26 yıl sonra ilk kez bu sezon Süper Lig'de mücadele edecek Adana Demirspor, İtalyan golcü Mario Balotelli'yi kadrosuna kattığını duyurdu.
Mavi Şimşekler; Inter, AC Milan, Manchester City, Liverpool ve Marsilya formasını da giyen 30 yaşındaki oyuncu ile 3 yıllık sözleşme imzaladı.
Balotelli, son olarak İtalya Serie B takımlarından Monza'da geçen sezon 14 maçta 6 gol atıp 1 asist yapmıştı.
Adana Demirspor transferi, "Bugün Adana Demirspor'umuzun tarihine adını altın harflerle yazdıracak bir transfer gerçekleşti" ifadeleriyle duyurdu.
Balotelli, kariyeri boyunca saha içinde sergilediği performansı kadar, saha dışındaki davranışlarıyla da sık sık spor medyasının manşetlerindeydi; ülkesi ve Fransa'da oynadığı dönemlerde ırkçı saldırılara maruz kaldı.
1990'da İtalya'nın Palermo şehrinde Ganalı Thomas ve Rose Barwuah çiftinin çocuğu olarak dünyaya gelen Mario, ailesinin ekonomik durumunun iyi olmaması sebebiyle daha sonra Francesco-Silvia Balotelli çiftine evlatlık verildi.
Bir süre sonra soyadını da Balotelli olarak değiştirdi. Biyolojik ailesiyle bağlarını kopardı.
2005 yılında 15 yaşındayken İtalya Serie C1 takımlarından AC Lumezzane'de profesyonel kariyerine başladı. Katalan devi Barcelona tarafından denendi ancak ancak transfer edilmedi.
Balotelli 2006'da Inter'de kiralık olarak oynadı. 1 sene sonra ise kulüp Balotelli'yi bonservisiyle birlikte kadrosuna kattı.
16 Aralık 2007'de ilk kez Serie A'da sahaya çıktı. Inter formasıyla 86 maçta 28 gol attı.
Nisan 2009'da tek golünü attığı ve Inter'in Juventus ile 1-1 berabere kaldığı maçta, Juventus taraftarları tarafından ırkçı saldırısına maruz kaldı.
Mavi siyahlı formayla performansı da sık sık eleştirilen Balotelli için, Inter'deki ikinci sezonunda takımın teknik direktörü Jose Mourinho, "Bence onun kadar genç bir çocuk Figo, Cordoba ve Zanetti gibi oyunculardan daha az antrenman yapmamalı" dedi.
2010'da bir İtalyan TV şovunda Inter'in ezeli rakibi Milan'ın forması giydiği için de eleştirildi.
Disiplinsiz tavırları nedeniyle, kulübün internet sitesinde yayımladığı bir yazıyla taraftarlardan özür diledi.
Nisan 2010'da Barcelona ile oynanan Şampiyonlar Ligi maçında kendi taraftarı tarafından ıslıklanınca formasını yere fırlattı.
Inter ile bağları kopma noktasına gelince Manchester United ve Manchester City'nin radarına giren oyuncu tercihini eski hocası Roberto Mancini'nin yönetimindeki City'den yana kullandı.
Aralık 2010'da genç yetenek ödülü olan Altın Çocuk Ödülü'nü kazanan Balotelli, az bir farkla ödülü kaçıran Arsenal futbolcusu Jack Wilshere'i ise tanımadığını iddia etti.
3 sezon formasını giydiği Manchester City'de sık sık takım arkadaşlarıyla da sorun yaşadı.
2013'te 20 milyon Euro bonservis bedeli ile Milan'a transfer oldu. Hocası Mancini, "çocuklarımdan biri gibiydi" dediği oyuncusunun Milan'a transferini Balotelli'nin iyiliği için kabul ettiğini ve Balotelli'nin Serie A'ya dönüşüyle dünyanın en iyi oyuncularından biri olabileceğini söyledi.
Milan formasıyla ilk sezonunda 13 maçta 12 gol atan Balotelli, Mayıs 2013'te Roma taraftarlarının ırkçı saldırısına maruz kaldı.
Ağustos 2014'te Luis Suárez'e veda eden Liverpool, 16 milyon sterline Balotelli'yi kadrosuna kattı.
Aralık 2014'te, sosyal medya hesabında Yahudi karşıtı ve ırkçı söylemler içeren bir görsel paylaşması sebebiyle bir maç ceza aldı ve 25 bin sterlin para cezasına çarptırıldı.
Liverpool formasıyla 28 maçta 4 gol attı. Başarısız bir transfer olarak eleştirildi ve Milan'a kiralık olarak gönderildi.
