Meslektaşlarına, “Seçimlerden önce sizleri '12 Haziran sonrasında buluşmak üzere' diye selamlamıştım. Elimde olmayan nedenlerle bunu yapamadığım için özür diliyorum” diyen Balbay, 12 Haziran gecesi hücrede gelecek planları yaparken en çok üzerinde durduğu şeyin “Şöyle dört başı mamur bir İzmir bölge gezisi” olduğunu ifade etti.
Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel, dün Ergenekon Davası kapsamında Silivri'de görülen 141. duruşmaya katıldı. CHP İzmir Milletvekili, gazeteci-yazar Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan'ın da katıldığı duruşmayı izleyen Sertel’e, duruşmanın ardından Balbay biri İzmirli meslektaşlarına diğeri de hemşerilerine iletilmesi üzere iki ayrı mektup verdi.
Balbay, “Sevgili İzmirli meslektaşlarım, kalem tutmayı birlikte öğrendiğimiz sevgili arkadaşlar, birçoğuyla yüz yüze tanışamadığım yeni kuşak kalemdaşlar” diyerek başladığı ilk mektubunda, seçimlerden önce İzmirlileri “12 Haziran sonrasında buluşmak üzere” diye selamladığını ifade ederek, “Elimde olmayan nedenlerle bunu yapamadığım için özür diliyorum” dedi. İzmir medyasının canlılığını, heyecanlılığını üretme aşkını bu süreçte bir kez daha gördüğünü belirten Balbay, “Elbette hepimiz aynı düşüncede olmak zorunda değiliz. Bu zaten doğaya aykırı. Ortak paydamız, mesleğin onurunu işlevselliğini ayakta tutmak. Ben aldığım yeni sorumlulukların yanında kalemimi hiçbir zaman elimden bırakmayacağım. Bu konuda size ayrıca söz verme sorumluluğu hissediyorum. İnsanların, kalemlerin, beyinlerin özgür olduğu daha güzel bir Türkiye özlemiyle. En kısa zamanda ortak zeminimiz İzmir Gazeteciler Cemiyetinde buluşmak, kucaklaşmak dileğiyle selamlar sevgileri saygılar” diye kaydetti.
-“İZMİR’DE KİŞİ BAŞINA ULUSAL ONUR, KİŞİ BAŞINA DÜŞEN ULUSAL GELİRDEN FAZLADIR”
Balbay, hemşerilerine yazdığı mektubuna ise, “Oy bağıyla ayrıca karşılıklı sorumluluk içine girdiğimiz yurtsever hemşerilerim. Düşüncesi ne olursa olsun daha güzel bir Türkiye sevdasında buluştuğumuz değerli İzmirliler” diyerek başladı. 12 Haziran gecesi hücrede gelecek planları yaparken en çok üzerinde durduğu şeyin, “şöyle dört başı mamur bir İzmir bölge gezisi” olduğunu ifade Balbay’ın mektubu şöyle:
“Bu gezide sizlerle kucaklaşacak, güç alacak, güç verecek, öncelikle İzmir için olmak üzere, bu ülkeye neler yapabiliriz sorusuna yanıt arayacaktım. Olmadı. Dediler ki; ‘Evet sen İzmirli seçmenlerin yarısının oyunu aldın, evet sen İzmir Adliyesinden mazbatanı alıp milletvekili olmaya hak kazandın. Ancak sen Ankara’ya, İzmir’e gelemezsin, salmayacağız.’ Zira kaçma yurt dışına gitme ihtimalim var. Ben değil yurt dışına kaçmak, ‘Seni tahliye ederiz ama Türkiye’de yaşamam kadıyla deseler’ o tahliyeyi kabul etmem. Bunun üzerine sizinle kucaklaşma hayallerimi son bahara erteledim. Yazı bu heyecanla geçirdim. Sürecin uzamasıyla birlikte size mektupla da olsa ulaşmak içimdeki heyecanı hiçbir şekilde yitirmediğimi gelecek özlemlerimle birlikte enerjimi de arttığımı paylaşmak isterim. Hiçbir kuşkum yok. Elbet bir gün buluşacağız. Hasretimiz yarım kalmayacak. Karşılaştığımız zorluklar, aynı zamanda bizim gücümüzdür. Ne güzel söylemiş ozan; ’acıyı bal eyleyeceğiz.’
İzmir’de kişi başına ulusal onur, kişi başına düşen ulusal gelirden ölçüye konulmayacak kadar fazladır. İzmirli elbet sofrasının dolu olması ister ama o sofrada dik oturmak ister. Bütün mücadelemizde bunun için olacak. Özgürlükte bululmak üzere, selamlar, saygılar.”
ANKA