İSTANBUL (A.A) - Orgeneral Bilgin Balanlı, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, eski 1. Ordu Komutanları emekli Orgeneraller Çetin Doğan ve Ergin Saygun ile Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Abdullah Can Erenoğlu'nun da aralarında bulunduğu 250'si tutuklu 365 sanıklı "Balyoz Planı" davasının 92'nci duruşması başladı.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda yapılan duruşmaya, emekli orgeneraller Çetin Doğan ve Halil İbrahim Fırtına, emekli Oramiral Özden Örnek ile MHP'den milletvekili seçilen emekli Korgeneral Engin Alan'ın da aralarında bulunduğu 162 tutuklu sanık ile tutuksuz yargılanan 8 sanık katıldı.
Emekli Orgeneral Ergin Saygun'un da aralarında bulunduğu 88 tutuklu sanık ile başka suçtan tutuklu emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ise duruşmaya gelmedi.
"Delillerin değerlendirilmeden, savcının esas hakkındaki görüşünü açıkladığını ve tanık dinleme taleplerinin kabul edilmediğini" belirterek mahkemeyi protesto eden sanık avukatlarının çoğu duruşmaya katılmazken, 14 tutuklu sanığın avukatı Haluk Pekşen ile tutuklu sanıklardan eski HAVELSAN Genel Müdürü Ömer Faruk Ağa Yarman'ın avukatının da aralarında bulunduğu 7 sanık avukatı duruşmada hazır bulundu.
-İstanbul Baro Başkanlığı'nın cevap yazısı okundu-
Duruşmada, "protesto amacıyla duruşmalara girmeyen sanık avukatları yerine yeni avukat tayin edilmesi ve edilmemesi durumunda baro hakkında yasal işleme başvurulacağı" ifadelerinin yer aldığı mahkeme yazısına karşılık, İstanbul Baro Başkanlığı'nın, uyarılı bu yazıya yönelik dün gönderdiği yazı, üye hakim Ali Efendi Peksak tarafından okundu.
Baro Başkanlığı'nın yazısında, "mahkemenin subjektif yorumlardan ziyade hukuka aykırı işlem yapılması mümkün değildir" ifadesinin yer aldığı belirtilerek, ayrıca "Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun (CMK) ilgili maddelerine göre zorunlu avukatlığın kişinin başka bir avukatı seçmesiyle sona ereceği ve bu durumda avukatın baro tarafından tayin edilemeyeceğinin" de aktarıldığı kaydedildi.
Baronun yazısında, "özel yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki bir davayla ilgili, avukat atanması konusunda başvuruda bulunulan Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun baronun düşüncesine paralel bir karar verdiği ve bu kararla Yargıtay'ın baronun otomatik atama değil, denetleme görevini içtihada bağladığı" belirtildiği ifade edilerek, bu yazıya göre, "avukat tutma hususunun sanıkları ilgilendiren bir husus olduğu ve hukukçulardan alınan hukuki görüşlerin de baronun kararını desteklediği" görüşlerinin yer aldığı vurgulandı.
-"Mahkemenin yazısı, 'yasa dışı işlem yapmaya zorlama' anlamına gelmektedir"-
Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları'nın 20. maddesine göre, avukatların görevleri gereği duruşmadan ayrılabileceklerinin belirtildiği yazıda, "Sonuçta mahkemeler, avukatların savunma hakkını kısıtlayamayacağı gibi, mesleki haklarına da saygı göstermelidir. Karşılıklı saygı esastır. Sanıkların kendi müdafileri mevcutken, avukatların istifalarının ve azillerinin söz konusu olmaması durumunda, baro başkanlığımızca müdafi tayin edilmesi kanunen ve hukuken mümkün değildir. Mahkeme tarafından tarafımıza 'yasal işlem yapılacağı' ihtarı yapılmışsa da baro başkanlığımız mahkemenin subjektifliğine değil, hukuka bağlıdır. Mahkemenin böyle bir görevi yoktur" denildi.
Söz konusu yazıda, şu ifadelere de yer verildi:
"Mahkeme, her ne kadar sanıklara avukat tayin edilmemesi durumunda başkanlığımız hakkında yasal işlem yapılacağını belirtmiş ise de başkanlığımız işlemlerini yasal çerçevede yapmaktadır. Mahkemenin bu yazısı, başkanlığımızı 'yasa dışı işlem yapmaya zorlama' anlamına gelmektedir. Yasa dışı işlem yapmaya zorlamak da Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 107. maddesine göre 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası gerektiren bir suçtur."
Üye hakim Ali Efendi Peksak tarafından, duruşmalar arasında mahkemeye gelen tahliye, tanık dinlenilmesi ve bilirkişi incelemesi yaptırılması talepli dilekçeler ile mazeret ve avukatlıktan istifa dilekçeleri de okundu.
-"Denetimi her kurumun, kendi mekanizmalarına bırakması gerekir"-
Yazılar ve dilekçelerin okunmasının ardından konuşan mahkeme heyeti başkanı Ömer Diken, "Baro bizi tehdit ediyor. Bizi de denetliyor aynı zamanda. Bir meslek kuruluşu, mahkemeyi subjektif ara kararıyla suçluyor ve denetliyor. Mahkeme tehdit etmez. Sadece duruşmanın inzibatına yönelik tedbirlere uyulmadığı taktirde gerekli makamları uyarır. Bu konuya ilişkin, 'hakkında yasal işlem uygulanabilir' der" ifadelerini kullandı.
Anayasa'nın 138. maddesi gereğince, mahkemenin gönderdiği yazılara göre hareket edilmesi konusunda uyarıda bulunabileceğini ve kurumların mahkeme kararlarına uymasının zorunluğu olduğunu belirten Diken, "Baro, denetim hak ve yetkisini kendisinde görerek, yazının gereğini yerine getirmiyor. Mahkemeye karşı böyle yazılması da hoş olmayan bir davranış. Mahkeme o maddeleri de hukuku da biliyor. Denetimi her kurumun, kendi mekanizmalarına bırakması gerekir" diye konuştu.
Bu sırada sanık sıralarından gelen itirazlara yönelik de başkan Diken, "Söz vermeden konuşmayın" uyarısında bulundu.
Duruşmada, hazır bulunan avukatlara savcılık mütalaasına karşı beyanda bulunup bulunmayacakları soruldu. Bazı avukatlar, müvekkilleriyle beraber beyanda bulunacaklarını belirtirken, bazı avukatlar da mütalaaya henüz ulaşamadıklarından daha sonraki duruşmada beyanda bulunmak için süre istedi.
Duruşma, tutuklu sanıklardan eski HAVELSAN Genel Müdürü Ömer Faruk Ağa Yarman'ın, mütalaaya karşı beyanlarıyla devam ediyor.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz