İSTANBUL (AA) - Beraat kararıyla sonuçlanan "Balyoz planı" davasında yargılanan bazı sanıklara kumpas kurulduğu iddiasına ilişkin tutuklu sanık Mehmet Baransu ile 5 sanığın yargılandığı davanın dosyası, müalaasını hazırlaması için savcılığa gönderildi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde üç gün süren duruşmaya, tutuklu sanık Mehmet Baransu ile diğer sanıkların avukatları katıldı.
Baransu'nun savunmasının alınmasının sona erdiği bugünkü duruşmada müdahiller eski CHP Milletvekili Dursun Çiçek ve emekli subay Suat Aytın da hazır bulundu.
Balyoz planı davası kapsamında yargılanıp beraat eden eski subaylar Ahmet Yavuz, Süha Tanyeri ve Cemal Temizöz de davaya katılma talepleri olacağını belirterek duruşmada bulundu.
Mahkeme heyeti, Cemal Temizöz, Süha Tanyeri ve Ahmet Yavuz'un katılma taleplerinin reddine, daha önce müdahilliklerine karar verilen Dursun Çiçek ve Suat Aytın'ın aralarında bulunduğu kişilerin ise müdahilliklerinin devamına karar verdi.
Duruşmada daha önce alınan ara karar gereği tanık olarak dinlenilmesine hükmedilen Baransu'nun eski eşi Esra Konur ile Konur'un babası Ömer Konur ve arama yapılan evin apartman görevlisi Bülent Çakmak'ın bilgisine başvuruldu.
- "FETÖ ile ilgili bir duruma şahit olmadım"
Beyanda bulunan Konur, Mehmet Baransu ile İstanbul'da bir İngilizce kursunda tanıştıklarını, kendisinin öğrenci, Baransu'nun ise yeni mezun olduğunu belirterek, "2001 yılında evlendik. Tanıştığımız dönemde Mehmet'in FETÖ irtibatı izlenimi yoktu. Evlendikten bir hafta sonra dil öğrenmek için Amerika'ya gittik. 3 yıl sonra döndük. Ben FETÖ ile ilgili bir duruma şahit olmadım." diye konuştu.
Mahkeme heyeti başkanının, savcılık ve polisteki farklı ifadesini hatırlattığı Konur, "Ben öyle bir tutanağı okumadım, öyle bir şey söylemedim." dedi. Cemaatle ilgili somut hiçbir şey görmediğini ve Amerika'ya dil öğrenmek için gittiklerini tekrarlayan Konur, şunları kaydetti:
"Mehmet ağır işlerde de çalıştı Amerika'da. Evet Türkiye'de Cihan Haber Ajansı'nda da çalıştı. Taraf gazetesine geçti. Mehmet'in Tuncay Opçin'le görüştüğünü biliyorum. Ancak ben sadece bir kez hastanede gördüm. Benim gözümle gördüğüm bir şey yok. Boşandığımız gün, Mehmet'i birlikte oturduğumuz evin sığınağındaki eşyaları almaya çağırdım. Bir kısmını aldı, bir kısmı da kaldı. Kalan eşyaları görevliyle beraber sığınağa indirdik. Maalesef ki annem ihbar edip, 'Burada belgeler var.' demiş. Polisler arama yaparken biz baştan sona kadar orada yoktuk. Avukatlarım şahitlik etmemiştir. Bir gün önce Mehmet gözaltına alınmıştı, çocuklar iyi değildi. Ben çocuklarımın yanındaydım. Ondan sonra sayfalarca tutanak imzaladım. İçeriğine bakmadım."
- Avukatı tahliye talep etti
Mahkeme heyeti başkanının, savcılık ve polis ifadesini okuyarak, ''evlilik yıllarında Mehmet Baransu'nun cemaatin içinde yer aldığı, firari sanık Tuncay Opçin'den belge ve para aldığı" yönündeki beyanlarını hatırlattığı ve "Şu an ifadenizi değiştirmenizde FETÖ'den aldığınız tehditlerin bir etkisi var mı?" diye sorduğu Konur, "Hayır öyle bir durum yok." cevabını verdi.
Duruşmada dinlenilen diğer tanıklar da sanık Baransu'nun FETÖ ile ilgili bir bağlantısını görmediklerini belirtti.
