıydı? sorusunu ise Arınç, "Tabii onun için 2 sene bekliyoruz zaten" diye yanıtladı.
"2010 anayasa değişikliği referandum sürecinde fişleme kepazeliği son bulacak şeklinde açıklamanız olmuştu. Fakat bugün bir gazetenin yayınladığı belgelere göre 2013 yılında fişlemelerin devam ettiği iddialarıyla ilgili görüşünüzü alabilirmiyiz?" sorusu üzerine Arınç, şunları belirtti:
"İyi oldu dershaneler bağlamında bu soruyu da sormanız. Çünkü birbiriyle sanki bağlantısı var gibi geliyor bize. Bize acı veren de o zaten. Ama başımız dik alnımız açık. Belki başka arkadaşların sormak istemediği veya cevabını çok önceden bildiği bir konuyu ben size tekrar arz etmiş olayım. Aslında bana ya Bursa'da ya da Manisa'da sordukları zaman Taraf gazetesinde yayınlanan 2004 tarihli MGK kararından bahsettiklerinde düşüncelerimi ifade etmiştim. Demek ki doğru düşüncelermiş. Çünkü bugün belgelere ulaştığımızda hamdolsun ki AK Parti hükümetinin yüzünü kızartacak hiçbir işin içerisinde olmamışız."
Gazetede yayımlanan belgenin MGK toplantısı kararı olması halinde MGK Genel Sekreterliği Kanununa bakılması gerektiğini ifade eden Arınç, söz konusu kanuna göre, "Tutanaklar ve görüşmelerin kesinlikle açıklanamayacağı ve yayınlanamayacağını, kararların MGK'nın vereceği karara göre açıklanabileceğini ve yayınlanabileceğini" anımsattı. Arınç, "Basit olarak şunu söylüyor: Bir MGK kararının başkaları tarafından elde edilmesi ve bilinmesi mümkün değil. Hele hele tutanakların ve görüşmelerin. İşin gizliliği noktasında böyle bir yasa hükmü var" ifadesini kullandı.
Bir mahkeme ya da herhangi bir merci, belirli bir tarihli MGK kararını istediği zaman, verilip verilmeyeceğine yine MGK'nın karar vermesi gerektiğini anlatan Arınç, "Burada bir gazetecinin şu veya bu şekilde elde ettiği bir kararı açıklaması, bu kanun maddesine göre kesinlikle mümkün değil" dedi.
MGK bildirilerinin kamuoyuna açıklandığını ancak karar haline gelen bir şeyin verilmesinin MGK'nın duyacağı ihtiyaca ve alacağı karara bağlı olduğuna dikkati çekerek şunları söyledi:
"MGK'nın genel sekreterliği kanunu ki daha sonradan da değiştirildi bildiğiniz gibi 2004'ten itibaren. Şunu yapması lazım: Anayasanın 118. maddesine göre, MGK devletin millî güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulanması ile ilgili alınan tavsiye kararları ve gerekli koordinasyonun sağlanması konusundaki görüşlerini Bakanlar Kuruluna bildirir. Kurulun devletin varlığı ve bağımsızlığı, ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği, toplumun huzur ve güvenliğinin korunması hususunda alınmasını zorunluğu gördüğü tedbirlere ait kararlar bakanlar kurulunca değerlendirilir. Yani, bir diğer ifadesiyle kanunun 4. maddesinde de bu tavsiye kararlarını ve görüşlerini bakanlar kuruluna bildirir, bakanlar kurulunun kabulü halinde bu tavsiye kararlarının uygulanmasının koordinasyonu ve izlenmesi için bir başbakan yardımcısı görevlendirilir diyor."
Söz konusu MGK kararının yayınlanmasıyla ilgili yürürlükteki yasa hükümlerini anımsatan Arınç, bunların açıklanmasının, yayınlanmasının yasak olduğunu, yapanların ceza sorumluluğuyla karşı karşıya kalabileceğini belirtti. Bunun savcıların düşüneceği bir konu olduğunu ifade eden Arınç, "Biz bu konuda herhangi bir teşebbüsün içerisinde şu anda değiliz ama eğer arkası da bu şekilde gelmeyecek olursa yasalar neyi gerektiruyorsa onlar yapılır" ifadesini kullandı.
Bu karar alınmışsa bundan sonra ne yapıldığının önemli olduğunu vurgulayan Arınç, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Tavsiye niteliğindeki kararları bakanlar kurulu kendi kararı haline getirmedikçe ve uygulanması için de bir takvim öngörmedikçe, uygulanması konusunda herhangi bir başbakan yardımcısına da görev vermedikçe, bunlar sümen altında kalan kadük hale gelmiş kararlardır. Şimdi açık ve net söylüyorum: çünkü bütün belgeleri inceledik hamdolsun ki AK Parti hükümetinin bu konuda milletimize verdiği sözden ve hükümet programına aldığı konuların dışında hiçbir şey yapılmamıştır. 481 sayılı MGK kararıyla ilgili olarak bu Milli Güvenlik Kurulu kararı Bakanlar Kurulunda imzaya açılmadı ve kabul edilmedi, karar alınmadı, MGK kararının uygulanmasına yönelik Başbakanlıkça herhangi bir işlem yapılmadı, hiçbir kuruma veya kişiye gönderilmedi, herhangi bir talimat verilmedi, yok hükmünde muameleye tabi tutuldu. Şimdi açıklama yapacaklar varsa veya yeni belgeler getirecek olanlar varsa bu sözümün arkasından bunun aksini ispat edecek bir şey ortaya koymaları lazım. Karar alınmışsa bile Bakanlar Kurulu bunu benimsemedi, Bakanlar Kurulundan herhangi bir karar çıkmadı ve bunun uygulanmasına yönelik Başbakanlıkça hiçbir işlem yapılmadı. "
Hem anayasa hem MGK Genel Sekreterliği kanununa göre MGK kararlarının tavsiye niteliğinde olduğunu, doğrudan uygulanma kabiliyetleri olmadığını belirten Arınç, bunların hukuken sonuç doğurabilmesi için bakanlar kurulunda görüşülerek kabul edilmesi gerektiğini, oysa böyle bir şey olmadığını bildirdi.
"Dün, bugün, evvelsi gün yayınlananlar, bunların hepsinin tarihlerine baktık. Rahmetli Ecevit döneminden bu yana onun biraz daha öncesinden bu yana MGK kararlarının uygulanmasına yönelik bir kurul veya bir takip kurulu oluşturulmuş, o kararların uygulanması istikametinde bazı bilgiler gönderilmiş. Bunlar bırakınız 2004'ü, 2000 yılından önceki alınan kararlara, başbakanlığın aldığı kararlara uygun çalışmalar. Sonunda 2006'da, 2008'de, 2010'da başbakanlık müsteşarlığı veya başbakanlık bütün bunların uygulamasını keenlemyekun ortadan kaldırmış ve imha etmiş. Yani soru şuysa 2004 Ağustos ayında 481 sayılı MGK kararına dayalı olarak şunlar şunlar şunlar yapıldı deniyorsa hiçbirisi doğru değil, bu kararla bağlantılı olarak hiçbir işlem de yapılmış değil. Daha önceden alınan kararlar, rahmetli Ecevit'in imzasını gördüğüm için söylüyorum, daha evvel de belki bazı sebeplerle göstermelik bile olsa bazı işlemler yapılmış olabilir ama bu karardan dolayı hiçbir işlem yapılmadığını ben size söylüyorum, aksini ortaya koyacak varsa tabii bununla da yüzleşmeye hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum."
-Üniversiteye giriş sınavları-
Bir gazetecinin dershanelerin dönüşümüne yönelik Eylül 2015'e kadar süre verildiğini belirterek bu sürenin sonunda üniversiteye giriş sınavlarında bir düzenleme yapılıp yapılmayacağını sorması üzerine Arınç, "Hepsi düzenlenecek" karşılığını verdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından belediye başkanlığı adaylığı için bakanların isimlerinin açıklandığı kaydedilerek "İstifa gerekiyor mu? Başbakan daha önceki açıklamalarında 'İstifa etmeleri gerekir' demişti. Bir kabine revizyonu bekleniyor mu" demesi üzerine Arınç, "İyi ki sordun, konuşmasak eksik kalacaktı. Çok önemli bir soru" dedi.
Konuyla ilgili Yüksek Seçim Kurulunun bir karar verdiğini belirten Arınç, şunları kaydetti:
"Beğenirsiniz, beğenmezsiniz bu işin hukuki yönüdür. Ama işin etik yönünü ve gerçekten aday olan bir bakanın adaylık sıfatı devam ederken aynı zamanda siyasi faaliyette bulunup bulunmamasına yönelik düşünülmesi gereken hususlar var. Anayasa'nın 114'üncü maddesi genel seçimlerde, mahalli seçimler demiyor, adalet, ulaştırma ve içişleri bakanları seçimin başlangıç tarihinden önce istifa etmeleri lazım. Yerine bağımsızların içinden veya bürokratlardan bir atama yapılıyor. Kesinlikle benzerlik vardır, yoktur demiyorum. Ama Sayın Başbakanımız bu konuda kararlı. Aday olan yani belediye başkanlığına aday olan bakanlarımızın görevini bırakması gerektiğini düşünüyor. Dolayısıyla kendisine sordum, 'Aralık ayının sonuna kadar bir kabine revizyonu yapılabilir, arkadaşlarımızın seçim kampanyalarını bu sıfatla yürütmeleri doğru değil' dedi. Ama aralıkın kaçında bu kabine revizyonu olabilir, onu doğrusu kendisi takdir eder. Ocaktan sonra bakanlarımız, aday olan bakanlarımız, şu anda bir tanedir de sizin beklentileriniz birkaç tane daha olacak şekilde, onlar bakan olarak seçimlere girmeyecekler. Ocak ayından itibaren bakanlıktan ayrılmış olacaklar, yeni bir kabine revizyonu gündeme gelecek."