Yazı ve fotoğraf: Mert Gökalp
Yıl 2015, aylardan mayıs. İtalyanların öncülüğünü yaptığı yavaş yemek akımını yakından tanımak için Cenova’daydım. Etkinlik alanında ve çevresinde sunulan birbirinden kaliteli deniz ürünleri, foccacia, pasta alla genovese gibi geleneksel Cenova tatları ve İtalya’nın dört tarafından getirilmiş adil, doğal yollardan elde edilen zeytinyağı, şarap, tütsülenmiş ve kurutulmuş deniz ürünleri cennete açılan bir kapı gibiydi benim için. Yıl 2017, lüfer belgeselini slow fish İtalya’da göstermek için Yavaş Yemek’in iki yılda bir düzenlediği etkinliğe yeniden katılma fırsatı buldum. slow fish, denizi ve balıkları korumaya çalışan gezegenin farklı noktalarından birçok şef, yazar, aktivist, geleneksel balıkçı ve akademisyeni bir araya getiren ve deniz üreticilerin adil avlanmış ürünlerini pazarlamasına ve müşteri bulmasına öncülük eden bir organizasyon.
Lüferin hikâyesi Cenova’da büyük beğeni aldı ama benim için etkinlikteki en büyük kazanım balığa gönül vermiş, kendisi ve hikâyesi güzel insanlarla tanışmak oldu. Gönlü ve aklı gezegene minimal etki ederek avcılık yapmayı sürdürmekten yana olan deniz sevdalıları... Mesela İrlanda’dan Sally, her yıl zorlu bir göç gerçekleştiren, denizlerden nehirlere üremek için yolculuk yapan vahşi somonlardan sadece doğru av teknikleri kullanılmış olanları satın alıp tütsülüyor. Sally’nin tütsülediği ringa, orkinos ve somonların ünü ülkeyi aşmış durumda. Londra’da suşi modasını başlatıp üst üste restoranlar açan ama endüstriyel avcılık sistemini fark ettikten sonra restoran sayısını azaltarak şimdilerde balığını yalnızca geleneksel balıkçılardan alan Caroline’in hikâyesi de ilham verici...
Cenova’daki son günümde Torino’nun güneyindeki Fransız Alplerine bakan küçük tarım kasabası Bra’ya gitme fırsatı buldum. Bra’nın etrafı verimli tarım arazileriyle dolu. Burası 1980’lerde yavaş yemek akımının öncüsü Carlo Petrini’nin hareketi başlattığı yer. Yavaş yemek Bra’da o kadar ilgi görmüş ki bir gastronomi üniversitesi bile açılmış. Gezegenin farklı yerlerinden iyi, doğru, sürdürülebilir bağcılık, zeytincilik, peynircilik yapmak isteyen yetiştiriciler, sağlıklı ürünlere ulaşabilecek altyapıya erişmek ve bazıları üç yıldızlı Michelin şeflerinin verdiği derslere girilen ortamda yetişmiş bir şef olabilmek adına Bra’ya akın ediyor.
