Kur'an-ı Kerim’in ikinci suresi olan Bakara suresi, toplam 286 ayet içerir. Surenin 67-73. ayetlerinde geçen bakara kelimesi, “sığır, inek” anlamındadır ve sureye de ismini vermiştir. Medine döneminde inen sure, hicretten hemen sonra vahyedilmeye başlamış ve 10 yıl içinde tamamlanmıştır. İnsanlara yol gösteren Bakara suresinin 177. ayeti, faziletleri ile öne çıkar. İnsanların sıkıntıdan kurtulmasını sağladığı gibi dünyada ve ahirette hayırlısını dileme konusunda büyük fayda sağlar. Bu nedenle müminler Bakara suresi 177. ayet üzerinde durur.
Bakara suresi 177. ayet okunuşu Müslümanlar için önemli bir konudur; çünkü hem sure hem de ayet çok önemli bilgiler içerir. Kur'an-ı Kerim’de Arapça olarak yazılı olduğu için ayetin Arapça yazılışını öğrenerek oradan okuyup ezberlemekte fayda vardır. Bakara suresi 177. ayet Arapça yazılışı aşağıda verilmiştir:
Arapça okuma yazmayı bilmeyenler için ise ayetin Türkçe okunuşu da ezberlemede kolaylık sağlar. Bu ayeti okumak ve ezberlemek isteyenler direkt Türkçe okunuşundan yardım alabilir. Bakara suresi 177. ayet Türkçe okunuşu aşağıdaki gibidir:
Bakara suresi 177. ayet anlamı, Allah’a imanın erdemli davranış olduğu ile ilgilidir. Ayetin kendisi kadar anlamını bilmek de önemlidir. Bu sayede daha bilinçli bir şekilde okunabilir. Bakara suresi 177. ayet meal olarak şöyledir:
Ayetlerin Türkçe mealleri, o ayette anlatılmak isteneni kavramak açısından yeterli olmayabilir. Çünkü her bir ayetin ardında yatan daha derin anlamlar vardır. Tefsirler de bu anlamları ortaya çıkarır ve ayeti daha doğru anlamayı sağlar. Bakara Suresi 177 ayet Türkçesi ile birlikte tefsirini okumakta da fayda vardır. Bakara suresi 177. ayet için tefsir şudur:
“Birr, ahlâk güzelliğidir” hadisindeki (Müslim, “Birr”, 14, 15; Tirmizî, “Zühd”, 52) kullanımı da dikkate alarak “erdemlilik” diye tercüme ettiğimiz birr (el-birru) kelimesi, bu âyetteki kullanımından da anlaşılacağı üzere, Kur’an-ı Kerîm’in en kapsamlı kavramlarından biridir. Nitekim bu kelimenin geçtiği âyetler bütün olarak değerlendirildiğinde bunun Kur’an’da, iman ve ibadetten başlamak üzere her türlü iyilik, ihsan, itaat, doğruluk, günahsızlık gibi mânalarda kullanıldığı görülür. Burada “birr” kelimesinin kapsamına giren; imana, ibadete, sosyal ahlâka ve bireysel ahlâka ilişkin olmak üzere dört bölümde sıralandığı görülen meziyetler de “birr” kelimesinin kapsadığı erdemlerin en önemlileri olup âyette kavramın muhtevası bunlarla sınırlanmamış, sadece örnekleme yoluna gidilmiştir. Nitekim Fahreddin er-Râzî de âyeti tefsir ederken birr kelimesini, “bütün saygı ifade eden davranışları, itaatleri ve insanı Allah’a yaklaştıran hayırlı işleri içine alan bir kelime” şeklinde değerlendirmiştir (V, 37).
144-150. âyetler açıklanırken işaret edildiği üzere, kıble değişikliği gerçekleştirildiğinde İslâm karşıtı gruplar bu olayı bir fitne ve karışıklık vesilesi olarak değerlendirmeye kalkışmışlardı. Konumuz olan âyette İslâmiyet açısından asıl iyiliğin ve Allah’a saygının ibadet esnasında sırf şeklî olarak yüzünü doğuya veya batıya çevirmek olmadığı ifade edilmekte; böylece içinde iman, ibadet ve ahlâk erdemlerinin yer almadığı bir biçimselliğin din açısından temelde bir önem taşımadığı tesbit edilerek, bir yandan kıble konusundaki tartışmaya son nokta konulmakta, bir yandan da özden yoksun bir biçimsellikle dindarlığa ulaşılamayacağı şeklindeki çok önemli bir ilkeye vurgu yapılmaktadır.
Söz konusu âyetin devamında gerçekten dürüst (sâdık) insanların ve takvâ sahibi sayılması gerekenlerin, zikredilen hasletleri kazanmış kimseler olduğu ifade edilmiştir. Burada birr kelimesiyle sıdk (doğruluk-dürüstlük) ve takvâ kelimeleri arasında, neredeyse eşanlamlı kabul edilebilecek kadar yakın bir ilişki kurulması Kur’an terminolojisi bakımından oldukça önemlidir. Bu husustaki dikkat çekici başka bir âyetin meâli de şöyledir: “İyilik (el-birr) ve takvâ üzerinde yardımlaşın; kötülük (el-ism) ve düşmanlık yolunda yardımlaşmayın. Allah’tan sakının (ittika). Çünkü Allah’ın vereceği ceza çok çetindir” (Mâide 5/2). Görüldüğü gibi burada “birr” kelimesi “ism”in, yani kötülük ve günah kavramının zıddı olarak kullanılmış ve takvâ ile birlikte zikredilmiştir. Böylece Kur’anî anlamda “birr”, sıdk ve takvânın, birbirini tamamlayan ahlâkî erdemler olduğu anlaşılmaktadır. Bu üç terim arasında hadislerde de aynı ilişkinin kurulduğu görülür. Meselâ bir hadiste Hz. Peygamber:
“... Ben sizin aranızda Allah karşısında en çok takvâ sahibi (etkā), en doğru (esdak) ve en iyi (eberr) olanınızım” buyururken (Buhârî, “İ‘tisâm”, 27; Müslim, “Hac”, 141) kendisini bu üç üstün nitelikle tanıtmıştır. Başka bir rivayete göre Hz. Peygamber “Size doğruluğu (sıdk) tavsiye ederim. Doğrulukla iyilik (birr) bir bütündür ve bu ikisine sahip olanlar cennettedir” buyurmuşlar (İbn Mâce, “Duâ”, 5; Müsned, I, 3, 5, 8). Ticaret ehlini uyaran bir hadislerinde de kıyamet gününde “füccâr” (günahkârlar) damgası yemekten, ancak müttaki davranan, iyilik eden ve dürüst iş yapan ticaret erbabının kurtulabileceklerini bildirmiştir (Tirmizî, “Büyû‘“, 4). (Kaynak: Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa: 263-264)
Bakara suresi 177 ayet fazileti ve sırları hem Müslümanların hem de İslam dini araştırmacılarının merak ettiği bir konudur. Her ayetin bir fazileti vardır ve bunlar insanlar için yol göstericidir. Bakara suresinin 177. ayeti de faziletleri ile öne çıkar. Bakara suresi 177. ayet faziletleri şöyle sıralanabilir:
Bakara suresinin 177. ayetinin hangi durumlarda okunması gerektiği merak edilir. Özellikle kişilerin sıkıntılarından kurtulması için etkili olan Bakara suresi 177. ayet, anlam olarak Allah’a imanın büyüklüğünden bahseder. Allah’a, kitaba, peygambere imanı sürekli hatırlamak ve sevap kazanmak için bu ayet sık sık okunabilir.