Bir sene sonra tekrar Liverpool'a dönse de Jürgen Kloop tarafından kadroda düşünülmedi ve Fransa takımı Nice'e bedelsiz olarak satıldı.
Aynı yıl bir röportajında Liverpool transferinin "kariyerinin en büyük hatası" olarak niteledi. Nice formasıyla 76 maçta 43 gol kaydetti.
İtalyan yıldız, Ocak 2017'de, Bastia ile oynadığı maçta kendisine yönelik başka bir ırkçı saldırından şikayet etti. Takım arkadaşı Alassane Pléa da Balotelli'nin ifadelerini teyit etti. Bastia 3 maç saha kapama ve 1 puan silme cezasına çarptırıldı.
Ocak 2019'da Balotelli, hocası Patrick Vieira ile gerilimleri ardından Nice'den ayrıldı ve Marsilya ile sezon sonuna kadar sözleşme imzaladı. Marsilya ile 15 maçta 8 gol attı.
Yeni sezonda Brescia ile sözleşme imzaladı.
Kasım 2019'da Hellas Verona taraftarlarının ırkçı saldırısına maruz kaldı. Bunun ardından Balotelli, taraftarların üzerine top fırlattı. Aynı maçın 85'inci dakikasında da gol attı.
Serie B'ye düşen Brescia ile sözleşmesini uzatmadı. Yeni sezon hazırlıkları için Serie D takımlarından Franciacorta ile idmanlara çıktı.
Ardından ise Aralık 2020'de 7 aylık sözleşme imzalayarak Serie B takımı Monza'ya transfer oldu. Monza ile 14 maçta 6 gol attı.
Balotelli 2011 yılında evinin banyosunda arkadaşlarıyla birlikte havai fişeklerle oynarken yangın çıkardı ve gazete manşetlerine çıktı.
City'de iken sezon öncesi hazırlıkları sırasında ABD'de LA Galaxy ile yaptıkları maçta, kaleciyle karşı karşıya kaldığı bir pozisyonda topukla gol atmak istemeye çalışıunca hocası Mancini tarafından oyundan alındı.
Mancini bir keresinde de gördüğü bir kırmızı kart sonrasında Balotelli için "aptal" ifadesini kullanmıştı.
Eski hocalarından Jose Mourinho, CNN'e verdiği röportajda Balotelli ile ilgili şu hikayesini anlattı:
"Şampiyonlar Ligi'nde Kazan maçımız vardı. Tüm forvetlerim sakattı. Milito yoktu, Eto'o yoktu. Gerçekten başım dertteydi ve elimde bir tek Mario vardı. Maçın 42'nci dakikasında Mario sarı kart gördü. Devre oldu ve soyunma odasına gittik. Devre arasında yaptığım konuşmamın 15 dakikasının 14'ünü Mario'ya ayırdım.
"Ona, 'Mario seni değiştiremem. Kulübede başka forvetim yok, o yüzden kimseyle bire bire temasa girme. Sadece topla oyna. Top kaybedersek kovalama. Biri seni provoke ederse de sakın oralı olma. Hakem bir hata yaparsa tepki verme' dedim.
"46. dakikada kırmızı kart gördü."
Balotelli, 2012 yılında ise GQ dergisinde dünyanın ikinci en iyi giyinen kişisi seçildi.
Kasım 2012'de ise Time dergisinin kapağında yer aldı.
Micah Richards - BBC Sport Yazarı / Eski futbolcu
Mario sınıfın palyaçosunu oynuyor ama herkesin bilmediği başka bir yönü daha var. Her şey gibi bu da maskaralıklarının gölgesinde kalıyor.
O bir aptal değil. Zeki bir adam ve aynı zamanda parlak bir futbolcu olduğu da çoğu zaman unutuluyor. Son yıllarda kariyerinin zirvelere ulaşmamış olması ise gerçekten çok yazık.
[...] Mario, City'e 2010'da henüz 20 yaşında iken katıldı. Sonra biz de iyi anlaşmaya başladık. Pırlanta gibi bir insandı ve Manchester'daki yaşamı da hemen benimsedi - belki birazcık fazla.
City'de o dönem Sergio Agüero, Carlos Tevez ve Edin Dzeko gibi birinci sınıf forvetler vardı. Ama Mario'nun bitiriciliği gördüğüm en iyi şeydi.
Hızlıydı ama yıldırım hızında değildi. Adama Traore gibi hızlı olmaktan ziyade, onu durdurmayı zorlaştıran şey sahip olduğu keskinliğiydi.