Tanık ifadelerinden sonra konuşan Mehmet Baransu, tutukluluğuyla ilgili hiçbir talebinin olmadığını, diğer taleplerini yazılı olarak sunacağını söyledi. Baransu'nun avukatı Yahya Engin ise, "Bu Balyoz darbe girişimiyle alakalı bir dava değil. Burada belgeler gerçekse bu bir suçtur. Suçu bildirmemek de suçtur. Bu belgeler sahteyse zaten suç konusu bir şey yoktur. Kamera kayıtları yok, tutanak yok. Müvekkilim 4 yıl 9 aydır tutukludur. Tutukluluk süresi cezayı çok aşmıştır. Müvekkilim bu dosyada suçsuzdur. Tahliyesini talep ediyorum." ifadelerini kullandı.
- Dosya mütalaa için savcılığa gönderildi
Davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanık Mehmet Baransu'nun bu halinin devamına karar verdi.
Dosyanın mütalaasını hazırlaması için savcılığa gönderilmesine de hükmeden heyet, duruşmayı sıralı yapılmak üzere 8, 9 ve 10 Nisan 2020'ye erteledi.
- İddianameden
Yargılananların beraatiyle sonuçlanan "Balyoz planı" davası sanıklarına ''kumpas'' kurulduğu iddiasına ilişkin, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, "Balyoz" soruşturmasına gerekçe gösterilen belgelerin yayımlandığı dönemin Taraf gazetesi sorumluları ile bazı gazeteciler, sanık olarak yer alıyor.
İddianamede, "Balyoz planı" davasında bir süre tutuklu yargılanan emekli Orgeneral Çetin Doğan, emekli Koramiral Kadir Sağdıç, emekli Tümgeneral Ahmet Bertan Nogaylaroğlu, Albay Nedim Ulusan ile emekli Albaylar Ahmet Zeki Üçok ve Hakan Büyük ile Genelkurmay Başkanlığı müşteki olarak yer alıyor.
Soruşturma konusu gizli belgelerin, çok iyi korunan 1. Ordu Karargahı kozmik odasından, örgütün TSK'da bulunan üyeleri tarafından, hakkında yakalama kararı bulunan sanık Tuncay Opçin'e verildiği belirtilen iddianamede, Tuncay Opçin ve Mehmet Baransu'nun gizli görüştükleri, Taraf gazetesine teslim edilen DVD ve CD'lerin, Opçin tarafından Baransu'ya getirildiği kaydediliyor.
- ''FETÖ/PDY'nin amacının gerçekleştirilmesine yönelik"
İddianamede, Opçin ve Baransu'nun, TSK'daki örgüt üyesi marifetiyle 1. Ordu Karargahında bulunan "çok gizli" ibareli, yüksek korunmaya tabi belgeleri ele geçirip örgütün amacı doğrultusunda kullanmaya çalıştıkları, bu amaçla Baransu'nun çalıştığı gazeteyi kullanarak faaliyetlerini yürüttüğü, devletin güvenliğine ilişkin "çok gizli" içerikli bilgilere vakıf olduğu ve hatta belgelerin orijinallerini imha ettiği anlatılarak, bu sanıkların belgeleri Ahmet Altan, Yasemin Çongar ve Yıldıray Oğur aracılığıyla Taraf gazetesinde yayımlanmasını sağladığı aktarılıyor.
Sanıkların Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) amacı doğrultusunda basında yapılandıkları dile getirilen iddianamede, Altan, Çongar ve Oğur'un FETÖ/PDY üyesi olmamakla birlikte Opçin ve Baransu'nun teşvik ve yönlendirmeleriyle eylemlere katıldıkları, eylemlerin devlet kurumlarında yapılanan bu örgütün amacının gerçekleştirilmesine yönelik olduğu vurgulanıyor.
İddianamede, Baransu ile Opçin'in, "silahlı örgüt kurmak, yönetmek, zincirleme şekilde devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme dışında kullanma, hile ile alma, çalma, zincirleme şekilde devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri temin etmek ve açıklamak" suçlarından 35 yıldan 75'er yıla kadar hapisle cezalandırılması, dönemin Taraf gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan, Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Yasemin Çongar ve köşe yazarı Yıldıray Oğur'un da "devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme dışında kullanma, hile ile alma, çalma, zincirleme şekilde devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etmek ve açıklamak" suçlarından 20 yıldan 52 yıl altışar aya kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyor.