HABER

Bakanlar Kurulu'na 'Kıbrıs' raporu

ANKARA (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Başbakanlık Merkez Bina'da yapılan Bakanlar Kurulu'nun gündemi Kıbrıs müzakereleriydi.

Toplantıda, İsviçre'de gerçekleştirilen müzakereler hakkında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül Kurul'a bilgi verdi. Kurul üyeleri toplantıda, Annan Planı ve müzakerelerde gelinen noktaya ilişkin görüşlerini de açıkladı. Toplantıda, ayrıca Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık bürokratları tarafından hazırlanan 7 sayfalık 'Annan Planı'nın Türk Tarafı İçin Olumlu Unsurları' başlıklı rapor da Kurul üyelerine dağıtıldı. Raporda, Annan Planı'nın özellikle Türk tarafı için olumlu unsurlar içeren maddeleri özetlendi.

Raporda, İki Kesimlilik, Ortaklık ve Eşitlik, Güvenlik ve Garantiler, Türkiye'nin Rolü, Ortaklığın Yeniliği ve Uluslararası Güvenceler ana başlıkları altında planın kritik maddeleri üzerine vurgu yapıldı. İki kesimlilik başlığı altında yeni ortaklığın iki kesimli olacağı, iki tarafın birbirinin ayrı kimliğini ve bütünlüğünü tanıyacağı, bir tarafın diğeri üzerinde hakimiyet kuramayacağı, bir tarafın diğeri üzerinde otorite ve yetki iddia edemeyeceği, kurucu devletlerin kendi alanlarında yetkilerini egemence kullanacakları ve kendilerini özgürce organize edebilecekleri vurgulanan raporda kurucu devletlerin kendi Anayasaları'nın olacağı, kurucu devletlerin kara sınırlarının bulunacağı, kurucu devletlerin kendi bayrak ve marşlara sahip olabilecekleri, kurucu devletlerin kimliklerine, güvenliklerine ve anayasal düzenlerine herkes tarafından saygı gösterileceği bildirildi. Raporun 'İki Kesimlilik' bölümünde yer alan diğer maddeler ise şöyle:

"Kurucu devletlerin ve federal hükümet, birbrlerinin yetki ve işlevlerine karışmayacaklar. Yeni haritada Kıbrıs Türk Devleti ismen gösterilecek. İki kurucu devlet arasında yeni bir sınır belirlenecek, geçiş noktaları olacak. Federal ve kurucu devlet yasaları arasında hiyerarşi olmayacak. Kurucu devletler iç vatandaşlık verebilecek ve bir kişi aynı zamanda her iki kurucu devletin de iç vatandaşlığına sahip olamayacak. Kurucu devletler kendi milli kimliklerini korumak amacıyla diğer kurucu devlet vatandaşlarının ikametine sınırlama getirilebilecek. Bur çerçevede anlaşma yürürlüğe girdikten sonra 5 yıl süreyle ikamete tam sınırlama olacak. 6. ve 9. yıllar arasında köy ve belediye nüfusunun yüzde 6'sına kadar, 10. ve 14. yıllar arasında köy ve belediye nüfusunun yüzde 12'sine kadar, 14. ve 19. yıllar arasında bir kurucu devletin nüfusunun en fazla yüzde 18'ine kadar ikamet hakkına sınırlama getirilecek. İstisna olarak 2 yıl sonra dönebilecek 65 üstü yaş grubu ve Karpaz köyleri eski sakinleri diğerlerinden önce dönüş yaptıkları takdirde bu sınırlama oranları içinde sayılacaklar. Bir kurucu devletin kimliğini koruma düşüncesiyle alabileceği tedbirler çerçevesinde nüfusunun en fazla üçte biri yabancı olabilecek. Kurucu devletler dış dünya ile ticari ve kültürel ilişki kurabilecek, anlaşma imzalayabilecekler. Federal yasalara karşı işlenen suçlar üzerinde kurucu devletler öncelikli adli işlem yetkisine sahip olacaklar. Kurucu devletlerin ayrı polis teşkilatları olacak".

İKİ TARAFA ARASINDA SİYASİ EŞİTLİK İLİŞKİSİ OLACAK Raporda, 'Ortaklık ve Eşitlik' başlığı altında Annan Planı'na göre iki taraf arasındaki ilişkinin bir azınlık-çoğunluk ilişkisi değil, siyasi eşitlik ilişkisi olacağı vurgulandı. İki kurucu devletin Kıbrıs Tür Devleti ve Kıbrıs Rum Devleti oldukları belirtilen raporda, Kıbrıs'ın, Kıbrıs Türkleri ve Kıbrıs Rumları'nın ortak evi olduğuna dikkat çekildi. Raporun, 'Ortaklık ve Eşitlik' başlıklı bölümünde, Annan Planı'nın Türkiye için olumlu unsurları şöyle özetlendi: "Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıs Rumlar yeni sistemi, ayrı ayrı sahip oldukları kurucu yetkilerini kullanarak oluşturacaklar. Kurucu devletlerin birbirinin eşiti oldukları Anayasa'da açıkca belirtilecek. Geçiş dönemi süresince federal düzeyde Devlet Başkanlığı iki Eş-Başkan'dan oluşacak, federal hükümet eşit sayıda üyeden oluşacak. Kurucu Devlet Parlamentoları'ndan eşit sayıda parlamenter geçiş dönemi Parlamentosu'nda görev alacak. İki kurucu devlet yekdiğeri ile işbirliği anlaşması yapabilecek. Kurucu devletler dış ilişkiler ve AB politikalarının belirlenmesine katılacaklar. Federal Parlamento'nun Senato kanadında kurucu devletler eşit sayıda temsil edilecekler. Senato'nun karar alabilmesi için mutlak surette bir kurucu devletten gelen senatörlerin dörtte birinin oyu aranacak. Parlamento ancak her iki meclisin de onayıyla karar alabilecek. Milletvekilleri Meclisi ve Senato'nun Başkan ve Başkan Yardımcıları aynı kurucu devlete mensup olamayacaklar. Dışişleri Bakanı ile Avrupa Bakanı ayrı kurucu devletlerden olacak. Başkanlık Konseyi Başkanı ile Yardımcısı ayrı kurucu devletten olacak ve Başkanlığı aralarında rotasyonla üstlenecekler. Kurucu devletlerin Hükümet Başkanları 10 yıl süreyle Başkanlık Konseyi toplantılarına katılacak. Yeni devletin Anayasasını korumakla da görevlendirilen Yüksek Mahkeme iki kurucu devletten eşit sayıda yargıca sahip olacak. Tükçe de, Rumca ile birlikte yeni devletin resmi dili sayılacak. Ramazan ve Kurban bayramları gibi Türk tarafı için önem taşıyan günler de, diğer bayramlarla birlikte Ada'nın tümünde resmi bayram sayılacak. Federal polis teşkilatında eşit ayıda Türk ve Rum polis görev alacak. Tüm kamu yönetiminde çalışanların en az üçte biri Kıbrıs Türk Kurucu Devletinden gelecek. Merkez Bankası Başkan ve Yardımcısı aynı devletten gelemeyecek, bir kurucu devlet, 5 üyeli Yönetim Kurulunda en az 2, 7 üyeli para politikaları komitesinde ise en az 3 temsilciye sahip olacak. Başsavcı ve Sayıştay Başkanları ile bunların yardımcıları aynı kurucu devlete mensup olamayacaklar. Anayasanın temel maddeleri değiştirilemeyecek, diğer maddeleri ise ancak iki kurucu devletle istişare içinde parlamento onayı ile değiştirilebilecek ve bu her iki tarafta ayrı referandumlara sunulacak. Kişilere, sahip oldukları kurucu devlet vatandaşlığı, etnik orijin veya dini temelde ayrımcılık yapılamayacak. Yasaların uygunluğunun gözden geçirilmesi için Anayasa Mahkemesi görevlendirilecek".

2011 YILINA KADAR 6000 TÜRK ASKERİ
Bakanlar Kurulu'na sunulan raporun 'Güvenlik ve Garantiler' başlığı altında verilen özette, Kıbrıs'ın tümünün veya bir parçasının bir başka ülke ile birleşemeyeceği ve 1960 Garanti ve İttifak Anlaşmalarının yeni düzene de uygulanmak üzere geçerli olacağı vurgulandı. Ada'daki Türk askeri varlığının 2011 yılına kadar 6 bin asker, 2018 yılına ya da Türkiye'nin AB üyeliğine kadar 3 bin asker düzeyinde kalacağı bildirilen raporda Türk askeri varlığının, Türkiye'nin tamamen kaldırılmasına rızası olmadığı müddetçe İttifak Anlaşması seviyesi olan 650'de kalacağı vurgulandı. Güvenlik ve Garantiler başlıklı bölümünde yer alan maddeler şöyle:
"Ada'da konuşlanacak BM Barış Gücü'nün Ada'daki görev süresi ancak kurucu devletlerin rızasıyla sona erebilecek. Kurucu Anlaşma'nın uygulanmasını izleyecek olan komitede Garantör Ülkelerin temsilcileri de bulunacak. Kurucu devletler, yekdiğeri ve Garantör Ülkelere karşı şiddeti ve şiddete teşviği önleme yükümlülüğü altına girecekler. Kıbrıs topraklarını uluslararası askeri operasyonlara, iki kurucu devletin ortak rızası olmaksızın tahsis edemeyecek, ayrıca Türkiye AB üyesi olana kadar Türkiye ve Yunanistan'ın da rızaları aranacak. Güvenlikle ilgili hükümler 1959-60 Garanti ve ittifak Anlaşmaları hükümlerine halel getirmeyecek. Rum tarafına devredilecek ve esasen Anlaşma yürürlüğe girdiği tarihte hukuken Rum devletinin sayılacak topraklar geçici bir süreyle Türk devletinin yönetiminde kalacak. Kurucu devletler arazilerini başka ülkelerin silahlı kuvvetlerine tahsis edemeyecek".

Raporun 'Türkiye'nin Rolü' başlıklı bölümünde şu değerlendirmelere yer verildi: "Türkiye ve Yunanistan ile özel ilişkiler devam edecek. Kıbrıs Birleşik Cumhuriyeti bu iki ülkeye en ziyade müsaadeye mazhar ülke statüsü bahşedecek. Taraflar Türkiye ile Yunanistan arasındaki dengeye saygı gösterecekler. Yeni Kıbrıs, Türkiye'nin AB'ye katılımını destekleyecek. Kurucu Anlaşmanın yürülüğe girebilmesi için sadece referandumlarda onaylanması değil, aynı zamanda garantör ülkelerce yeni düzene dair antlaşmanın imzalanması da gerekecek".

AB KENDİSİNİ ÇÖZÜMÜN PARAMETRELERİNE UYARLAYACAK Bakanlar Kurulu'na sunulan raporun 'Ortaklığın Yeniliği ve Uluslararası Güvenceler' başlıklı bölümünde AB'nin Kurucu Anlaşmayı onaylayacağı ve kendisini çözümün parametrelerine uyarlayacağı kaydedildi. Raporun bu bölümünde şu maddelere yer verildi: "Kurucu Anlaşma BM Güvenlik Konseyi tarafından onaylanacak. Kıbrıs'ın BM üyeliği, Ada'da kurulacak yeni düzen çerçevesinde olacak ve bu kapsamda, BM'de yeni BKC bayrağı göndere çekilecek. Avrupa Konseyi Kurucu Anlaşmayı onaylayacak. AB de Kurucu Anlaşmayı onaylayaca ve kendisini çözümün parametrelerine uyarlayacak. Eş-Başkanlar AB'den çözümün parametrelerini AB'nin Birinci Hukukunun parçası haline getirmesini isteyecek. İki kurucu devletten temsilciler Avrupa Parlamentosunda görev alacak. AB Konseyi toplantılarında yeni Kıbrıs'ı, Konsey Başkanı ve Başkan Yardımcısı birlikte temsil edecek. Türkçe, personel ve teknik ihtiyaçların karşılanmasını takiben, AB'nin resmi ve çalışma dillerinden biri olacak".
Raporda, 'Diğer Hususlar' başlığı ile Annan Planı'nın Türkiye için olumlu unsurları şöyle özetlendi: "Geçmişteki acı tecrübelerin tekrarlanmayaca0ğı taraflarca ilan edilecek. Yeni Kurucu Anlaşmanın yürürlüğe girmesinden önce tarafların yapmış oldukları tüm yasama, yürütme ve adli işlemler, Kurucu Anlaşma ile ters düşmemek kaydıyla geçerli olacak. Türkiye'den Ada'ya zaman içinde göç edenlerden 45.000'i vatandaşlık kazanarak Ada'da kalmaya devam edebilecekler. Mülkiyet iddiaları bireyler arasında bir işlem olmaktan çıkarılacak ve her iki kurucu devletten eşit sayıda temsilcinin yer alacağı bir Mülkiyet Kurulu tarafından ele alınacak. 1964 yılından bu yana yapılan dış borçlanmaların geri ödemeleri, borçtan yararlanmış olan kurucu devlet tarafından yapılacak. Kurucu Anlaşmanın yürürlüğe girmesinden sonraki ilk yıllarda federal ekonomik politika iki kurucu devlet ekonomilerinin uyumlaştırılmasına öncelik verecek. AB Kıbrıs Türk Devletinin AB müktesebatı ile uyumlaştırılması kapsamında mali yardımda bulunacak. Rum tarafına devredilecek toprakların etkilenecek sakinleri için, alternatif ikamet ve yaşam imkanı hazırlanaca. Mali durumu kötü olanların yer değiştirmesi için tanınan sürenin uzatımı gibi özel düzenlemeler yapılacak. 2005 federal bütçesine bunun için tahsisat konacak. Bu topraklarda en az 5 yıl süreyle oturmuş ve Kıbrıs vatandaşlığı bulunmayanların kendi ülkelerine dönüşleri için mali teşvik verilecek. Rum tarafına toprak devri 3.5 yıllık bir döneme yayılacak. Mülk iadesi, halen boş olanlar için 3, dolu olanlar için ise 5 yıldan önce başlamayacak. Mülkün kullanılamamasından kaynaklanan tazminat talepleri, talebi yapanın vatandaşı olduğu kurucu devlete yöneltilecek. Yerlerinden edilen kişilere yeterli alternatif konut ile hayatlarını kazanmak üzere gerekli olanaklar sağlanacak. Rumlar'ın Kuzey'de bıraktıkları topraklar için AİHM'de açtıkları veya açacakları davalara ilişkin olarak çözümden sonra sorumluluk Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti'ne ait olacak".

En Çok Aranan Haberler