Bir forvet için harika bir tekniğe sahipti ve bazen oyun onun için çok kolay görünüyordu.
'**Tek eleştirim doğal yeteğine güvenmiş olması**'
Bazen onu şut antrenmanında izlerdim. Gerçekten büyük çabalar sarf etmeden topu çatala gönderirdi.
Belki bu da sorunun bir parçası olabilirdi. Hiç çalışmak zorunda kalmadan dahi çok yönlü mükemmel bir oyuncuydu.
Takımdaki rolünü mükemmelleştirmek yerine doğal yeteğine güvenmiş olabilir. Ona tek eleştirim bu olurdu. Çünkü her şeye sahip olduğunu ve ne kadar iyi olduğunu biliyordu. Keşke kendini vermeye devam etseydi.
Mario ile ilgili diğer bir şey de, her zaman bir hikayesinin olması, çünkü o çok büyük bir karakter.
Bir keresinde kardeşi Enock'un bana Mario'nun iyi ya da kötü oynamasının önemli olmadığını söylediğini hatırlıyorum. Çünkü her zaman haberlerdeydi. Bunların çoğu elbette kendi hatasıydı.
Ben de genç bir oyuncuyken saha dışında pek mantıklı değildim. Mario kadar sık yakalanmadım elbette ama bir gün tavrımı geliştirmem gerektiğini fark ettim.
Antrenmanlarda çok çalışırsam futbol dışında yaptıklarımın önemsiz olduğunu düşünmüştüm hep, ama gerçekte ise durum böyle değil. Bunlar iç içe olan şeyler ve Mario'nun kavrayamadığı şey de tam olarak bu.
Mario'nun Mancini'den özel muamele gördüğünü söylerdik ama Manchester'dayken ona pek çok insan göz kulak oldu.
City'deki takım arkadaşları Patrick Vieira'ya "baba" derdi ve Vincent Kompany de onunla epey ilgilenirdi. Ben de muhtemelen onun en iyi arkadaşıydım. Küçük kardeşim gibiydi.
Takma adı Super Mario'ydu ama diğer oyuncular bize "kardeşler" ya da "ikizler" derlerdi, gerçi ben çok daha yakışıklıydım.
Evet, bazı hatalar yaptı ama unutmamak gerek ki çok para kazanan ve halkın gözü önünde yaşayan küçük bir çocuktu. Manchester'ın ortasında yaşarken, foto muhabirler tabiri caizse evinin önünde kamp kurdu.
Yaptığı her şey dikkatle incelendi ve benim evime eskisi kadar gelemeyeceğini anlamaya başladım. Paparazziler onun nerede olduğunu bilecekti ve benim de hayatım aynı şekilde mahvolacaktı.
Birlikteyken sadece gülerdik ve normal olmaya çalışırdık. Ama Manchester'dayken bir sürü dalkavuğu vardı.
Kötü niyetli insanlar değillerdi belki ama bu insanlar profesyonel bir futbolcuysanız birlikte vakit geçirmek için yanlış türden tiplerdi.
Parti yapmayı seviyorlardı ve Mario'nun yaşam tarzından da hoşlanıyorlardı. Mario da bunu gerçekleştirdi.
Hakkında çok fazla hikaye varken Mario ne yapıp ne yapmadığını asla bilemeyeceğiniz bir noktaya vardı.
Ona sorduğunuzda, bazı saçma şeyler gerçekten olmuş olsa dahi pek çoğunun saçma şeyler olduğunu söylerdi.
Bugüne kadar Noel Baba kılığına girip kasabada dolaşıp yabancılara para ve hediyeler verdiğinden hiç ama hiç emin değilim. Kostümü hiç görmemiş olsam da, sanırım bunu da yaptı!
Bir keresinde Manchester'daki evsiz bir kişiye bin sterlin nakit para vermişti. Bunun gibi çok defa bağışlarda bulundu.
En nihayetinde bu Mario. Onunla ilgili her şey gösterişli ama yine de altın gibi bir kalbi var. Bu yönünün değişmesini hiç istemem ama belki de bir şeyler değişmeli.
Hala ona düzenli olarak mesaj atıyorum ve ilerlemesini takip ediyorum. Kariyerini tekrar rayına oturtmasını çok isterim.
Ne kadar iyi bir oyuncu olduğuna dair hiçbir şüphe yok. Oynadığı her takımda goller atmaya devam etti. Ancak bir noktada yeteneğin tek başına yeterli olmadığını anlaması gerekiyor.
**Bu yazı 23 Kasım 2020 tarihinde BBC Sport'ta yayımlandı.*